İsmail Beşikci Son Makaleler

'Yaşamın Kıyısında'

İbrahim Gürbüz’ün Ülkemin Gölgesinde Bir Uzun Yol-I kitap serinin birinci cildi olan “Yaşamın kıyısında” isimli kitabı, sadece Türk metropollerine savrulan bir Kürd gencinin kişisel serüveninin anlatımı değil aynı zamanda Kürd halkının Türk metropollerinde elli yıla yakın yaşadığı siyasal, kültürel zorlukların anlatımının tarihidir de. Kısa başlıklar halinde özetlediğim hikayelerin Kürd gençleri tarafından okunmasında büyük yarar var.
'Yaşamın Kıyısında'
Makaleyi Paylaş

İbrahim Gürbüz’ün üç ciltlik Anılar Kitabının ilk cildi, Yaşamım Kıyısında yayımlandı. Kitabın tam adı şöyle: Ülkemin Gölgesinde Bir Uzun Yol I Yaşamın Kıyısında, İBV Yayınları, 2023, İstanbul, 600 s. Kitap, Mutlu Can’ın Önsöz’ü ile başlıyor. (s.15-21) Kitapta daha sonra İbrahim Gürbüz’ün Teşekkür yazısı dikkat çekmektedir. (s. 23-25) Fotoğraflar, metin içinde ilgili yerlere serpiştirilmiş olarak yer alıyor. Ayrıca kitabın sonunda bir fotoğraf albümü de var. Yaşamın Kıyısında kitabının sonunda, okuyucuların, kitabı okumalarını, değerlenmelerinin kolaylaştıracak bir indeks de var.

***

Yaşamın Kıyısında kitabını, dikkatle, ilgiyle ve büyük bir zevk alarak okudum. Bu kitabı, bir yıl kadar önce dosya halindeyken de okumuştum. Fakat o zaman, dosyanın, anlatılanların, üslubun değerini kavrayamamışım. Kitapta çok değerli bir anlatım, üslup var. Bu, kitabın rahatça okumasını sağlıyor.

Bu çalışmanın önemli özelliklerinden biri, ‘Türkiyelileşme’ (s. 192, s. 461),‘Sömürge psikolojisi’ (s.193), ‘İslam kardeşliği’ ,‘Halkların kardeşliği’ (s. 209), ‘Beyinlerin sömürgeleştirilmesi’ ‘Protez akıl’ (s.250) ‘Sömürgeci zihniyet’ (s.254), ‘Kişinin özgüveni’ (s. 334), ‘Kişinin özinancı’ (s. 344), ‘Kasap kuşları’ (s. 509), ‘Aydınlanma’ (s. 511) gibi kavramların kitabın her tarafında kullanılmasıdır. Bu kavramların, yerine ve zamanına göre, olgular temelinde ve olgusal ilişkiler ağı içinde kullanılması kitaba ayrı bir değer katmaktadır.

***

Anı Yazmanın Zorlukları İbrahim Gürbüz, çalışmasının bir yerinde anı yazmanın zorluklarından söz etmektedir. ‘Kızgın kumda ayakkabısız bir yolculuk gibidir sonradan anı yazmak. Sonradan anı yazmaya karar veren biri, karanlıkta uzun bir yolculuğa çıkmış gibidir. Kolay değildir geçmişi hatırlamak ve geçmişle yüzleşmek. Üstelik konuştuğun dili, kültürü, büyüklerin anlattığı masalları ve gelenekleri, yazılı olmayan tarihini yavaş yavaş planlı bir şekilde unutursun. Eğer sen de buna rıza gösteriyorsan bir de bakarsın ki kendine tamamen yabancılaşmış, seni sen yapan tüm değerler, gelenekler, tarihi olaylar bir anda anlamını yitirivermiştir. Atalarının yok olmamak için verdiği mücadelelere yabancı olursun. Ama öte yandan, iyi bir yaşamın olabilir belki. Cebin para görebilir ve ticari kazancın sürekli artabilir. Bunlardan başka kazançların da söz konusu olabilir. Ancak bu dünyevi kazanımlarla, insanın, kendini insan yerine koyabilmesi mümkün mü? Geçmişinden koparılan bir insan, kabuğu olan ama içi boş cevize benzer. Çevremiz bunun örnekleriyle doludur’ (s. 80-81)

***

İbrahim Gürbüz, 1955 yılında Sarıkamış Qizil Köyü’nde doğmuştur. Baba-ana Qizil Köyü’nde çiftçilikle uğraşmaktadır. Beşi erkek, bir kız altı çocuklu bir aile. Kardeşler, sırayla Abdurrahman, Süleyman, Naciye, İbrahim, Mehmet Mustafa’dır. Qizil Köyü’nde toprak verimli değildir. Toprak taşlıdır. Hububat üretimi sınırlıdır. Aile emeğinin karşılığını alamamaktadır. 1960’larda aile geçim sıkıntısı içindedir. Ekonomik nedenlerle, İzmir’e göç etme kararı alır. Göç, 1960 Sonbaharında gerçekleşir. Altı yaşlarındaki İbrahim bu göçü anlatmaktadır. Ailenin bütün eşyaları bir kağnıya yüklenmiştir. Kağnıyla, Qizil Köyün’ den Sarıkamış Tren istasyonuna gelirler. Oradan da 4 gün üç gece süren bir yolculukla İzmir’e Basmane Tren Garı’na gelirler. (s. 82-83) İzmir, Basmane Tren Garı faklı bir dil farklı bir kültür anlamına gelmektedir. İbrahim Gürbüz tren yolculuğunu, trende ailenin başından geçen olayları, Basmane Tren Garı’nda kendilerini kimsenin karşılamamasını, nihayet uzun çabalardan bekleyişlerden sonra bir tanıdığın evine sığınmalarını kıvrak bir dille anlatmaktadır.

***

İbrahim’in dikkatini çeken ilk görüntü kadınlarla ilgilidir. Bu konuda şunlar yazılmıştır: Buradaki kadınların hepsi örtülüydü ve bazıları ise çarşaflıydı. Ama annem onlara göre daha açıktı. Başında beyaz tülbent, kucağında bebeği vardı. Zaman zaman memesini çıkarır ve kardeşim Mustafa’yı emzirirdi. İzmirli kadınların hızlı yürüdüklerini, sağa sola bakmadıklarını hâlen anımsarım. Ayrıca kadınlar sadece önlerine ya da yere bakarlardı. Onların o yumuşak adımlarla yürümeleri, sanki korkarcasına bir siluet gibi hemen kaybolmaları dikkatimi çekmişti. Kadınlar, yanlarında başka bir kadın ya da erkek olmadan sokağa çıkamıyorlardı. Bizim köydeki kadınlar ise buradaki kadınlara göre çok daha özgürlerdi’ (s. 84) Farklı dil, farklı bir kültür, yeni insanlar, yeni bir coğrafya, İbrahim’i de aileyi de endişelere gark etmektedir: Apayrı bir dünyaya gidiyorduk. Düşten öte bir ortam ve yabancı bir kültür vardı artık. Tanımı olanaksız bir ruh hâli içindeydik. Küçücük dünyamızdan, köyümüzden kopup nasıl düşleyeceğimizi dâhi bilmediğimiz bir dünyaya gelmiştik. Dil farklı, kültür farklı, her şey çok farklıydı. Endişe, korku ve binlerce acaba içinde hem bizim için hem anne babamız için büyük bir tedirginlik ve bilinmezlik dehlizine girmiştik. Babam, bilmediği bu diyarlarda nasıl tutunacak, bu kadar çocuğu nasıl büyütecek, nasıl geçindirecek? Sorular, sorular… Ardı arkası gelmeyen sorular… Acabalar ve korkular yumağı olan onlarca yanıtsız soru içinde boğuşan garip bir yabancıydı babam. Kendi köyünde tarlasını sürer, öküzünü-koyununu besler ve yaşamaya devam ederdi. Ancak altı çocukla, yabancı bir yerde yaşamı tekrar örgütleme cesaretini gösteren cesur babam, bunu nasıl başaracaktı?

(s. 87) Tire- Aile sonunda, akrabaların ve dostların yardımlarıyla Tire’ye yerleşir. 2022 Sonbaharında Tire’ye yaptığımız gezide İbrahimgil’in bu evini, evin bulunduğu mahalleyi de ziyaret etmiştik. Tek katlı, iki oda bir salondan ibaret bir ev. Küçük bir bahçesi de var. Altı çocuklu sekiz kişilik bir aile için şüphesiz yeterli değil. Daha sonraları baba Elmecid, sözü edilen bahçede iki odalı bir ev daha inşa ediyor. Böyle bir mekandan değerli bir Kürd aydınının ,değerli bir Kürd iş insanının, çıkması başlı başına incelenmesi gereken bir süreçtir. İbrahim’im ağabeyleriyle ve küçük kardeşleriyle daha önceden tanışmıştım. Bu gezide kız kardeşi, ablası Naciye ile de tanışmış oldum. Naciye’nin kızıyla, oğlu Serkan’la ve gelini ile de tanıştım. İbrahim’in büyük ağabeyi Abdurrahman, Tire’de terzilik yapıyor. Kızı Mehtap Gürbüz, bugün İstanbul’da bir İnsan Hakları kurumu olan Edebiyat Evi’nin

Kıraathane Kitapları’nın yöneticileri arasında. Süleyman teknik eleman, kaynak ustası. Mehmet Hollanda da yaşıyor. Ağır İş makinaları operatörü. En küçük kardeş Mustafa Yunanistan’da yaşıyor. Mehmet ve Mustafa zaman zaman Türkiye’ye geliyor. Mehmet’in oğlu Ronayi Hollanda’da Hukuk Fakültesi’nde öğrenci. Bu yaz (Temmuz 2023) amcalarını ziyaret için İstanbul’a geldi.

***

Aile Tire’de çok yoğun bir yaşam kavgası içindedir. Çoluk-çocuk yaşama tutunmak için her türlü işte çalışmaya gayret etmektedir. Daha çok, Tire’den çok uzak bir alanda pamuk toplama işinde çalışmaktadırlar. İbrahim, 1960 başlarında ilkokula başlar. Türkçe bilmediği için ilk yıllar çok zorluk çeker. Sınıfta arkadaşları, İbrahim’i ‘kuyruklu Kürd’ diye taciz ederler. (s. 108) Okulda, yolda sık sık İbrahim’e sataşırlar. Bazan üçü -dürdü bir araya gelip İbrahim’i dövdükleri de olur. İbrahim, 1960’ların ortalarında Ortaokula başlar. Ortaokul ’da, tahtada, Atatürk sözcüğündeki t harfini + gibi yazmasından dolayı Türkçe öğretmeninden çok ağır bir dayak yer. İbrahim Gürbüz, Yaşamın Kıyısında kitabında bu dayağı şu şekilde anlatmaktadır:

“12 Eylül darbesinden sonra, Ankara Emniyeti’nde 46 gün ve Tarsus Emniyeti’nde 33 gün olmak üzere, neredeyse seksen güne yakın işkence gördüm. Ancak ortaokulda yediğim bu dayak, hiç unutamadığım bir işkencedir. Öğretmen, beni dakikalarca dövdü, Atatürk’ün “t” harfinin ucunu kıvırmadım diye. Yere düştüm, tekmeyle sırtıma vurdu, kulaklarımı çekti. Yani Türkçe öğretmeni resmen bana işkence yaptı ve yaptığı işkence o kadar ağırdı ki bir ara nefesim kesildi. Yıllar geçmesine rağmen o anı hiç unutamıyorum . İlkokulda, Ortaokul ‘da dayak yemeyen, aşağılanmayan, horlanmayan, dışlanmayan tek bir Kürd var mıdır acaba? Hiç sanmıyorum.” (s. 128)

Bu çerçevede İbrahim Gürbüz, eğitime, hiç Türkçe bilmeden başlayan Kürd öğrenciler ile böyle bir sorunu olmayan Türk öğrencilerin durumunu karşılaştırarak pedagojik bakımda çok önemli noktalara değinir. Bu konuda önemli ve değerli analizler yapar.

Lise yıllarında siyasal faaliyetlere katılır. Üniversitede, Eskişehir’de Kawa hareketi içinde yer alır. Sık sık gözaltılarla, soruşturmalarla, cezaevleriyle karşılaşır. 12 Eylül (1980) döneminde, Ankara’da, Mamak Askeri Cezaevi’nde, Tarsus Emniyeti’nde, İstanbul’da Selimiye Kışlası’nda ve Kabakoz Askeri Cezaevi’inde sorgularla, işkencelerle geçen beş yıla yakın cezaevi yaşamı vardır. Sıkıyönetim mahkemelerinde idam hükümleriyle yargılanmaktadır. Bu süre içinde birçok kez açlık grevlerine de katılır. Mamak Askeri cezaevinde 26 günlük açlık grevi, Sağmalcılar özel tip cezaevinde 29 ve 38 günlük süresiz açlık grevi … vs.

İbrahim Gürbüz 1974-1979 yılları arası dönemde, Eskişehir’de Fen- Edebiyat Fakültesinde Kimya Mühendisliği bölümünde tahsil etmektedir. 1975 ortalarında, ‘kuyruklu Kürd’ gibi sataşmalardan, ‘Andımız’ dan Kürdlerin Türklerden ayrı bir halk olduğunun bilinci varır. Mamak Askeri Cezaevi, 12 Eylül döneminde, Diyarbakır Askeri Cezaevi’nden sonra, baskının, işkencenin egemen olduğu ikinci cezaevidir. Albay Raci Tetik adı devrimciler tarafından yakından bilinmektedir.

İbrahim Gürbüz Kawa hareketi içindeyken, kendisi de Kawa hareketi içinde siyasal faaliyet yürüten Aynur’la tanışır. Sık sık görüşürler. Aralarında gönül bağı oluşur, evlenirler.

İşkenceci Subayların Odasında nikah Masası

Aynur’un ve İbrahim’in nikahlarının kıyılması trajik bir ortamda geçekleşir. Nikah, Mamak Askeri Cezaevi’nde işkenceci subayların odasından gerçekleşir. Nikah şahitlerin biri de işkenceci bir subaydır. Mamak Askeri Cezaevi Müdürü Albay Raci Tetik, Aynur’u, ‘idam edilecek bir adamla evlenme diye uyarır. Aynur, ‘bu sizi ilgilendirmez’ diyerek Cezaevi müdürünü boşa çıkarır. (s. 353) Nikah hazırlıklarını Ağabeyi Abdurrahman tamamlamıştır. Anası Güle kadınının nikah salonuna girişine izin verilmemiştir. Gule hanım, oğlunun nikahında hazır bulunamamıştır.

Suikast Girişimi

Temmuz 978’de İbrahim Gürbüz Tire’de bir suikastle karşı karşıya kalır. Uzun yıllar sonra bu suikastı gerçekleştirenin, halasının oğlu, süt kardeşi Ziya olduğu ortaya çıkar. Ziya’nın, Ülkü Ocakları’nda faaliyet yürüttüğü ortaya çıkar. (s. 236 vd.) İbrahim Gürbüz 1979’un ilk döneminde üniversiteden mezun olur. Mezuniyet belgesini almak için üniversiteye gittiği gün yine bir suikastle karşılaşır. İbrahim, bu suikasttan da kurtulur. (s. 258-259)

***

İbrahim Gürbüz, Mezun olduktan sonra Sivas Lisesi’ne kimya öğretmeni olarak atanır. Bir ihbar üzerine oradan ayrılarak kimyacı olarak İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde çalışmaya başlar. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra profesyonel devrimcilik yapmak üzere Arkeoloji Müzesindeki Kimya Mühendisliği görevinden istifa ederek siyasal mücadeleye katılır. Görevinden istifa ettikten bir müddet sonra Ankara Keçiören’deki örgüt evinde yakalanarak tutuklanır.

İş Hayatı

İbrahim Gürbüz 1985 yılında cezaevinden tahliye olur. İş hayatına atılır. Bu konuda Necati Timuçin kendisine çok yardımcı olur. Birkaç arkadaşıyla gıda üzerine çalışan büfe işletmesinden sonra İstanbul çevresinde kömür dağıtımı işlerine başlar. 1989-1990 yıllarında İbrahim Gürbüz’le tanıştığımda kömür dağıtımı işini yapıyordu. Kayışdağı’nda kömür depoları vardı.

1990 sonlarında Mezopotamya Kültür Merkezi kuruldu. Mezopotamya kültür Merkezi, İbrahim Gürbüz’ün düşüncesi v eylemiyle kuruldu. 1992’de, Mezopotamya Kültür Merkezi içinde İstanbul Kürt Enstitüsü’nün kurulmasında İbrahim Gürbüz’ün katkıları büyük oldu. 2004 Yaşam Radyo’nun yayına başlaması yine İbrahim Gürbüz’ün çabalarıyla gerçekleşti. 2012’de İsmail Beşikci Vakfı’nın kurulması yine öyle oldu. Bu dönemde İbrahim Gürbüz’ün çabasıyla Rewşen Dergisi çıkıyordu. Rewşen Dergisi’nde İbrahim’in yazıları yayımlanırdı. Başka dergilerde ve gazetelerde de yazıları yayımlanırdı. Bu yazılar hakkında soruşturmalar açıldı tam 7 dosya vardı. Bu dosyalardan dolayı İbrahim Gürbüz 1994 sonlarından itibaren 2002’ye kadar 7 yıl firar yaşadı. 2002’de cezaların ertelenmesi yasasıyla firar durumu sona erdi.

İbrahim Gürbüz’ün kaçırılması Girişimi

28 Şubat 2014. Bugün İbrahim Gürbüz için, ailesi için ve Vakfımız İBV için kara bir gün. İbrahim Gürbüz çok ciddi bir kaçırılma operasyonuyla karşılaştı. (s. 480vd.)

Bu kitabın adı, ‘Yaşamın Kıyısında’, Bu suikast girişimleri, bu kaçırılma operasyonu, yaşamın tam kıyısında olduğumuzu gösteriyor. Bu operasyonu ilk günden beri biliyorum. Bu konudaki yazıları, konuşmaları yakından biliyorum. Bunları defalarca okudum, dinledim. Bu konudaki mahkemeyi, duruşmaları dikkatle ilgiyle izledim. Ama Yaşamın Kıyısında Kitabında bu konu ile ilgili bölümü okurken bu operasyonu tekrar yaşıyor gibi hissettim. Bu bölümde çok güçlü bir anlatım var. Bu bölümü bitirdikten sonra bu suikast girişimlerine rağmen İbrahim’i hala aramızda görmek bana büyük bir mutluluk verdi. Ruhumda hoşluk duygusu yarattı. Dilerim bu mutluluk sonsuza kadar sürer.

Son Tehdit

Bu olaydan iki ay kadar sonra, İbrahim Gürbüz’ü PKK/KCK çevresinden bir kişi ziyaret etti. Görüşme ofiste oldu... İbrahim, bu kişinin ‘geçmiş olsun’ demek için geldiğini düşünmüş. Onu yemeğe de götürmüş. Yemekten sonra yaptıkları görüşmede, görüşmeci, ‘Bu vakfı kapatın, Yapının böyle bir talimatı var’ demiş. ‘Aksi halde İbrahim Gürbüz’e atış serbest’ demiş. İbrahim, bu tehdit karşısında ‘Ben seni bana geçmiş olsun demeye geldin sanıyordum. Beni tehdit ediyorsun. Senin tehditlerin bu vakfı kapatamaz. İBV çalışmalarını sürdürecektir. Derhal ofisimi terk edin ve elinizden ne geliyorsa, ardınıza koymayın’ diyor. (s. 497- 500)

İbrahim Gürbüz’ün Ülkemin Gölgesinde Bir Uzun Yol-I kitap serinin birinci cildi olan “Yaşamın kıyısında” isimli kitabı, sadece Türk metropollerine savrulan bir Kürd gencinin kişisel serüveninin anlatımı değil aynı zamanda Kürd halkının Türk metropollerinde elli yıla yakın yaşadığı siyasal, kültürel zorlukların anlatımının tarihidir de. Kısa başlıklar halinde özetlediğim hikayelerin Kürd gençleri tarafından okunmasında büyük yarar var.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Bu makale toplam: 7526 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:11:11:57

Son Makaleler

Ortadoğu Barış ve Güvenlik Forumu (x) Son Gelişmeler Üzerine Türkiye’de Üniversite İbrahim Kaypakkaya Anması Değinmeler 3 Kürdistan'a Sor Malazgirt ve Kürtler Kurdiana Düğümü Kemalizm ve Kürd Ulusal Sorunu IV Köklere Yolculuk Toprak Temelli Milliyetçilik Kürdlerin Geleceği Konusunda Birkaç Söz Antik Kürdistan Din Ve Bilim Karakoçan (Dep) ve Yayladere (Holhol) İle İlgili İki Kitap Uludere (x) Newroz 2024 Akre Üç Kitap Hazro Beyleri Simurglar Mehmet Bayrak’ın Kürt Kimliği Mücadelesi Şeyh Said Direnişi İle İlgili İki Kitap Diyarbakır Kitap Fuarı 2023 Ermeni ve Rum Mallarının Türkleştirilmesi Ehmedê Xanî’nin Hatırası Üzerine Abdurrahman Önen-Erdnîgarîya Kurdistanê Kürtler ve Güller Cilt 3 ‘49’lar’, ‘55’ler’, ‘23’ler’ … Behdinan, Barzan, Milli Lider Suyu Arayan Halklar Aşiretten Ulusallığa Doğru Kürtler(II) Suyu Arayan Halklar Aşiretten Ulusallığa Doğru Kürtler Yüzüncü Yılında Lozan Antlaşması Son Kız ‘Deniz’in Ütopyası’ Üzerine Rudaw TV Stockholm Kürd Sürgün Müzesi Üzerine Düşünceler Lozan Konferansı, Kürdler ve Kürdistan II Lozan Konferansı, Kürdler ve Kürdistan Diaspora Kürdleri Mele Mıstefa Barzani Ulusal Müzesi Rovîyê Xasûk Barzani ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi III Kendi Kendini Yönetme Hakkı ‘Ayrılıkçı Yazılar’ Peywend Yayınları Duhok Üniversitesi’nin 30. Yılı Ahamenişlerden İran İslam Cumhuriyeti’ne II Kürtçülük Ahamenişlerden İran İslam Cumhuriyeti’ne Kürd Aydınları II Bedirhan Epözdemir’in Anıları Seyidlik-Şeriflik Kürdizade Ahmed Ramiz Medreseler-Üniversiteler Medya Kitabevi Birleşmiş Milletler ve Kürdler Mülteci Yaşamlar Öncü Bir Kürt Aydını 59 Yıl Sonra Şemdinli Kemalizm Ve Kürd Ulusal Sorunu III Ortadoğu Bir Ailenin Son 200 Yıllık Tarihi Tarih Okumaları, Kürdlerin Hikayesi Hewler’de, Soran’da ve Cambridge Koleji’nde Konferans Theodor Herzl Bize Ne Anlatıyor? Aforizmalar Son Yolcu Irkçılık Hakkında … Aydınlar Hakkında… Latife Fegan’ın Anıları Adil Yargılama/Yargılanma Mümkün mü? Kürd Aydınları İlim-Bilim Kürdçe Derslerinin Önemi Yaş 83…* Mezopotamya Uygarlığında Hakkari Kemalizm Ve Kürd Ulusal Sorunu - II Bediüzzaman’ın Hançeri Doğu-Güneydoğu Dernekleri Platformu* Destar Kitap-Kafe Kürdistan’ın Güney'ine Seyahat Kürd Tarihinin Yazılı Ana Kaynakları Bingöl-Van Gezi İzlenimleri Göbekli Tepe Hakkında… Güvenlik Munzur Çem’in Anıları Derve Cendere II Saatin İçindeki Sır Mehmet Öncü Kitapları Zarema, Yahudi Devleti Juli’nin Sesi ‘Ateşte Doğanlar’ Kadri Hoca… Kürt Hâkim Alevilik Üzerine II ‘Aleviler ve Sosyalistler’ Kitabı Üzerine Uygur Türkleri Başkanlık Seçimleri, ABD Üniversite Raporu OFra Bengio’nun Kürd Liderlere Eleştirisi Dr. Said Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Maaş Sorunu… Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde PKK-Haşdi Şabi İşbirliği Ama Onlar Kardeştiler… Mustafa Suphi ‘Kürdistan Ortadoğu’nun Polonya’sıdır’ İSkan Tolun II Kürt Dil Hareketi (Harekata Zımanê Kurdî) II ‘Doğumun Ölümü’ Kürt Dil Hareketi (Hereketa Zimanê Kurdî) Kürdistan Bayrağı’nın ve KDP Binasının Yakılması Üzerine… Ermeniler, Kürdler, Azeriler Devrimci Doğu Kültür Ocakları Eylül 2020 Kürdler-Kürdistan Bir AİHM Başkanı Halepçe arşivlerinin yakılması ve KDP’ye saldırı Devran İskan Tolun Woodrow Wilson Harf Devrimi’nin Kürdler İçin Anlamı Mehmet Elbistan Kürtler, Şehir Şehirlileşme ‘Kürt Çalışmaları…’ Zini Gediği Katliamı Kürd Tarihini Kürdlerin Yazması… ‘Kürtlerin Kürt Olmama Hakkı’ II ’Kürtlerin Kürt Olmama Hakkı’ Değinmeler-2 Irkçılık Üzerine Seyid Ahmed Cebari Şengal, Afrin Mustafa Selîmî Kemalizm ve Kürd Ulusal Sorunu Orhan Kotan’ın Şiiri Leylan - II Kürt Meselesiyle İlgili Bir Projen Var mı? Leylan Xwebûn Orta Karadeniz’de Etnisite İlişkileri Alevilik Üzerine… Güvenli Bölge Duvarımızı Yapamadık… Doktor Said Alevilik ve Tarihi Bitlis ve Ahalisi 1916 Kürd Tehciri Bir Diplomatın Anıları Xızır Nasıl Ali Oldu? Kürd Tarihi Üzerine Gözlemler Adıyla Çağırmak Kürdistan’ın Güneyinde Soykırım Kürdlerin Tarihi Milliyetçilik Üzerine Hong Kong, Kürdistan ‘Kürtlerle Türkler’ Ortadoğu’da Devletlerin Kurulması Abdurrahman Qassemlu’nun Katledilmesinin 30. Yıldönümü Üniversitenin Bilim Anlayışında Temel Sorunlar Cumhuriyet, 19 Mayıs 2019 'Özgürlük İçin Sanat' Helsinki’de Sosyal Forum Teknoloji, Bilim, Eğitim Milletler Cemiyeti Döneminde Kürdler/Kürdistan Hewler - Duhok - Zaho Bir Tartışma Üzerine… Dönemin Romanları Eleştirilerin İzinde Rêya Heqîyê (Alevilik) ABD Ziyareti - IV ABD Ziyareti - III ABD Ziyareti - II ABD Ziyareti - I Berlin’de Dersim 37-38 Paneli Başur’da Siyaset Duhok-Hewlêr Gezisi Kürdçe Yasaklarının İşlevi ‘Aleviliğin Doğuşu’ II ‘Kimliksiz Çığlıklar’ Türkiye’de Adalet Arayışları 'Aleviliğin Doğuşu' Kürdlere Soykırım… Moskova’da Kürd Konferansı Cevat Geray’a Sevgi… Bilim Ahlakı Mahallenin Arkadaşları Selahattin Demirtaş’ın Şarkısı Canip Yıldırım Kütüphanesi Devşirmeler ve Devletsizler Dağ Kavmi - II Adaylar… Dağ Kavmi -I Geleceğini Belirleme Hakkı ve Kürdler Farhad Daftary, Şiilik Alevilik Şiizm ‘Türklük Sözleşmesi’ Timure Halil Hakkında … Düşmanlarını Sevindiren Bir Halk… Celal Talabani... Kürdler Zoru Başardı… Bağımsızlık... Güvenlik... Domino Etkisi Referandum-Bağımsızlık Tartışmaları Danimarka Seyahati Sekesûr’da Kürd-Alevi Soykırımı İnsanlık Araştırmaları Merkezi Fahriye Adsay’ın Eleştirileri Üzerine… Bir Kürd... İki Kürd... Üç Kürd Yezda... Ermeniler, Kürdler… Yeni Bir KDP Kurma Çalışmaları Hasta Adam Avustralya Gezisi Hayatımdan Kesitler Birey Toplum İlişkileri Peşmergelik Yüce Bir Değerdir Kaderine Küsmek Kürd Halkının, Kürdistan’ın Başı Sağolsun… Kürdistan’ın Hayırlı Evladı Doktor Said Suriyeli Mülteciler Parlamento Milli Düşünce Sempozyumu Desmond Fernandes Kürtlerin Bulunduğu Ülkeler Bölünemez!... Kürtler Ne İstiyor? Eşkiya 28 Devlet Bağımsız Kürdistan’ı Tanımayacak... Devlet, İslam, Kürdler ve Darbe Pencinarîler II Pencinarîler I Azim... 'Afrika Edebiyatı' Üzerine… Yaresan (Ehl-i Hak) Rêya Heqîyê, Ezdan Zağros’un Ötesine… Süleymaniye Merkez Güvenlik Karargahı 'Peçar Tenkil Harekatı/1927' Üzerine Birkaç Söz İttifaklar Mahmut Yeşil’e Sevgi… Tunceli Kanunu, Getirdiği Esaslar ve Devletin Asimilasyon Planları Yakındoğu’nun İmhası ve Pontus Sorunu Keşiş’in Torunları Dersimli Ermeniler Anlıyorum Ama Konuşamıyorum 1128 Akademisyen Yaşar Kaya Alevilik... Elveda Güzel Vatanım Alevilerin Kitabı Uluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan III Uluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan II Uluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan (I) Komkurd-An Nelson Mandela - Aziz Sancar Barış, Yüzleşme, Müzakere İBV Hewler Temsilciliği 558. Oturma Şengal’i Ziyaret Şengal TBMM Kürdlerde/Kürdistan’da Ana Sorun Özyönetim Üzerine... Norveç Seyahati Alaine Tuoraine’e Eleştiri Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Yönetim Zaafları Güneşin Krallığı Keyakisar Barzani bir dönem daha görevde kalmalıdır Temel şart Kürdistan Ordusu! Girê Spî'nin Kurtarılması... Üniversitenin Ana Sorunu Mardin: Hüzünlü Kent Alevilik-Müslümanlık Osmanlılar ve Acemler Arasında Kürdler İslam’ın barış, huzur, adalet ve eşitlik anlayışı Kerbela’da son buldu Kürd Kültürü Neden Yağmalanıyor? Kürd Êzidîlerin Azizesi 'Begê' İki Olay Üzerine Düşünceler Barış ve Çözüm Süreci - III Eleştiriler Ev Jin û Mêrê bi Maskê Barış ve Çözüm Süreci - II Murat Bozlak’a sevgiler... Barış ve Çözüm Süreci… Rejim, İslamileşme, Kürdler/Kürdistan Alman Şarkiyatçı Dr. Friç Soykırımlar ve Devletsiz Halklar IŞİD’in Zuhuru Şeyh Ahmet, IŞİD Saldırıları ve Osman Baliç'in Katili Ulusların Kendi Geleceklerini Tayin Hakkı ve Kürdler/Kürdistan Bitlis Anıları, 1960’lı Yıllarda Bitlis’de Yaşam Uluslararası Bitlis Sempozyumu Barzaniler Değinmeler İfade Özgürlüğü ve ABD Türk Siyasal Kültürü Üzerine… Birleşik Krallık, Fransa, Kürdler/Kürdistan Anti-Kürd Uluslar arası Nizam Kürd/Kürdistan incelemelerinde temel soru... Ulus İnşa Sürecinde Dilin Rolü Mustafa Barzani'yi sevgiyle anıyoruz Düşün Hayatında ve Edebiyatta Kurumlaşmalar Yakındoğu’nun İmhası,1915 Ermeni Soykırımı ve Hrant Dink’in Katledilmesi Resmi İdeolojinin Temel Özelliği Roboski – Goyiler Türk-İslam Sentezi ve Kürd Sorunu Kürdistan sorunu her şeyden önce duruş sorunudur Barış