1 Kasım-7 Kasım 2021 günlerinde, İBV Mütevelli Heyeti Başkanı İbrahim Gürbüz ve Mütevelli Heyeti üyelerinden Celal Temelle Hewler’e ve Duhok’a bir gezi gerçekleştirdik.
Uçak, 2 Kasım günü, gece, 02:00 sıralarında Hewler Havaalanına iniş yaptı. Bizi, Barzani Vakfı’ndan Mirhaç Mustafa karşıladı. Doğrudan, her zaman kaldığımız Ziryan Plaza Otel’e gittik. 2 Kasım sabahı, Barzani Vakfı Başkanı Musa Ahmed ve birkaç arkadaş otelde bizi ziyaret etti.
Pandemi nedeniyle iki yıldır bölgeye gelememiştik. İnşaatlarda büyük gelişmeler var. Bu, gece vakti, havaalanından otele gelirken de fark ediliyordu.
İlk işimiz Hewler Valisi Umêd Xoşnaw’ ı ziyaret etmek oldu. Randevular, Vakıf Mütevelli Heyeti Başkanımız İbrahim Gürbüz ve Barzani Vakfı Başkanı Musa Ahmed tarafından önceden önceden ayarlanmıştı. Umêd Xoşnawla 10 Ekim’de gerçekleşen Irak seçimleri üzerinde sohbet ettik.
Seçimden önce Bağdat’ta ve Kürdistan’dan koparılan alanlar üzerinde özellikle Şengal’de Kürdler aleyhine bazı gelişmeler olmuştu. Irak hükümeti seçim yasasında bazı değişiklikler yapmıştı. Bu değişikliklerle Kürdlerin oyları az gösterilmek isteniyordu. Kürdistan’dan koparılan alanlar üzerinde Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) büroların saldırılar yapılmıştı. Süleymaniye’de Halepçe’de KDP büroların saldırılar gerçekleşmişti. PKK/KCK, Şengal’de, KDP adaylarının seçim propagandası yapmalarını engellemeye çalışıyordu. Şengal halkının sandığa gitmesini engellemek için planlar yapılıyordu.
Bütün bu engellemelere rağmen, KDP seçimlerde önemli bir başarı gösterdi. Şengal’de (Musul) dört milletvekili çıkardı. PKK/KCK’nin Şengal’de gösterdiği adaylar bir varlık gösteremediler. Hewler Valisi Umêd Xoşnawla bu konular etrafında sohbet ettik.
Sohbetimizin başka bir konusu da Kürdlerin kendi kendilerini yönetme sürecinde de, komşu devletler tarafından gerçekleştirilen ağır baskılarla ilgiliydi.
Kürdlerdeki vatan bilincinin, ulus bilicinin eksikliği de yine sohbet konusu oldu. Ödenen ağır bedellere, gerçekleşen savaşlara rağmen, ulusal bilincin, vatan bilincinin yaratılmamış olması çok şaşırtıcıdır.
Örneğin, Kürdler, Süleymaniye, Hewler gibi alanlarda, kulüp sahipleri, Kürdlüğe sevgi duymayan, hatta, hasım olan Türk sanatçılarını davet ediyorlar. Onların paralar kazanmalarını sağlıyorlar, ama, Kürd sanatçıların ilgi göstermiyorlar. Arap sanatçılarına ise çok ilgi gösteriyorlar. Kürdler, Kürdlüğe karşı, Kürdlüğü küçümseyen Kurtlar Vadisi’ne çok ilgi gösteriyorlar. Kanımca bütün bunlar ulusal bilinç eksikliğiyle, vatan bilinci eksikliğiyle ilgilidir
Bugün, Türkiye’nin yönetiminde Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) etkinliği çok belirgindir. Genel olarak Kürdleri sevmeyen, Kürdleri aşağılayan, küçümseyen bir yönetim var. Buna rağmen Başur’dan Kürdler, bayramlarda tatillerini geçirmek için Türkiye’ye geliyorlar. Bu yıl geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda (11-12 Mayıs 2021 günleri) Mersin taraflarında tatillerini geçirmeye gelen Hewlerli bir ailenin başına neler geldiği biliniyor. Başur’dan gelen ailelerin Van, Bingöl, Bitlis Ağrı, Diyarbakır gibi Kürd illerinde değil, Karadeniz sahillerinde dolaşmaları, oralarda paralar saçmaları çok şaşırtıcı.
Bu geziler şu şekilde de değerlendirilebilir. Gezilerin, Türklerin, Kürdlerin birbirlerini anlamaları tanımaları bakımından yararlı olduğu söylenebilir.
İzmir’de 17 Haziran 2021 günü, Halklarını Demokratik Partisi (HDP) bürosuna saldırı gerçekleşti. Sekreter Deniz Poyraz katledildi. 30 Temmuz 2021 günü, Aksaray’da Bir Kürd aileye ırkçı bir saldırı gerçekleşti. Aileden yedi kişi katledildi. Başur’dan gelen Kürdlerin bu ilişkilerin bilincine varmamaları çok şaşırtıcı. Kanımca bütün bunlar Kürd ulus bilinci, vatan bilinci eksikliğiyle ilgilidir. Bu ilişkiler de, ilkokuldan itibaren eğitim programlarında milli bilinci geliştiren, vatan bilincini geliştiren anlatımlara, derslere yer verilmesini gerekli kılıyor.
Kürd karşıtı bir örgüt olan, kuruluş nedeni bu olan Haşdi Şabi ile ilişkiler geliştirmek de bunlar arasında sayılabilir. Vali ile bu konular üzerinde de sohbet gerçekleşti
***
İBV, Kürdistan’daki eğitim programları ile ilgili olarak, Milli Eğitim Bakanlığı’na Barzani Vakfı’na yazılı bir öneri sundu. Milli Eğitim Bakanı Alam Hem Seît, bu konu üzerinde ilgiyle dikkatle duracağını söyledi. Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileriyle, Barzani Vakfı’yla, valilerle bu konu etraflı bir şekilde konuşuldu. Kürd Hükümeti yetkilileri bu konuyu ele alacaklarını kararlı bir şekilde dile getirdiler. İbrahim Gürbüz eğitim programları konusunda yetkililere ayrıntılı bilgiler verdi. İbrahim Gürbüz, bu konu üzerinde çok duruyor. Israrla duruyor.
Yüksek Öğrenim Bakanlığı’nı da ziyaret ettik. Duhok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Davûd Etruşi de oradaydı. Yüksek Öğrenim Bakanı Dr. Aram Mihemed Kadir ve Rektör . Davûd Etruşi İsmail Beşikci’ye fahri doktora unvanı vereceklerini belittiler. Milli Eğitim Bakanlığı’nda ve Yüksek Öğrenim Bakanlığı’nda çevirmenimiz Muhammad Ezedan’dı.
Başur gezisi sırasında Başbakan Mesrur Barzani’yle de görüştük. Başbakan Barzani’yle, İBV tarafından hazırlanan eğitim programları üzerinde durduk. Mesrur Barzani, hükümet olarak dikkatle, özenle duracaklarını söyledi. Programla ilgili olarak memnuniyetini dile getirdi. Başbakan Mesrur Barzani’nin morali yüksekti.
Neçirvan Barzani’ni oğlu İdris Barzani genç bir müteahhit. Dedesinin adını almış. 24 yaşında. İdris Barzani, Hewler’deki Kürdistan Üniversitesi Yönetim Kurulu danışmanıdır. İdris Barzani’yi de bürosunda ziyaret ettik. Sohbetimiz sırasında dikkate değer bir anısın da anlattı. “ 13 yaşındayken babam beni İsviçre’ye Lozan’a götürdü. Lozan Antlaşması’nın imzalandığı salonu gittik. ‘Bak oğlum, Kürdistan bu solonda dörde bölündü’ dedi.”
İdris Barzani Hewler’de inşaat işiyle de meşgul. 1002 (bin iki) konutluk bir inşaatı denetliyor. Bu inşaattan bir daire de Hewler’deki Wekfa îsmail besikcî’ ye bir daire bağışladı. O daireyi yerinde gördük. İnşaat devam ediyor
Başur’da Kürd yöneticilerden bazıları zaman zaman, ‘Kürdistan’ı Dubai yapacağız’ diyorlar. Bu, sağlıklı bir yaklaşım değil. Ekonomi, ticaret, kültür vs. konularında Başur, İsrail’i örnek almalıdır.
***
Bir akşam nerinaazad’ı, bir akşam da Orhan Kaya’yı ziyaret ettik. Sinemxan’ı da ziyaret ettik. Sinemxan’ı ziyaretimizde Muhammad Ezedan da bizimleydi.
Kürd sanatçı Rojin’i ve Hacı İsmail’i de ziyaret ettik. Hacı İsmail’in dedesi Muhamed İsmail, peşmerge anılarından, Mele Mustafa Barzani’den etti. Kürd sanatçı Rojin Hewler’de Modo’nun temsilcisi. Hewler’de kafesi, lokantası var.
Yakın zamanda oğlunu kaybeden Şükran Aydın’a da taziye verdik. Şükran Aydın, bu ziyarette Kürd hükümeti hakkında bazı eleştirilerde bulundu. Oturum almak için birkaç defa başvurduğu halde, Asayiş’in buna olumlu karşılık vermediğini anlattı. ‘Arap kadın oturum için başvurduğunda kolaylıkla olumlu yanıt veriyorlar ama siyasetle uğraşmış kuzeyli Kürd kadınlara karşı olumsuz tavır sergiliyorlar…’ dedi. Bazı yetkililere bu durumu anlatmaya çalıştık. Şükran Aydın’ın gerçeği aksettirmediğini söylediler.
***
Bugün Hewler ile Bağdat arasında çeşitli konularda anlaşmazlıklar var. Türkiye, İran gibi devletler bu anlaşmazlıklara çeşitli biçimlerde müdahale ediyorlar. Anlaşmazlıkların Kürdlerin lehine çözümlenmemesi için çok çaba sarfediyorlar. Türkiye’nin PKK’yi bahane ederek sık sık, Kürdistan Bölgesel Yönetimi alanlarını bombalaması kanımca bununla ilgilidir. İran’ın da aynı şekilde sürgündeki Kürd milliyetçilerini bahane ederek, sık sık Başur alanlarını bombaladığı bilinmektedir. Bu süreçde, Kürdlerin, iki merkezle ilişkilerini geliştirmeleri, güçlendirmeleri çok önemlidir. Bu iki merkez, ABD ve İsrail’dir.
ABD politikalarının, uygulamalarının, Türkiye, İran, Irak, Suriye’nin Kürd/Kürdistan politikalarıyla çatıştığı görülmektedir. Bütün bunlar, 1920’lerde, Milletler Cemiyeti döneminde, Kürdlerin, Kürdistan’ın bölünmesi, parçalanması, paylaşılmasıyla çok yakından ilgilidir. Bir ulus, bir ülke, tarihinin belirli bir döneminde ağır bir darbe alıyorsa, bir daha kendini toparlayamamaktadır. Bu ilişkiler ağında Kürdlerin/Kürdistan’ın durumu bize bunu göstermektedir.
22-24 Kasım günlerinde, Süleymaniye’de, bursları kesilen öğrencilerin protesto gösterileri vardı. Gösterilere katılan öğrenci olmayan, provokatör olduğu vurgulanan bir grup Kürdistan bayrağını yere serdi ve çiğnemeye başladı. Kürdlere hasım gücün bayrağını dalgalandırdı. Dikkat edelim bu eylem örneğin Bağdat’da değil, Süleymaniye’de gerçekleşiyor. Bunca savaşların, ödenen ağır bedellerin, Kürdlerde, milli duyguları, ulus bilincini, vatan bilicini, bayrak bilincini geliştirememiş olması çok şaşırtıcı.
Bu konuları Duhok’ta, Duhok Valisi, Prof. Dr. Ali Tatar Nêrweyi ile de görüştük. Bu görüşmede, Duhok Üniversitesi Rektörü, Prof. Dr. Davûd Etruşi de vardı. Hewler-Duhok yolunda inşaat çalışmaları devam ediyor. Yol üzerinde çok yoğun bir trafik var. Tırlar, kamyonlar… her iki yönde de mal taşıyor.
Duhok’ta bu görüşmeden sonra, Duhok Üniversitesi’nde kurulan İsmail Beşikci İnsanlık Araştırmaları Merkezi’ne gittik. Burada da akademisyenlerle sohbet gerçekleşti. Bu görüşmelere dostumuz Ali Avni’de katıldı. Bu görüşmelerden sonra Ali Avniyle birlikte, Kürdçe yayın yapan, daha çok sanat programları üreten War Televizyonu’na gittik. Orada bir söyleşi gerçekleşti.
***
5-6 sene kadar önce, eşim Leman’la birlikte, Celal Temel hocaların Mersin’deki yayla evine gitmiştik. Necla-Celal Temel hocaların yaylada bir komşuları vardı. Çocuklarının Hewler’de çalıştıkları, süt, yoğurt, peynir İşleriyle uğraştıkları söyleniyordu. Başur ziyareti sırasında onları da ziyaret ettik. Büroları, Hewler-Şaklava yolu üzerinde… Yolun sağ taraflarında, iç kesimlerde… Hewler’den epey uzak bir alanda. Burada, Zaho’da ve Mersin’de, Süt, yoğurt, peynir üreten fabrikaları var.
***
Barzani Vakfı’nın yeni yerinde epeyce geliştiği görülmektedir. Bu gelişimizde çevre düzenlemesi konusunda çok gelişmeler olduğu görüldü. Vakıf alanlarında 27 bina gördük. Vakıf bünyesinde çeşitli büyüklükte onlarca, kamyon, iş makinaları, ulaşım araçları var. Bu gelişimizde depoları, depolara istif edilmiş çeşitli malları da gördük. Vakıf bünyesindeki bahçeleri de gördük. Üzüm, incir, nar, zeytin bahçeleri… Bahçeler çok geniş ve bakımlı… Ürünleri bol… Başur gezisinin çok verimli geçtiği söylenebilir. Celal Temel hocanın Başur gezisine ilk defa katıldığını sanıyorum. Kanımca hoca da bu geziden çok memnun döndü.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.