İsmail Beşikci Son Makaleler

Pencinarîler II

Kürd aşiretleri, rakip aşiretleri etkisiz güçsüz bırakmak için devletle işbirliği yapıyorlardı. Devlet de Kürdlerin bu zaafını etkin ve yaygın bir şekilde kullanıyordu. Bu süreçse, Kürd birliğinin oluşması önünde çok önemli bir engeldir.
Pencinarîler II
Makaleyi Paylaş

Eleştiriler

Kürd toplumundaki bu ilişkilerin, ayrıntılı bir şekilde, zengin olgusal dayanaklarıyla saptanması ve anlatılması gerekir. Ama bununla yetinmemek lazımdır. Çağdaş değerler, çağdaş politik ve toplumsal gelişmeler ışığında, bu durumları, bu ilişkileri eleştirmek de gerekir. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, bütün uluslar, kendi geleceklerini belirleme hakkının yaşama geçmesi için çabalarken Kürdlerin neden bu süreci kavrayamadıklarını irdelemek şüphesiz çok önemlidir.

Kürd aşiretleri, rakip aşiretleri etkisiz güçsüz bırakmak için devletle işbirliği yapıyorlardı. Devlet de Kürdlerin bu zaafını etkin ve yaygın bir şekilde kullanıyordu. Bu süreçse, Kürd birliğinin oluşması önünde çok önemli bir engeldir.

Bugünse, Kürdlerin bu tür zaafları başka boyutlarda yine devam etmektedir. Güney Kürdistan’da, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde, bağımsızlık gündeme geldiği zaman, bu süreci etkisiz bırakmak için, Irak, İran, Suriye gibi devletlerle işbirliği yapılmaktadır. Burada, Mesut Barzani, Kürdistan Demokrat Partisi, referandum, bağımsızlık gibi konuları kararlı bir şekilde dile getirmektedir. Öbür Kürd partileri, örgütleri, bu süreci etkisiz, başarısız kılmak için, Irak ile İran ile işbirliği yapmaktan çekinmemektedir. Bu, şüphesiz, günümüzde Kürdlerin yaşadığı çok önemli bir zaaftır.

Kürdlerin, Kürdistan’ın, bölünmesi, parçalanması, paylaşılması çok önemli bir sorundur. Siyasal partilerin, örgütlerin, devletlerin bu çıkarlarına göre bölünmüş olmaları bu sürecin çok önemli bir sonucudur. Referandum, bağımsızlık gibi temel konular gündeme geldiğinde, Kürdlerin, Kürdistan’ın genel çıkarlarını değil, Irak’ın, İran’ın, Suriye’nin, Türkiye’nin çıkarlarını korumak daha önemli olmaktadır. Kuşkusuz, bütün bunlar çok ağır zaaflardır.

Hüzün Yüklü Tarihsel Geçmiş

Yukarıda, Ramazan Ergin’in, Awina Ya da Kanın Gizli Tarihi, “Reşo Kuri” kitabından söz edilmişti. kitapda, insanı hüzünlere garkeden bir olgu dile getiriliyor. Bu olguyu kısaca şu şekilde anlatmak mümkündür. Her zaman devletle işbirliği yapmış, bu süreçde, sınırsız mal-mülk biriktirmiş bir Kürd ağasının, mirasyedileri, 1925’den sonra, İstanbul’a göçüyorlar. 17 katır yükü altınla göçüyorlar. Ziynet eşyaları dışında 350 bin altınla göçüyorlar.

85 bin altınla PeraPalas’ı satın alıyorlar. (s. 123) Bu mirasyedilerden biri daha sonra, gazeteci olarak yaşam sürdüren Leyla Umar’la (1928-2015) PeraPalas’da nişanlanıyor. 1940’ların ortaları veya sonları olması gerekir.(s. 124, s. 143-144) Bu mirasyedilerin, İstanbul’da “har vurup harman savuran” bir yaşamları var. daha sonra PeraPalas’ı sattıkları gibi, Savur’daki mülklerin de değerlerinden çok düşük fiyatlarla, birer birer elden çıkarıyorlar.

Awina Ya da Kanın Gizli Tarihi, “Reşo Kuri’nin yazarı, bu nişanlılığı Leyla Umar’a sorar. Leyla Umar’ın bu soruya verdiği cevap şudur. “İnanın hatırlamıyorum” (s.143) Kitapda, PeraPalas’da gerçekleşen nişanlanmanın fotoğrafları da var. (s.143-144)

Nişanlılık, insanın yaşamında önemli bir olaydır. Buna rağmen, neden hatırlamıyor? Kanımca şu olabilir… İlgili kişi sınırsız mala mülke de sahip olsa, küpler dolusu altınlara da sahip olsa… yine de Kürd’dür… Statü eksikliği… Veya, unutulmak istenen, hatırlanmak istenmeyen bir çıkar ilişkisi söz konusu olabilir.

Leyla Umar söz konusu olduğunda şu notu düşmek de gerekir: Leyla Umar, 1950’de, mühendis Mehmet Ekşigil’le evlenmiş. 1955’de Milliyet’de gazeteciğe başlamış. 1958’de Refik Erduran’la ikinci evliğini yapmış… 1977’de Refik Erduran’dan da ayrılmış…

Yüksek Kürd Bilinci

Bu zaaflardan nasıl arınılır? Bu zaaflardan, ancak, Kürdlerle, Kürdistanl’a ilgili süreçlerin bilincine vararak arınılır. Kanımca, Kürdlerin önemli bir kısmı, bölünmenin, parçalanmanın, paylaşılmanın bilincine varmamışlardır. Bölünmenin, parçalanmanın, paylaşılmanın, ne kadar ağır bir felaket olduğunun bilincine varmamışlardır. 30 yılı aşkın bir zamandır süren gerilla mücadelesi, Kürd dili bilinci, Kürd ulus bilinci, Kürdistan bilinci yaratamamıştır. Bu olumsuzluklar, zaaflar, ancak, yüksek Kürd bilincinin, Kürdistan bilincinin oluşmasıyla aşılabilir. Bölünmenin, parçalanmanın, paylaşılmanın yarattığı felaketlerin bilincine varanlar örgüt çıkarlarını geri plana iterek, Kürdistan’ın genel çıkarları etrafında birleşirler, birbirlerine taviz vererek Kürdleri, Kürdistan’ı büyütmeye çalışırlar. Bugün, Kürdlere karşı iyi niyetli olduğunu söyleyen bazı uzmanlar bile, “Kürdler, kendi kendilerini yönetme becerisine sahip değildir. Onları, ancak, uygarlık ve medeniyette, üstün olan uluslar yönetebilir…” şeklinde düşünüyor. Bu olumsuz durumlardan, ancak, yüksek Kürd, Kürdistan bilincine ulaşılarak uzaklaşılabilir.

Bu koşullarda, Güney Kürdistan’da, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde, referandum, bağımsızlık sürecini desteklemek önemli olmalıdır. Bu süreci, söylemi, kararlı bir şekilde sürdüren Mesut Barzani’ nin ayağına çelme takmaya çalışmak aymazlıktır. Barzani düşmanlığı yapmak yanlıştır. Bu, Kürdistan’ı, Kürdleri, müştereken baskı altında tutan devletlerle dostluk anlamına gelir.

1971 12 Mart Rejimi, Diyarbakır-Siirt İlleri Sıkıyönetim Komutanlığı, Askeri Tutukevi

12 Mart Rejimi’nde, Diyarbakır-Siirt İlleri Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Tutukevi’nde, Kürd toplumunun çeşitli kesimlerinden, pek çok kişiyle tanıştım. Bunlar arasında, Cemilê Çeto’nun 1922 doğumlu en küçülk oğlu Çeto Akgül de vardı. Çeto Akgül , oğlu Cemil Akgül’le birlikte getirilmişti. Cemil Akgül o zamanlar, Kurtalan Belediye Başkanı’ydı. Turhan Feyzioğlu’nun Güven Partisi saflarında politika yapıyordu. Askeri tutukevine getirildiğinde Çeto Akgül 49 yaşındaydı.

O dönem gözaltına alınanlar ve tutuklananlar arasında Batman’dan Ramanlar da vardı. Sait Ramanlı, oğlu Mustafa Ramanlı’yla ve küçük kardeşi Hüseyin Demirer’le birlikte getirilmişti. Bu yazının başlarında, Hüseyin Demirer’in Ha Wer Delal kitabından söz edilmişti.

Sait Ramanlı’nın ağabeyi Şükrü Bey de tutuklananlar arasındaydı. Şükrü Bey’in Suriye’de Qamışlo’da yaşadığı söylenirdi. Batman’a ailesini ziyaret için gelmiş, gözaltına alınmış, tutuklanmıştı. Ramanlar’dan birkaç köylü daha vardı.

Şükrü Bey hep Kürdçe konuşurdu. Suriye’de, Kürdlerin, kendi milli haklarına daha çok sahip çıktığını söylerdi.

Şükrü Bey çok sevimli bir ihtiyardı. O günlerde 70-75 yaşlarında vardı. Oturduğu yerden, Sait Bey’in veya başkalarının ellerinden destek alarak kalkardı. Sait Ramanlı ise 55 yaşlarındaydı.

27 Mayıs darbesinde (1960) darbe sabahı Kürdlerden 485 kişi gözaltına alınıp Sivas’da bir kampa konulmuştu. Ağalardan, şeyhlerden, aşiret reislerinden, bölgesinde kanaat önderi olarak belirenlerden 485 Kürd… Sait Ramanlı da bu Kürdler arasındaydı. 485 Kürd, altı ay kadar Sivas Kampı’nda kaldılar. Daha sonra, bunlardan 55’i sürgün edildi. Sürgün edilenlere, Türk siyasal hayatında ve Kürd tarihinde ‘55 Ağalar’ deniyor.

Mustafa Ramanlı, Sait Ramanlı’nın oğluydu. ‘49’lar’ dandı. 1970’lerde, 1980’lerde, Batman Belediye Başkanlığı yapmıştı. Sait Ramanlı da, Mustafa Ramanlı da o dönemde, Süleyman Demirel’in başkanlığını yaptığı Adalet Partisi saflarında politika yapıyordu.

Bugünkü aklım, bilgim olsaydı, o günlerde, bu Kürdlerle, Kürdler; Kürdistan, Kürdçe konusunda sohbet ederdim. Bu çok iyi olurdu. Ama o dönem, Kürdleri, Kürdistan’ı yeni öğreniyordum. Bu konularda sohbet etmek için elbette bilgi sahibi olmak gerekirdi. Bir şey bilmeden ne konuşacaksınız?

Burada, şu ilişki üzerinde düşünmek de önemlidir. Türk solunun, “Türkiye’yi, Türk egemen sınıfları ve Kürd egemen sınıfları birlikte yönetiyor” şeklinde bir anlayışı vardı. Burada, “Kürd egemen sınıfı” denen kişilerin, kadroların tutuklanıp yargılandıklarını görüyoruz. Bu kişiler, kadrolar işkenceye de uğramışlardır. Şırnak’tan Hurşit ağa, Mele Mustafa Bazrzani’ye, peşmergelere, buğday, un, cizlaved ayakkabı , şeker vs. gönderdiği iddiasıyla, köylülerden daha fazla işkence görmüştür.

O günlerde Hüseyin Ağabey, Hüseyin Musa Sağnıç (1926-2003), bana, Kürdistan Demokrat Partisi’ni, Türkiye’de Kürdistan Demokrat Partisi’ni, Antalya Davası’nı, Mele Mustafa Barzani’yi, peşmergeleri… anlatırdı. Sait Elçi’yi, Sait Kırmızıtoprak’ı (Dr. Şıvan) , Şakir Epözdemir’i vs. anlatırdı. Gılala’ya, Hacıümran’a… nasıl gidip geldiklerini, sınırı nasıl geçtiklerini anlatırdı. O dönemde, bunlar benim için çok yeni, önemli ve değerli bilgilerdi. Dikkatle dinlemeye, olguları, olgusal süreçleri kavramaya çalışırdım.

O yıllarda, askeri tutukevinde, Mala Hacolar’ın torunu Battal Bette’yle de birlikteydik. Tutukevinde, Ocak Komünü’nde beraberdik. Doğal olarak Battal’la da, geçmişe ilişkin bir şey konuşamadık. Ama 2013 yılında, İsveç’te, Battal’la evinde, bu konuları konuşma olanağı, fırsatı bulduk…

Cemilê Çeto, Birinci, Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında, bazı devletler tarafından önerildiği söylenen Kürd Devleti’ne, diğer birçok aşiret ve şeyh gibi, karşı çıkmıştı.1925’deki Kürd direnişine destek vermemişti. “İslam’ın düşman çizmeleri altında ezilmesine izin veremezdim…” diyordu. Bugün, bütün İslam halklarının devleti var. Arapların, Farsların, Türklerin, Azerilerin, Türkmenlerin, Özbeklerin devleti var. Urduların, Bengallerin, Malezyalıların, Endonezyalıların vs. devleti var... Kürdler,/Kürdistan ise, bu halkların devlet sahibi olduğu o yıllarda, bölünmüş, parçalanmış ve paylaşılmıştır. Kürdlerin, Kürd olmaktan ve Kürd toplumu olmaktan doğan hakları gasp edilmiştir. Bunları gerçekleştiren, koruyan devletlerin hepsi de İslam devletidir.

Cemilê Çeto, İslam düşmanın çizmeleri altında kalmasın diye, Kürd Devleti istememişti. Şeyh Said direnişine karşı durmuştu. Bugün, bir zamanlar, 3000 silahlı adamı barındıran Eynqasır’dan, Eynqasır’daki konaktan küçücük bir eser bile yoktur. Her taraf harebe, virane… Tıpkı, Kürdistan’da, kırsal alanlardaki, Ermeni, Süryani, Keldani… kiliseleri gibi… Cemil Akgül de, gerilla mücadelesi döneminde, koruculuğu kabul etmedikleri için, Kurtalan’ı terk etmek zorunda kaldı. Almanya’da yaşıyor.

Cemil Akgül’e, “ya korucu olup silah alacaksın veya buraları terk edeceksin…” demişler. “Üçüncü bir şık yok. Buralarda yaşayamazsın, aksi hale öldürüleceksin demişler…”

Geçmişteki Kürdler, kendi çocukları için sağlıklı, bayındır bir Kürdistan bırakmadı. Birbirleriyle didişerek milli hakların hiç derdinde, bilincinde olmadı. Hep başkalarının çıkarları için savaştı… Geçmişte, İslam’ın namusunu kurtarma adına en önde mücadele eden Kürdlerin bugünkü nesilleri, yurtsever Kürdler, bunların önemli bir kısmı, kendi ülkelerinde bile yaşayamıyor, hep ölüm tehdidi altında…

Bir zamanlar 3000 silahlı adamı olan Kürdler kimlerle savaştı? Pencinarîler, öbür aşiretler, Ramanlar, Elikîler, Slokanlar, Babosyanlar, Reşkotanlar, neden milli haklar talebinde bulunamadı? Arap aşiretleri bağımsızlık talebinde bulunuyor da Kürd aşiretleri neden bulunamıyor? Bugün Kürdler, bağımsız Kürdistan konusunda neden hemfikir değil? Kürdler, Kürdistan, trajik bir tarihsel geçmiş… Trajik bir yaşam…

Araştırmacı-yazar Nezirê Cibo, 12 Mart rejiminde, oğluyla birlikte yargılanan Çeto Akgül’ün yargılanması ile ilgili olarak, bir ayrıntıya dikkat çekmektedir. Yargıç, duruşma sırasında, doğru dürüst, Türkçe bilmeyen Çeto Akgül’e “Türk müsün, Kürt müsün?” diye sorar. O bölüm şöyle:

“Türk müsün Kürt müsün? Bunun üzerine Çeto, “Hakim Bey, sen hukukçusun, şimdi ben sana Türküm desem ayıp olmaz mı? Sen bana gülmez misin? Ben tek kelime Türkçe bilmiyorum…” ( s. 207).

İşte, bir zamanlar, 3000 silahlı adamı barındıran, hareket ettiren Pencinarîler’den, Mala Faro’dan, geriye kalan birkaç olumlu sözden, tutumdan biri budur. Bişarê Çeto’nun torunu, Derwêşê Sado’nun, Kürd milli hareketi içinde yer alması elbette dikkatlerden uzak tutulamaz.

Şu ilişkilere de dikkat etmek gerekir. Kürd/Kürdistan tarihinde emperyal ilişkilerin doruk noktası, Birinci Dünya Savaşı sonrası gelişmelerdir. 1920’lerdir. Kürdler/Kürdistan bu dönemde bölünmüş, parçalanmış, paylaşılmıştır. Bu elbette, Kürdlerin/Kürdistan’ın başına getirilmiş çok büyük bir felakettir. Bunu gerçekleştiren, dönemin iki emperyal devleti ve Yakındoğu’nun, Ortadoğu’nun iki köklü devletidir; dönemin iki emperyal devleti ve bölgedeki Türk, Arap ve Fars yönetimleridir. Onların işbirliği içinde bu süreç kotarılmıştır. 1920’lerde, Kürdler/Kürdistan üzerinde, Büyük Britanya ve Fransa ve bölgenin iki köklü devleti söz sahibidir. Bu sürecin doruk noktası 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’dır.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Büyük Britanya Irak’tan çekilirken, Güney Kürdistan’ı mandası (sömürgesi) Irak’a devretmiştir. Fransa da Suriye’den çekilirken Güneybatı Kürdistan’ı Suriye’ye devretmiştir. Artık, Kürdler/Kürdistan üzerinde bu dört devlet, Türkiye, İran, Irak, Suriye söz sahibidir. Büyük Britanya’nın, Fransa’nın anti-Kürd politikaları şüphesiz devam etmektedir. Buna, ABD’yi ve Sovyetler Birliği’ni ilave etmek gerekir.

Bugün Kürdlerde ulusal mücadele gündeme geldiği zaman, özellikle Türk solundan gruplar, “emperyalizmin ekmeğine yağ sürmeyelim”, “emperyalizmin çıkarları için çalışmayalım” gibi sloganlar dile getiriyorlar. Halbuki, emperyalizm esas işini 1920’lerde Milletler Cemiyeti döneminde yapmıştır. Ama bu döneme de Türk solu hiç dikkat çekmemektedir.

Bugün Kürd/Kürdistan konularında, “ABD emperyalizmi”nden, “AB emperyalizmi”nden, “İsrail emperyalizmi”nden söz etmek, bölge devletlerinin Kürdler üzerinde, Kürdistan üzerinde gerçekleştirdiği baskı politikalarını, soykırıma varan operasyonlarını gizlemek anlamına gelir.

1960’larda, Irak’ta ve Suriye’de, Kürdistan’ın nüfus yapısını değiştirmek için Kürdleri sürgün edip yerlerine Arapları yerleştirmek şeklinde dile getirebileceğimiz Baasçı politikaları ABD mi planladı, uyguladı, Avrupa mı planladı, uyguladı?

Halepçe’de, Kürd soykırımını ABD mi, Avrupa mı yaptı? İran’da, İran Kürdistan Demokrat Partisi liderleri, Abdurrahman Qasımlo’yu, Dr. Sadık Şerefkendi’yi kimler katletti? Türkiye’de, Kürdlerin, Kürd olmaktan, Kürd toplumu olmaktan doğan haklarının gasp edilmesini, ABD mi, Avrupa mı, AB mi yaptı? ABD mi gerçekleştirdi? Bu bölge devletlerinin baskı, zulüm politikalarını, uygulamalarını gizlemek için “ABD emperyalizmi”nden, “AB emperyalizmi\"nden, “İsrail emperyalizmi”nden söz etmek çirkin bir tutumdur.

Devletin İşlevi

Nezirê Cibo, Cemilê Çeto’nun, birçok aşiret reisine, şeyhlere, çeşitli zamanlarda, mektuplar yazdığını belirtiyor. Acaba bu mektuplar, adı geçen aşiretler tarafından korunmuş mu? Mustafa Kemal’in 1919’da, Erzurum Kongresi döneminde, bazı Kürd aşiret reislerine, şeyhlere, ağalara mektuplar yazdığı biliniyor. Cemilê Çeto da bu kişiler arasındaydı. Acaba bu mektubun aslı Çeto ailesinde bulunuyor mu, korunuyor mu?

Devlet, sadece, ordudan, polisten, jandarmadan, istihbarattan, maliyeden ibaret değildir. Devlet, dili, kültürü, gün yüzüne çıkaran, geliştiren, koruyan bir kurumdur. Eğer devletiniz yoksa dilinizi, kültürünüzü, tarihsel geçmişinizi, eserlerinizi koruyamazsınız. Müze kuramazsınız, arşivinizi koruyamazsınız. Eğer devletiniz yoksa, tarihsel geçmişinizi, eserlerinizi gün yüzüne çıkaracak bir kurum oluşturamazsınız, bu konularla ilgili çalışmalar yapamazsınız. Eğer devletiniz yoksa, ekonomik kalkınmanızı planlayamazsınız, planlarınızı gerçekleştiremezsiniz, uluslar arası kurumlardan kredi alamazsınız…

Hasankeyf’in, neden su altında kalması isteniyor? Kürdlerin, Kürd kurumlarının istekleri neden yaşama geçirilemiyor? O bölgede, belediyeler kimin elinde? Belediye seçimlerinde kimler kazanıyor? Belediyeler baraja ilişkin olarak halkın isteklerini neden yaşama geçiremiyor?

Tarihte, Eyyubiler’in, Hasanveyhiler’in yaşadığı coğrafya neresiydi? Bu coğrafyada kültür adına neler yaşandı? Eyyubiler’den, Hasanveyhiler’den bugünlere neler geldi, hangi kurumlar geldi? Kürdler bu kurumları neden yaşatamıyor? Devlet bunları yok etmek için, tarihten silmek için neden sistematik bir çalışma yürütüyor?

Dengbêjler

Nezirê Cibo, incelemesiyle ilgili olarak az kaynak bulabildiğini söylüyor. Bunun için sözlü tarihin önemini dile getiriyor. Dengbêjlerin stranlarının, klamlarının çok önemli birer kaynak olduğunu söylüyor. Dengbêjlerin olayları anlatırken, Bişarê Çeto’nun, Cemilê Çeto’nun, Ehmedê İskan’ın çok övüldüğünü, anlatıyor. Buna rağmen, bu övgüleri de dikkate alarak, dengbêjlerin stranlarının, Klaamlarının önemli birer kaynak olduğunu söylüyor.

Kitapta, bu stranlardan, klamlardan birçok örnek var. Ve stranlar, klamlar, Kürdçe orijinal halleriyle verilmiş. Türkçeye çevrilmemiş. Kanımca bu da olumlu bir tutum. Kürdçe’yi iyi bilen arkadaşlar, dengbêjlerin bu stranlarının, Kılamlarının, cereyan eden olgularla ilgili önemli bir kaynak olduğunu vurguluyor. Çünkü olayların, çatışmaların hemen sonrasında dile getiriliyor.

İncelemede, bu stranlardan, klamlardan çok örnek var. Ama tam değil. Kanımca bunların tamamının ayrı bir dosyada toplanması ve bir kitap olarak yayımlanması iyi olur. Stranların, klamların, hangi olaya ilişkin olduğunun, olayın nerede gerçekleştiğinin belirtilmesi, metinlerin açıklamalı olarak yayımlanması gerekir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Nerina Azad
Bu makale toplam: 11608 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:15:58:17

Son Makaleler

Son Gelişmeler Üzerine Türkiye’de Üniversite İbrahim Kaypakkaya Anması Değinmeler 3 Kürdistan'a Sor Malazgirt ve Kürtler Kurdiana Düğümü Kemalizm ve Kürd Ulusal Sorunu IV Köklere Yolculuk Toprak Temelli Milliyetçilik Kürdlerin Geleceği Konusunda Birkaç Söz Antik Kürdistan Din Ve Bilim Karakoçan (Dep) ve Yayladere (Holhol) İle İlgili İki Kitap Uludere (x) Newroz 2024 Akre Üç Kitap Hazro Beyleri Simurglar Mehmet Bayrak’ın Kürt Kimliği Mücadelesi Şeyh Said Direnişi İle İlgili İki Kitap Diyarbakır Kitap Fuarı 2023 Ermeni ve Rum Mallarının Türkleştirilmesi Ehmedê Xanî’nin Hatırası Üzerine Abdurrahman Önen-Erdnîgarîya Kurdistanê Kürtler ve Güller Cilt 3 ‘49’lar’, ‘55’ler’, ‘23’ler’ … 'Yaşamın Kıyısında' Behdinan, Barzan, Milli Lider Suyu Arayan Halklar Aşiretten Ulusallığa Doğru Kürtler(II) Suyu Arayan Halklar Aşiretten Ulusallığa Doğru Kürtler Yüzüncü Yılında Lozan Antlaşması Son Kız ‘Deniz’in Ütopyası’ Üzerine Rudaw TV Stockholm Kürd Sürgün Müzesi Üzerine Düşünceler Lozan Konferansı, Kürdler ve Kürdistan II Lozan Konferansı, Kürdler ve Kürdistan Diaspora Kürdleri Mele Mıstefa Barzani Ulusal Müzesi Rovîyê Xasûk Barzani ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi III Kendi Kendini Yönetme Hakkı ‘Ayrılıkçı Yazılar’ Peywend Yayınları Duhok Üniversitesi’nin 30. Yılı Ahamenişlerden İran İslam Cumhuriyeti’ne II Kürtçülük Ahamenişlerden İran İslam Cumhuriyeti’ne Kürd Aydınları II Bedirhan Epözdemir’in Anıları Seyidlik-Şeriflik Kürdizade Ahmed Ramiz Medreseler-Üniversiteler Medya Kitabevi Birleşmiş Milletler ve Kürdler Mülteci Yaşamlar Öncü Bir Kürt Aydını 59 Yıl Sonra Şemdinli Kemalizm Ve Kürd Ulusal Sorunu III Ortadoğu Bir Ailenin Son 200 Yıllık Tarihi Tarih Okumaları, Kürdlerin Hikayesi Hewler’de, Soran’da ve Cambridge Koleji’nde Konferans Theodor Herzl Bize Ne Anlatıyor? Aforizmalar Son Yolcu Irkçılık Hakkında … Aydınlar Hakkında… Latife Fegan’ın Anıları Adil Yargılama/Yargılanma Mümkün mü? Kürd Aydınları İlim-Bilim Kürdçe Derslerinin Önemi Yaş 83…* Mezopotamya Uygarlığında Hakkari Kemalizm Ve Kürd Ulusal Sorunu - II Bediüzzaman’ın Hançeri Doğu-Güneydoğu Dernekleri Platformu* Destar Kitap-Kafe Kürdistan’ın Güney'ine Seyahat Kürd Tarihinin Yazılı Ana Kaynakları Bingöl-Van Gezi İzlenimleri Göbekli Tepe Hakkında… Güvenlik Munzur Çem’in Anıları Derve Cendere II Saatin İçindeki Sır Mehmet Öncü Kitapları Zarema, Yahudi Devleti Juli’nin Sesi ‘Ateşte Doğanlar’ Kadri Hoca… Kürt Hâkim Alevilik Üzerine II ‘Aleviler ve Sosyalistler’ Kitabı Üzerine Uygur Türkleri Başkanlık Seçimleri, ABD Üniversite Raporu OFra Bengio’nun Kürd Liderlere Eleştirisi Dr. Said Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Maaş Sorunu… Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde PKK-Haşdi Şabi İşbirliği Ama Onlar Kardeştiler… Mustafa Suphi ‘Kürdistan Ortadoğu’nun Polonya’sıdır’ İSkan Tolun II Kürt Dil Hareketi (Harekata Zımanê Kurdî) II ‘Doğumun Ölümü’ Kürt Dil Hareketi (Hereketa Zimanê Kurdî) Kürdistan Bayrağı’nın ve KDP Binasının Yakılması Üzerine… Ermeniler, Kürdler, Azeriler Devrimci Doğu Kültür Ocakları Eylül 2020 Kürdler-Kürdistan Bir AİHM Başkanı Halepçe arşivlerinin yakılması ve KDP’ye saldırı Devran İskan Tolun Woodrow Wilson Harf Devrimi’nin Kürdler İçin Anlamı Mehmet Elbistan Kürtler, Şehir Şehirlileşme ‘Kürt Çalışmaları…’ Zini Gediği Katliamı Kürd Tarihini Kürdlerin Yazması… ‘Kürtlerin Kürt Olmama Hakkı’ II ’Kürtlerin Kürt Olmama Hakkı’ Değinmeler-2 Irkçılık Üzerine Seyid Ahmed Cebari Şengal, Afrin Mustafa Selîmî Kemalizm ve Kürd Ulusal Sorunu Orhan Kotan’ın Şiiri Leylan - II Kürt Meselesiyle İlgili Bir Projen Var mı? Leylan Xwebûn Orta Karadeniz’de Etnisite İlişkileri Alevilik Üzerine… Güvenli Bölge Duvarımızı Yapamadık… Doktor Said Alevilik ve Tarihi Bitlis ve Ahalisi 1916 Kürd Tehciri Bir Diplomatın Anıları Xızır Nasıl Ali Oldu? Kürd Tarihi Üzerine Gözlemler Adıyla Çağırmak Kürdistan’ın Güneyinde Soykırım Kürdlerin Tarihi Milliyetçilik Üzerine Hong Kong, Kürdistan ‘Kürtlerle Türkler’ Ortadoğu’da Devletlerin Kurulması Abdurrahman Qassemlu’nun Katledilmesinin 30. Yıldönümü Üniversitenin Bilim Anlayışında Temel Sorunlar Cumhuriyet, 19 Mayıs 2019 'Özgürlük İçin Sanat' Helsinki’de Sosyal Forum Teknoloji, Bilim, Eğitim Milletler Cemiyeti Döneminde Kürdler/Kürdistan Hewler - Duhok - Zaho Bir Tartışma Üzerine… Dönemin Romanları Eleştirilerin İzinde Rêya Heqîyê (Alevilik) ABD Ziyareti - IV ABD Ziyareti - III ABD Ziyareti - II ABD Ziyareti - I Berlin’de Dersim 37-38 Paneli Başur’da Siyaset Duhok-Hewlêr Gezisi Kürdçe Yasaklarının İşlevi ‘Aleviliğin Doğuşu’ II ‘Kimliksiz Çığlıklar’ Türkiye’de Adalet Arayışları 'Aleviliğin Doğuşu' Kürdlere Soykırım… Moskova’da Kürd Konferansı Cevat Geray’a Sevgi… Bilim Ahlakı Mahallenin Arkadaşları Selahattin Demirtaş’ın Şarkısı Canip Yıldırım Kütüphanesi Devşirmeler ve Devletsizler Dağ Kavmi - II Adaylar… Dağ Kavmi -I Geleceğini Belirleme Hakkı ve Kürdler Farhad Daftary, Şiilik Alevilik Şiizm ‘Türklük Sözleşmesi’ Timure Halil Hakkında … Düşmanlarını Sevindiren Bir Halk… Celal Talabani... Kürdler Zoru Başardı… Bağımsızlık... Güvenlik... Domino Etkisi Referandum-Bağımsızlık Tartışmaları Danimarka Seyahati Sekesûr’da Kürd-Alevi Soykırımı İnsanlık Araştırmaları Merkezi Fahriye Adsay’ın Eleştirileri Üzerine… Bir Kürd... İki Kürd... Üç Kürd Yezda... Ermeniler, Kürdler… Yeni Bir KDP Kurma Çalışmaları Hasta Adam Avustralya Gezisi Hayatımdan Kesitler Birey Toplum İlişkileri Peşmergelik Yüce Bir Değerdir Kaderine Küsmek Kürd Halkının, Kürdistan’ın Başı Sağolsun… Kürdistan’ın Hayırlı Evladı Doktor Said Suriyeli Mülteciler Parlamento Milli Düşünce Sempozyumu Desmond Fernandes Kürtlerin Bulunduğu Ülkeler Bölünemez!... Kürtler Ne İstiyor? Eşkiya 28 Devlet Bağımsız Kürdistan’ı Tanımayacak... Devlet, İslam, Kürdler ve Darbe Pencinarîler I Azim... 'Afrika Edebiyatı' Üzerine… Yaresan (Ehl-i Hak) Rêya Heqîyê, Ezdan Zağros’un Ötesine… Süleymaniye Merkez Güvenlik Karargahı 'Peçar Tenkil Harekatı/1927' Üzerine Birkaç Söz İttifaklar Mahmut Yeşil’e Sevgi… Tunceli Kanunu, Getirdiği Esaslar ve Devletin Asimilasyon Planları Yakındoğu’nun İmhası ve Pontus Sorunu Keşiş’in Torunları Dersimli Ermeniler Anlıyorum Ama Konuşamıyorum 1128 Akademisyen Yaşar Kaya Alevilik... Elveda Güzel Vatanım Alevilerin Kitabı Uluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan III Uluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan II Uluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan (I) Komkurd-An Nelson Mandela - Aziz Sancar Barış, Yüzleşme, Müzakere İBV Hewler Temsilciliği 558. Oturma Şengal’i Ziyaret Şengal TBMM Kürdlerde/Kürdistan’da Ana Sorun Özyönetim Üzerine... Norveç Seyahati Alaine Tuoraine’e Eleştiri Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Yönetim Zaafları Güneşin Krallığı Keyakisar Barzani bir dönem daha görevde kalmalıdır Temel şart Kürdistan Ordusu! Girê Spî'nin Kurtarılması... Üniversitenin Ana Sorunu Mardin: Hüzünlü Kent Alevilik-Müslümanlık Osmanlılar ve Acemler Arasında Kürdler İslam’ın barış, huzur, adalet ve eşitlik anlayışı Kerbela’da son buldu Kürd Kültürü Neden Yağmalanıyor? Kürd Êzidîlerin Azizesi 'Begê' İki Olay Üzerine Düşünceler Barış ve Çözüm Süreci - III Eleştiriler Ev Jin û Mêrê bi Maskê Barış ve Çözüm Süreci - II Murat Bozlak’a sevgiler... Barış ve Çözüm Süreci… Rejim, İslamileşme, Kürdler/Kürdistan Alman Şarkiyatçı Dr. Friç Soykırımlar ve Devletsiz Halklar IŞİD’in Zuhuru Şeyh Ahmet, IŞİD Saldırıları ve Osman Baliç'in Katili Ulusların Kendi Geleceklerini Tayin Hakkı ve Kürdler/Kürdistan Bitlis Anıları, 1960’lı Yıllarda Bitlis’de Yaşam Uluslararası Bitlis Sempozyumu Barzaniler Değinmeler İfade Özgürlüğü ve ABD Türk Siyasal Kültürü Üzerine… Birleşik Krallık, Fransa, Kürdler/Kürdistan Anti-Kürd Uluslar arası Nizam Kürd/Kürdistan incelemelerinde temel soru... Ulus İnşa Sürecinde Dilin Rolü Mustafa Barzani'yi sevgiyle anıyoruz Düşün Hayatında ve Edebiyatta Kurumlaşmalar Yakındoğu’nun İmhası,1915 Ermeni Soykırımı ve Hrant Dink’in Katledilmesi Resmi İdeolojinin Temel Özelliği Roboski – Goyiler Türk-İslam Sentezi ve Kürd Sorunu Kürdistan sorunu her şeyden önce duruş sorunudur Barış