Savaşa hayır, ama nasıl?Lar ile peynir gemisi yürümediğini gibi savaşa hayır demek ile savaşlar bir türlü bitmiyor. Yine "barışsever dostlarımız" nedenlerine değinmeden savaşa hayır demeğe başladılar. Savaş yıkımdır, yokluktur. Savaş beklentisi olanların dışında herkesin maddi ve manevi kayıplara uğramasına yol açar. Bu bilinmesine rağmen günümüzde herkes savaşa karşı. Savaştan beslenenler, savaşı isteyenler bile kamuoyu önünde ama, fakat demeden savaşı savunamıyorlar.
Ülkesi işgal altında olan, ya da günümüz Ukrayna'sı gibi işgal edilmek istenen bir ülkenin vatandaşı nasıl savaşa hayır desin" İşgali ve esareti kabul mü etsin, bağımsızlığını korumaktan vaz mı geçsin? Ukrayna halkı sabah akşam hayır dese bile savaşa engel olabilir mi? Savaşın nedenlerini ortaya koymadan sadece savaşa hayır demek ile kafaları kuma gömmek arasında bir fark yok. Savaşa karşı olunsa bile Ukrayna’da olduğu gibi işgale karşı kendini savunmak için tek çare savaşı kabullenmek zorunda kalınabiliyor.
Rus halkı Ukrayna halkının yanında yer alıp işgal hareketine karşı çıkıp savaşa hayır derse ancak bir anlamı olur. Hatta kararlı bir karşı duruş olurlarsa savaşa son verilebilirler. Bunu yapmalılar çünkü her savaşta olduğu gibi bu savaşta da başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere iki halkta zarar görecek. Çıkar savaşlarında karlı çıkanlar hep egemenler olmuştur. Rus halkıda en az işgal edilmek istenen Ukrayna halkı kadar savaştan kendilerine düşen acılardan paylarını mutlaka alacaklar.
Herkes hayır dediği halde nedenleri ortaya konmadığı için savaşlar bitmez. Savaşa karşı olmak için ilk evvela savaştan beslenenlere karşı durmak, onları ve amaçlarını deşifre etmek gerekiyor. Savaşı istemiyorsak, ilk evvela kendi yaşadığımız coğrafyada savaşı kabul etmenin dışında başka çare bırakılmayan mazlumların halkların yanında durmak ile savaşa karşı olabiliriz. Saddam’ın yaptığı etnik kıyımlara, ya da İŞİD katillerinin inanç uğruna kendilerine vazife çıkarıp yaptıkları insanlık dışı zulme karşı Ezidi Kürd halkının yanında olmak gibi. Bu ve daha birçok benzeri katliamlara karşı sessiz kalındığı halde sadece “Savaşa Hayır" diyen tatlı su balıkları ile birlikte savaşa karşı olunmaz.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.