Nur Batur Kürd sorununu farklı bakış açısı ile ve kadın duyarlılığı ile ele alan bir gazeteci, bir yazar. Halk tv.de Şirin Payzın'ın konuğu olarak katıldığı programda Türkiye'nin Rojava'ya yaptığı operasyonları "Türkiye Büyük Kürdistan'ı engellemeye çalışıyor “diye değerlendirmiş. Devamla "İran sınırından Akdeniz'e açılan bir Kürd coğrafyası ve Kürd özerk bölgelerinin birleşmesini engellemeye çalışıyor. Bir Büyük Kürdistan Hayali varsa eğer, bunu önlemeye çalışıyor “diyor. Ayrıca yapılan operasyonun sadece Rusya'nın kontrolünde olan bölge olduğu içinde onay alındığını, Amerika'nın kontrolünde olan bölgeye onay alınmadığı içinde operasyon yapılamadığını da düşünüp belirtiyor.
Kürd'lerle ilgili resmi yorumların dışında farklı yorumların yapılması bu ülkede istenmiyor. Nur Batur'da farklı yorum yapınca belli bir kesimden beklenen "kızılca kıyametler" koptu.
Her akşam haber ve açık oturumlarda evlerimize konuk olan, bıktırana kadar aynı yorumları tekrar eden çift isimli gazeteci, yazar, araştırmacı ve akademisyenler yine bizleri yanıltmayıp söz birliği edip Nur Batur'un yaptığı yorumlara "Skandal açıklama" dediler.
Gerçekler konuşulmalı, gerçekler gizlendikçe insanların merakı ve akıllarında biriken sürekli sorular çoğalır. Mesela işgal öncesi Türkiye'ye tek bir havan mermisi atılmadığı halde neden Afrin işgal edildi? Neden Afrin Kürd'lerden boşaltıldı ve yerlerine ÖSO denen silahlı gruplar ve Arap'lar yerleştirildi? Gerçek neden Nur Batur'un dediği gibi Kürd'lerin Akdeniz ile olan bağlantısını kesmek değil mi? Musul'dan vaz geçmek pahasına Hatay büyük çabalarla Türkiye'ye bu nedenle katılmadı mı?
"Doğru oturup sürekli eğri konuşan bu zevat" hala 100 yıldır yaşanan bu kadar olaya; akan kana ve ödenen bedellere rağmen bilipte bilmezden geldiği Kürdistan denen kadim bir ülke var ve bu kadim ülkede diğer halklara birlikte yaşayan kadim Kürd halkının varlığı. Kürdistan Kürd'lerin iradesi dışında Safevi ve Osmanlı arasında yapılan Kasrı-Şiran antlaşması ile önce ikiye ve 1.paylaşım Fransa ve Britanya arasında yapılan, Rusya’nında onay verdiği an Sykes-Picot anlaşması ile dört parçaya bölündü. Parçalanarak tarihten silinen Osmanlı İmparatorluğu olmasına rağmen bölünen Kürdistan topraklarıydı.
Kürd sorunu Türk sağının ve solunun görmezden gelerek, sürekli önüne koymaya çalıştığı Filistin sorunundan kat be kat fazla öneme sahiptir. Çünkü Filistin gibi tek ülkeyi değil dört ülkeyi birden ilgilendiriyor. Çünkü Kürd sorunu Ortadoğu'da 1.paylaşım savaşı sonrası galip devletlerin çıkarı doğrultusunda kurulan yeni devlerin cetvelle çizilen sınırlarını değiştirecek olan bir sorundur.
Her parçada terör sorunudur diye değerlendirmek doğru değildir. Enfal ve benzeri katliamlardan sonra artık Irak ile bir arada kalmasının artık mümkün olmadığının bilinmesine rağmen bütün halkların katılımı ile yapılan referandumun sonunda yüzde 92,3 evet oyuna rağmen terör örgütü olarak değerlendirilen PKK ile aynı gerekçelerle Güney Kürdistan'ın bağımsız devlet olmasına neden karşı çıkıldı? Bu konuları konuşup neden diye sormak gerekmez mi?
Sorunu İstanbul'da yapılan son saldırıda olduğu gibi sivil halka yönelik patlatılan bombaya ve yine Rojava'dan atılan bir kaç havan mermisine indirgemek çözüm yerine çözümsüzlük üretiyor. Söylendiği gibi Kürd ile Türk bin yıldır birlikte yaşıyorsa, ve "kardeş ise" kafaları kuma gömmek yerine yapılması gereken şiddet yerine empati kurarak sorunu bütün boyutları ele alıp aklı selim çözüm üretmek olmalı. Her farklı görüşte kızılca kıyametler koparanların amacı sorunun konuşulmasına bile bile nafile bir çaba ile engel olmak.
Bu ülkede siyasilerin halka sundukları A planlarının arkasına sürekli gizlenen bir B planları hep vardır. Giderek azalmasına rağmen siyasilerin B planından söz eden Nur Batur gibi ülkesini seven aydınlar hala var olması şans.
A.Güllüoğlu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.