Ukrayna'da kısa sürede amacına ulaşamayan Putin savaşın uzaması üzerine üstünlüğünü korumak için uzaktan roket atışları ile askeri hedeflerle birlikte sivil hedefleri de ayırım yapmadan vuruyor. Kolay lokma olmadığını kanıtlayan Ukrayna direniyor. Kısa sürede kolay bir zafer kazanacağını zanneden Putin yanıldı. Artık işgal tamamen başarılsa bile Ukrayna halkının kararlılıkla direnişini devam ettireceği görülüyor.
Putin'in Büyük Rusya özlemi yüzünden Ukrayna'da İnsanlar yerinden yurdundan edildiler, aileler parçalandı. Haklıyı haksızı ayırarak savaş değerlendirilmek isteniyorsa bakış açısı "kim ne kazanır, kim ne kaybeder" hesabını yaparak değil vatanını savaşarak savunan insanların açısından değerlendirilmelidir. Kayserili tüccar hesabı yaparak sadece kim ne kazanır diye değerlendirme yapılsa bile savaşın sorumlusu Ukrayna'yı ilhak etmek isteyen Putin'dir.
Eskiden büyükler "Yoksul birisiyle kavga ettiğinde üstünü, başını yırt ki bir daha seninle kavga etmeyi göze alamasın" diye öğüt verirlerdi. Putin şimdi aynısını Ukrayna'da halka uyguluyor. Sivil asker ayırımı yapmadan insanları öldürüyor, ülkenin ekonomik zenginliklerine el koyup alt yapısını çökerterek harabeye çevirmek ve kaynaklarını kurutmak istiyor.
Dünya bu savaşta Ukrayna'nın yanında yer aldı. Bunun birinci nedeni Ukrayna'nın bağımsızlığını korumak için savaşıyor olması, yani bağımsız bir devlet olduğu içindir. Uluslararası ilişki ve dayanışmalarda devlet olmak her zaman azınlık halklara göre önceliklidir. Egemen devlet tarafından azınlık halklar mağdur edildiğinde bile bunu kınayan sadece birkaç ülke olur. Azınlık bir halk asimilasyon ile baskı altındaysa ülkenin İç sorun denilerek özel şartlar olmazsa müdahale edenin olmayacağı bilinmesine rağmen destek olunmadı diye ülkeleri duyarsızlık ile suçlamanın bir anlamı ve siyasette bir değeri yok. Desteği sağlamak için önce devlet olmak gerekiyor, gerçek olan bu.
Ancak bağımsız bir devlet başka bir devlet tarafından mağdur edildiği zaman bütün dünyada tepki oluşuyor, ülkeler ve halklar başta silah olmak üzere maddi, manevi destek yarışına giriyorlar. Tıpkı Ukrayna'da görüldüğü gibi.
Bu savaş Avrupa ülkelerini etkilediği gibi Ortadoğu’yu da etkisi altına alacak. Başta Irak olmak üzere komşuları tarafından tehdit altında olan Güney Kürdistan Federasyonu'dur. Güney Kürdistan'ın bağımsız devlet olmasını istemeyen güçler bu günkü kazanımları da yok etmek için uygun zamanı kolluyorlar. İran istediği zaman İsrail'i vuracak füzeleri sahip ama vurmuyor, İsrail'in bürosu var diye Erbil'i vuruyor. Anlaşılan Putin ve İran molla rejimi yayılma siyasetleri için kurdukları işbirliğini Suriye'nin sınırları dışına taşıyacaklar. Bunun farkına varan Türkiye BAE ve İsrail ile yıllar sonra görüşmeye başladı.
Ortadoğu'da mevcut olan devletlere karşı çıkmayan ve Filistin'in devlet olmasını savunanlar yapılan bağımsızlık referandumda Yüzde 92,3 evet oyu çıkmasına rağmen Güney Kürdistan’ın bağımsız devlet olmasına karşı çıkmayı kendine vazife edindiler var. Ortadoğu'da uygulanması mümkün olmayan bir ütopyayı savunarak Güney Kürdistan'a karşı olanlarla iş birliği halinde devlet olmasın diye ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Bunların yanında duran Kürd yurtseverler umarım bu kritik süreçte bilinçli yapılan yanlışın farkına varırlar ve bu tavırlarından vaz geçerler. Var olan her grup ve parti Güney Kürdistan'ın bağımsız devlet olması için kendi aralarındaki sorunları bir yana bırakıp el birliği yaparak desteklerini güney yönetimine sunmalıdır. Çünkü bugün dünyada olduğu gibi Ortadoğu'da var olan dengeler her an değişebilir. Güney Kürdistan'ında kazanılan mevziler koruyabilmek için bağımsız olup milletler camiasında onurlu yerini alarak meşruiyetini kanıtlamak zorundadır. Bu her türlü grupsal çıkarın üstünde ve bu günkü koşullarda önceliklidir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.