(Bu yazı, Birinci Uluslar arası Bitlis Sempozyumu’nun kapanış konuşmasının biraz geliştirilmiş halidir.)
26 -28 Haziran 2014 tarihleri arasında Bitlis’te Uluslararası Bitlis Sempozyumu düzenlendi.
Sempozyum Rahva’da, Bitlis-Muş-Tatvan yolu kavşağında, El-Aman Hanı Kültür Merkezi’nde yapıldı.
Uluslararası Bitlis Sempozyumu’nu Bitlis Düşünce ve Akademik Çalışma Grubu organize etti. Prof. Dr. Yaşar Abdüsselamoğlu’nun bu organizasyonda büyük emeği var.
Sempozyum 26 Haziran’da saat onda, Prof. Dr. Yaşar Abdüsselamoğlu’nun açış konuşmasıyla başladı. Açış konuşması Kürdçe yapıldı.
Daha sonra Bitlis Valisi Orhan Öztürk, sempozyumla ve Kürdçe’nin kullanılmasıyla ilgili devlet politikasının geçirdiği aşamaları dile getiren bir konuşma yaptı. Daha sonra da İsmail Beşikçi, yaptığı konuşmada Bitlis anılarını dile getirdi. Ayrıca bilim, ifade özgürlüğü, akademik özgürlük, basın özgürlüğü konularında bazı açıklamalar yaptı.
Sempozyuma Rojhilat’tan, Başûr’dan, Rojava’dan, Bakur’dan akademisyenler, yazarlar, basın mensupları katıldı.
Mardin Artuklu Üniversitesi’nden, Muş Alpaslan Üniversitesi’nden sempozyuma katılan birçok akademisyen oldu. Toros Üniversitesi’nden, (Mersin) Bilkent Üniversitesi’nden, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden, Bitlis Eren Üniversitesi’nden, Pamukkale Üniversitesi’nden, Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nden sempozyuma katılan akademisyenler de vardı.
Selahaddin Üniversitesi’nden (Başûr, Güney Kürdistan), Sine Üniversitesi’nden (Rojhilat, Doğu Kürdistan), Rojava’dan (GüneyBatı Kürdistan) akademisyenler, yazarlar, basın mensupları vardı.
Avusturya İlimler Akademisi’nden, Sofya Üniversitesi’nden (Bulgaristan) Sofya Teknik Üniversitesi’nden, Stendhal Üniversitesi’nden (Fransa) sempozyuma katılan akademisyenler de vardı.
Bunların yanında Kürdistan’ın çeşitli kesimlerinden gelmiş entelektüeller, araştırmacılar, basın mensupları da sempozyuma katıldı.
Üç gün boyunca kalabalık, sorunlara ilgili bir dinleyici grubu sempozyumu izledi. İzleyiciler soru-sevap bölümlerinde sorularıyla, açıklamalarıyla sempozyuma katkı sundu.
Uluslararası Bitlis Sempozyumu’nun dili ağırlıklı olarak Kürd diliydi. Soru cevap bölümünde, sorularda ve açıklamalarda yine Kürd dili egemendi. Kürdçe’den Türkçeye tercüme yapılmadı. Sempozyum süresinde verilen aralarda, yemek sırasında ve sonrasında da Kürd dili söz konusuydu. Tebliğlerin çok büyük bir kısmı Kürdçe hazırlanmıştı. Sempozyum süresince ekranda sık sık kullanıldı.
Sempozyumun kapanışında, Nilüfer, katılımcılara küçük bir konser verdi.
Sempozyumda kullanılan dilin ağırlıklı olarak Kürdçe olması şüphesiz çok olumlu bir durumdur. Bunun yanında bu sempozyumun başka olumlu yönleri, yararları da var. Bunlardan şu şekilde söz etmek mümkündür.
Kürdistan bölünmüş, parçalanmış, paylaşılmış bir ülkedir. Kürdler bölünmüş, parçalanmış, paylaşılmış bir ulustur. Hasım güçler, bölünmeyi parçalanmayı paylaşılmayı derinleştirmek, kalıcı kılmak için her önlemi almışlardır. Dikenli teller, mayın tarlaları, iz tarlaları, gözetleme kuleleri, casus uçakları vs. Böyle bir ortamda, bu koşullarda Kürd entelektüellerinin, yazarların, araştırmacıların, basın mensuplarının bir araya gelmeleri, birbirleriyle tanışmaları, yaptıklarını birbirlerine anlatmaları, birbirleriyle iletişim kurmaları çok önemlidir. Uluslararası Bitlis Sempozyumu’nun, benzer sempozyumların böyle bir işlevi vardır.
Kürdistan’ın ve Kürdlerin bölünmesi, parçalanması ve paylaşılması toplumsal parçalanmayı da yaratmıştır. Kürdlerin, Kürdistan’ın önünde toplumsal bütünleşme de çok önemli bir sorundur. Sempozyumların, uluslararası sempozyumların toplumsal bütünleşmeyi sağlayıcı bir yönü de vardır. Bu bakımdan bu tür sempozyumların konferansların düzenlenmesi çok yararlıdır. Bu sempozyum, Ulusulararası Bitlis Sempozyumu’nun birincisidir. Dilerim gelecek yıllarda çok daha güçlü bir şekilde ikincisi, üçüncüsü … beşincisi … de düzenlenir.
Sempozyum süresince davetlilerin ulaşımlarında, konaklama, barınma, iaşe durumlarında ciddi bir sorunla karşılaşılmadı. Davetliler Bitlis’teki otellerde veya misafirhanelerde kaldılar. Toplu taşım araçlarıyla El-Aman Hanı Kültür Merkezi’ne getirildiler. Akşam, oradan Bitlis’deki otellere ve misafirhanelere dağıtıldılar.
Bu sempozyumun düzenlenmesinde, başta Ali Güneş olmak üzere yurtsever Kürd işadamlarının, aydınların büyük katkıları olmuştur. Kürd işadamlarının böyle bir sürece katkı sunmaları çok değerlidir.
27 Haziran günü, bazı dostlarla birlikte, eski Tatvan’da, kabristanda Hüseyin Musa Sağnıç’ı (1926-2003) ziyaret ettik. Hüseyin Ağabey ile birlikte Avukat Şevket Epözdemir’i (1943-1993) ve gerilla Gurbet Aydın’ı (ölümü 1992) da ziyaret ettik. Ziyarette İsak Tepe, Halit Yalçın vardı. Ziyarete ayrıca Hatice Yaşar, Abdurrahman Demir, Ferhat Sağnıç, Bedirhan-Müzeyyen Epözdemir de katıldılar. Şemsettin ve eşi de katıldılar.
Yine aynı gün Avex’de Kürd Basın Şehitleri Ferhat Tepe’yi (1974-1993) ve Seyfettin Tepe’yi (1968-1995) de ziyaret ettik. Bu günlere gelebilmek için çok ağır bedeller ödendiği biliniyor. Şevket Epözdemir, Ferhat Tepe’nin avukatıydı. Bugünlerin yaratılmasında emeği geçen herkesi sevgiyle anıyoruz.
Sempozyumda ağırlıklı olarak Kürdçenin kullanıldığını belirtmiştim. Bu, Hüseyin Musa Sağnıç ağabeyimizin görmek, yaşamak isteyebileceği çok olumlu bir ortamdı. Hüseyin Musa Sağnıç ağabey, 1970’lerde Kürd diliyle ilgilenen, Kürd dili çalışan ender birkaç kişiden biriydi. Kürdlerin Kürdçe konuşmalarını her zaman teşvik etmiştir. Kürd aydınlarının, yazarların, basın mensuplarının Kürdçe yazmalarını da teşvik etmiştir. Bugün, bu konularla ilgili çok yaygın çalışmalar var. Birbiri ardına kitaplar, dergiler yayımlanıyor. Konferanslar, paneller, sempozyumlar gerçekleşiyor. Kürdçe’nin konuşulması, yazılması, artık gittikçe gelişiyor. Hüseyin Musa Sağnıç ağabeyimizi mutlu edecek ortam herhalde budur.
Bu sempozyumu düzenleyen Bitlis Düşünce ve Akademik Çalışma Grubu’na ve Yaşar Hocamıza teşekkür ediyorum. Bu sempozyumu maddi ve manevi olarak destekleyen, teşvik eden herkesi sevgiyle selamlıyorum.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.