Birlik, beraberlik çağrısı özellikle yaşanan deprem felaketinden sonra daha sık kullanılmaya başlandı. Liderlerin dillerinden düşürmedikleri birlik ve beraberlikten ne anladıkları ve nasıl olacağına değinen yok.
Farklı grup veya partiler arasında birlik ve beraberlik ancak ve ancak ortak çıkarları belirleyen asgari müştereklerde (ilkelerde) uzlaşarak mümkün olur.
İlkeli birliğe verilebilecek en güzel örnek kurulu olan Millet ve Cumhur İttifakı'dır. İki ittifakında temel ilkesi tekçiliktir.
Kardeşlikten, ümmetten dem vurup birlik ve beraberlikten sürekli söz etmelerine rağmen unutulmaması gereken farklı olanları dışlayarak kurulan her iki ittifakın müşterekleri ile ortaklığı tekçilik ilkesi üzerine kuruludur.
Defalarca belirttiğimiz gibi Türkiye'de yaşanan sorunların kaynağını oluşturan, yalanlarla tarihi çarpıtarak halkın zihnini kirleten tekçi anlayışın kendisidir.
Tekçi anlayış ayırımcıdır, halkın değil bir avuç elitin çıkarına hizmet eder. Farklı olanı yok sayar ve ötekileştirerek düşmanlaştır. Tekçi düşünceyi besleyen ana damar binlerce yıl öncesinden gelen tarihsel farklılıkları kabullenmez, farklı olanında kendisi gibi olmasını isterler. Bu nedenle yüzyıldır baskı ve şiddet ile uygulanan asimilasyon politikasının nedeni budur.
Anadillerini savunup asimilasyona karşı çıkan ezilen ulus aydınlarını milliyetçilik, bölücülük ve "vatana ihanet ile" suçlarlar. Birlikten, beraberlikten ve eşitlikten sürekli söz etmelerine rağmen (AKP ve CHP'nin ezici çoğunluğuna sahip olduğu) TBMM'de Kürd dili hala bilinmeyen bir dil olarak tutanaklara geçiyor olması samimiyetsizlik değil mi?
Tekçi düşünce ile hareket eden partilerin sağda veya solda yer almalarının ve aralarına aldıkları arada bir farklı ses çıkaran birkaç saygın isminde hiçbir önemi yoktur.
Tekçi düşüncenin temeli olan Türkçülük yetmeyince bu sefer Türk-İslam sentezi eklendi ve ikinci bir yüzyıl için malzeme yapıldı. Oysa bu coğrafyada yaşayan kadim halkların içinde farklı (Alevi-Sunni-Hristiyan-Ezidi gibi) inançlar hep vardır ve var olacaktır. Mezhep çalışmalarının olduğu yerlerde aynı peygambere inanmak aynı ümmet olmaya yetmiyor. Ümmet olmak sadece aynı mezhepten olanlar için geçerlidir. Herkesin farklı haklardan kardeşim diyebileceği insanlar olabilir. Ancak genelleme yaparak bütün halklar "kardeş" değildir. Eşitlik olmadan halkların kardeş veya ümmet olduğunu iddia etmek farklı olanı kandırmak için uydurulan koca bir yalandır. Bu anlayış insanların dayanışmasını ifade eden ümmet ve kardeşlik kavramlarını anlamı dışında siyasi malzeme yapmaktır ve ahlaki değildir.
Bu ve benzeri propagandalar sağ ve solcu geçinen tekçi partiler tarafından sürekli üretildi ve yenileri bıkmadan, usanmadan üretiliyor.
Unutulmaması gereken tekçi düşünen partilerin görünen dost yüzü seçim bitene kadardır. Son seçimde "Her şeyin güzel olacağını" söyleyen aday seçildikten sonra Topal Osman'ın torunuyum dedi ve hiçbir şeyin değişmediği ve söylendiği gibi güzel olmadığını Amed Büyük Şehir Belediyesine yaptığı ziyarette gördük.
Seçimlerde birlik ve beraberlik "Hep bana, rep bana" demek değildir. Tekçi düşünenler sadece Kürdleri değil, etnik ve inançta farklı olan, tekçi düşünmeyen herkesi dışlıyor. Seçimlerde birlik olması gerekenler işte bu dışlanan kesimlerdir.
Yaşanan deprem felaketinde olduğu gibi ortak acıda bile ayırım yapanlar ile nasıl birlik olunur?
Güney Kürdistan'dan gelen araç ve insanı yardımlara karşı çıkanlar, engel olmak isteyenler olduğu gibi duyulmasın, bilmesin diye el birliği ile bilinen basın ve televizyon kanallarında sansür uygulandı. Güney Kürdistan Federe Yönetimi'ne ve M. Mustafa Barzani Vakfına en azından bir teşekkür etmek bile bazılarının ağırına gitti.
Oylarını almak istemelerini rağmen her iki ittifak Kürdlerle kurmak istenmiyor. Çünkü AKP MHP ile, CHP'ninde İYİ Parti ile kurdukları ittiak Kürdler ile kuracakları ittifaktan daha değerlidir ve bozulsun istemiyorlar. Bu nedenle seçimde bu iki parti ittifak kurdukları müşterekleri ile birlikte değerlendirilmelidir. Kendi adlarına oy isteseler bile CHP veya AKP'nin seçimi kazanmaları halinde verilmiş olan her oy aynı zamanda iktidar ortağı olacak müştereklerine de verilmiş olacaktır. Bu gerçek bilindiği için birlik-beraberlik diyerek Palyannacılık oynamaya gerek yok.
Sorulması gereken soru ulusal haklar söz konusu olduğunda varlığı inkar edilenler sizinle neden ve hangi ilkeler ile seçimde birlik olsun?
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.