En koministler, en sosyalistler, en devrimciler, en demokratlar, kısaca Türkiye’nin- enleri, sendika ve meslek örgütleri dahil 1 Mayıs kutlamaları için bu gün alanları doldurdu.
Siyasi yelpazede yer alan partilerin hepsi emekten, emekçiden yana kutlama mesajlarını yayınladılar.
Ankara, İzmir ve İstanbul'da alanlara giden arkadaşları arayıp "Kürdçe pankart taşındımı, Kürdçe slogan atıldımı" diye merakımdan sordum. Aldığım yanıt "görmedim, duymadım" oldu.
Sadece Kürdçe 1 Mayıs marşı çalınmış.
Her üç kişiden birinin Kürd olduğu bir ülkenin en büyük üç şehrinde -enlerin- katılımı ile 1 Mayıs kutlanıyor ve Kürdçe ne bir pankart taşınmış nede bir slogan atılmış.
Avrupa'daki arkadaşlar ellerinde Kürdistan bayrağı ve anadillerinde sloganlarını atarak katılmışlar. Meğer en komünistlerin, en sosyalistlerin, en devrimcilerin, en demokratların coşku ile söylediği marşta 1 Mayıs halkların değil halkın bayramıymış. Bundan da vahim olan Amed'te de benzeri şekilde, ulusal taleplerden yoksun olarak kullandığını arkadaşlardan öğrendim.
Anlaşılan günümüz modası olan siyasette Türkiyelileşmekten kast edilen ve varılmaz istenen yer 1 Mayıs kutlamalarında dahi nüfusun üçte birinin sorunlarını ve kimliğini yok sayılmasıymış.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.