Ezilen uluslar için birlik aynı zamanda varlık sorunudur. Kürd'lerin birlik konusu ve birlik tartışmaları nedense seçimden seçime gündeme gelir. Oysa birlik sorunu her ezilen ulus gibi Kürd'ler için de hayati önem taşıyan konuların başında gelir. Bu nedenle sadece seçim arifesinde değil her zaman ciddiyetle ele alınması gereken bir sorundur. Ancak birliğin nasıl olduğunu belirleyen azami ve asgari ilkeler birlik kadar önemlidir. Sırf birlik olmak için bir araya gelinmez. Ulusal birlik oluşacaksa birliğin temelini belirleyen ulusal ilkelerdir.
İlke temel düşünceyi oluşturan amacın ve bu amaç ile varılmak istenen yerin yönünü belirleyen siyasi çizgidir. Ulusal ilkeler yerine sınıfsal mücadele ilkelerini öncelikli savunmak farklı ittifak anlayışlarını da zorunlu kılar. Ulusal mücadele de yeri olan farklı sınıflardan yurtseverler dost görülmez ve saflar bölünür. Ulusal mücadelede dostu düşman, düşmanı dost gösteren anlayış sonunda ihanete kadar gider.
Geçmişte savunulan ilkeler ile uğruna harcanan emek ve ödenen bedeller sadece lafta kalır ve heba edilmiş olur. Ezilen ulusun yurtseverleri böylesi sapmalara karşı dikkatli olmak zorundadır. Çünkü siyasi bir hareketi savunmak için kişisel ilişkilerden önce o hareketin savunduğu ilkelere bakmak gerekir.
Siyasi irade liderlere değil ancak ve ancak inanılan ilkelere teslim edilir. Çünkü bilindiği gibi yıllarca siyasi iradeyi temsil ettiği söylenen lider kendi iradesini bazı odaklara kolaylıkla terk edebiliyor. Siyasi irademiz diye bir kişiye bağlı olanların ya çıkar ilişkisi vardır yada şeyhini havada uçuran müritlerden bir farkı yoktur.
Ezilen ulus için birlik dendiğinde ulusal ilkeler öne çıkar. Ulusal ilkeler oluşturulmak istenen birliğin temelini oluşturur. Seçim sonucunu belirleyecek duruma gelen Kürd oyları ulusal ilkeler etrafında birlik oluşmadığı için hala yüzde 10-13 arasında kalmaya mahkum ediliyor. Adına taktik denilerek ilkesiz kurulan ittifak anlayışının ezilen ulusun hak mücadelesine getirisi olmadığı gibi yurtsever tabanı da ulusal taleplerden soğutarak adım adım uzaklaştırıyor. Kürd'ler içinde demokrasi isteyenler için Miller İttifakı ile Cumhur İttifakı'nın kapıları kapanır. İki ittifak arasında demokrasi diyerek tercih yapmak için fark yok. Çünkü farklı etnik yapıların olduğu ülkelerde demokrasi mücadelesi her halk için eşit oranda savunuluyorsa bir anlamı olur ve ezilen ulus tarafından da desteklenir. İki ittifaktan birini inanç yada demokrasi diyerek tercih edilmesini isteyenlere hangi inanç ve kim için demokrasi diye sormak gerekiyor. Eşitlik yoksa savunulan inancın ve demokrasinin sadece adı inanç ve demokrasidir. Cumhur İttifakı'nın ve 6'lı masanın savunduğu demokrasi anlayışı kamufle edilmiş şovenizmdir. Taktik denilerek birinden yana tavır almak ilkesizliktir. Her iki ittifakın geçmişte Demirel'in kurduğu Milliyetçi Cephe iktidarlarından farkları yok.
Çok uluslu ülkelerde demokrat olmanın kriteri defalarca belirtildiği gibi UKKTH'nı (self determinasyon hakkını) savunmaktan geçer. Demokrat olmayanlar ile demokrasi mücadelesi verilemez. Asimilasyon siyasetinin yasalarla desteklendiği ve zorla uygulandığı ülkelerde bu hakkı savunmayana demokrat dahi denmez. 6'lı masada Ali Babacan'ı ayrı tutarsak hangi lider Kürd'ler içinde demokrasi istiyor?
Ayrılma yada birlikte kalma hakkını gerekçeleri ile herkes savunabilir. Bu ulusal birliğe engel olmamalı. Yasal mücadele verenler için ayrılma yada birlikte kalma kararının demokratik bir ortamda yapılacak bir referandumda halk oyları ile verileceğinin bilinmesi gerekir. Birlikte yada ayrılık kararını kişisel tercihlerimiz değil somut şartlar belirler. Ezilen ulus adına karar vermekte kendini yetkili kılan bazı aklı evveller ezen ulusun solcu geçinen şovenistlerinin etkisinde kaldıkları için Kürd'ler için bağımsızlık ve federasyon istemeyi ilkellik sayıyor. Bağımsızlık isteyenlere karşı çıkmayı da ilericilik ve devrimcilik zannediyor.
Biraz tarih ve sosyoloji bilgisi olan, Ortadoğu coğrafyasının nasıl çizildiğini bilen birileri bu anlayışı düşünmeden, üstelik ezbere nasıl savunur anlamak mümkün değil. Bu arkadaşların birlikten anladıkları dayattıkları kayıtsız şartsız kendi ilkesiz siyasetlerinin kabul ettirmektir. Her konuda olduğu ulusal mücadelede birlik için asgari ilkeler şarttır. İlkesiz siyaset olmadığı gibi ilkesiz birlik te olmaz.
A.Güllüoğlu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.