Nelson Mandela (1918-2013) 1992 yılında, kendisine verilen Atatürk Uuslararası Barış Ödülü’nü kabul etmemişti. Bunu temel nedeni, Türkiye’de, Kürdlere yapılan baskıydı. Güney Afrika’da, beyaz yönetimin, yerlilere yaptığı baskıyla, Türkiye’de Kürdlere yapılan baskının, zulmün benzer olduğunu söylüyordu. Bu baskının, zulmün Atatürk döneminde yoğunlaştığını, sistematik bir hale gelmeye başladığını de ifade ediyordu. Türkiye’ye, “Atatürk Uluslar arası Barış Ödülü koymak, temeldeki bu baskıyı gizlememelidir” diyordu. Nelson Mandela, 1993 yılında, Frederik Willem de Klerk’le birlikte Nobel Barı Ödülü’ne layık görüldü.
2015 Nobel Kimya Ödülü üç kişi arasında paylaştırıldı. Bu üç kişiden biri Prof. Dr. Aziz Sancar’dı. (d. 1946) Ödüle layık görülen diğer bilim adamaları Tomas Lindahi ve Paul Modrick’di.
Aziz Sancar, Anıtkabir’i ziyaret etti ve ödülünü Atatürk’e armağan etti.
Ödülü kazandıktan sonra, Aziz Sancar’ın hayat hikayesi ile ilgili yayınlar oldu. 1946 doğumlu. Mardin/Savur. Bir Arap aileden geliyor. Üniversite öğrenciliğinde Ülkü Ocakları’nda çalışmış. Ülkü Ocakları’na mensup olanlar, “Aziz Sancar’ın evi, Ülkü Ocakları’nın okulu gibiydi” diyorlar.
Aziz Sancar, Türkiye’deki eğitiminden sonra, ABD’ye gitmiş. Eşi Amerikalı. Çocukları orada doğmuş, ABD’li. Aziz Sancar, Mardin’de, Türkiye’de, Kürdlere, Türk olamaya öbür halklara, Süryanilere, Ezidi Kürdlere, Araplara vs. baskı yapılırken, “ben Türküm” diyor. “Türklüğümle gurur duyuyorum” diyor. Bir Arap aileden gelmesine rağmen bunları söyleme dikkate değer bir durumdur.
ABD’li eşine Ülkü Ocakları’nın ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin sembolü olan Kürt işaretini öğretmiş. Eşinin iki eliyle kurt işareti yapan fotoğrafı var. Bu fotoğraf basında paylaşılmış.
Bunlar, Prof. Dr. Aziz Sancar’ın, baskıdan yana, ırk değerlerinin korunmasından, kollanılmasından yana bir tutum sergilediğini gösterir. İnsanın değil, insanı baskı altında tutan devletin yanındadır, devletin, ırka dayalı değerlerinin yanındadır.
Halbuki insanı savunmak, baskıya, zulme karşı durmak gerekir. İnsanı savunmak, zulme baskıya karşı durmak insanlığın evrensel değerleridir. Bilim adamı olmaktan önce, insanlığın evrensel değerleriyle bütünleşmek daha önemlidir. Evrensel değerleri savunmak, bilim adamı olmaya da engel değildir. Aziz hocanın bunları idrak etmemesi şaşırtıcıdır.
Nobel ödüllerinin içeriği de budur. Gerek Fizik, Kimya, Tıp alanında, gerek, Edebiyat, Barış, Ekonomi alanında verilen ödüllerde böyle bir içerik vardır. Zaten Nobel Ödülleri’nin kurulma amacı da budur.
Nelson Mandela’nın tutumuyla, Aziz Sancar’ın tutumu arasında çok büyük farklar vardır, uzlaşmaz çelişkiler vardır. Nelson Mandela’nın tutumunda erdem vardır, feraset bardır. Bu tutum baskı altında olan halklara bir mesajdır, onlara moral vermiştir. Kürdlere de çok büyük moral vermiştir. Aziz Sancar’ın tutumunda bunların hiçbiri yoktur. Bu çelişkiler, Ömer Özmen’in “Nobel’e Hakaret” yazısında, etraflıca dile getirilmiştir.
Devletin, Ekim-Kasım aylarında, Kürd şehirlerine karşı yoğun bir saldırısı vardı.Bu saldırılar Aralık’ta daha da yoğunlaştı. Diyarbakır’ın, Sur, Silvan, Mardin’in, Nusaybin, Derik, Kerboran, Şırnak’ın Cizre, Silopi ilçeleri kuşatma altındaydı, sokağa çıkma yasakları vardı. Bu sırada, Aziz Sancar, memleketi, Mardin’in, Savur’u da ziyaret etmişti.
Aziz Sancar’ın, Kürd şehirlerinin ateş altına alınmasından, şehirlerin bombalanmasından, sık sık ilan edilen sokağa çıkma yasaklarından, hiç söz etmemesi, halka yapılan baskılara, zulme hiç tepki göstermemesi, Kürd/Kürdistan sorunlarına hiç dikkat çekmemesi hemen dikkat çekmektedir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.