Kürdistan Demokrat Partisi adıyla yeni bir parti kurma çalışmaları var. Bu, 1960’larda kurulan, Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi, Türkiye’de Kürdistan Demokrat Partisi gibi bir parti olacak. Bunlar illegal yapılardı, yeni kurulacak parti kuşkusuz legal olacak.
2000’lerde kurulan ve bugün yaşamlarını sürdüren Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi (T-DKP), Kürdistan Demokrat Partisi-Bakur isimli iki siyasal parti var. Yeni kurulacak siyasal parti de bunlar gibi olacak. Bu partilerin, günümüzün koşullarının da dikkate alarak yeniden kurulması olacak. Tasarlanan yeni partinin, Güney Kürdistan’daki KDP tarafından destekleneceği söyleniyor.
Kürdistan Özgürlük Partisi, (Partiya Azadiya Kürdistan), PAK isimli bir siyasal parti daha var. Bu partinin durumu, isimleri yukarıda sayılanlar partilerden biraz farklı. Ayrıca, Kürdistan Sosyalist Parti adında bir parti daha var. Bu da sözü edilen partilerden farklı bir yapı.
İbrahim Güçlü, bu konuyla ilgili, olarak, 5 Ocak 2017 ve 13 Ocak 2017 tarihlerinde iki yazı yayımladı. İbrahim Güçlü, birinci yazısında, T-DKP’den, KDP-Bakur’dan, PWD’den, (Partiya Welatparezen Demokrat) seçilecek 50’şer kişiyle yeni bir parti kurulmasından, bununla ilgili olarak yapılan çalışmalardan söz ediyor. Yeni parti kuruluşuyla ilgili bazı eleştirilerini dile getiriyor. Yeni parti kurulduğunda, yaşama geçtiğinde, öbürleri kendilerini feshedecekler.
Siyasal Partilerin Kitle Tabanı
Tasarlanan bir siyasal parti kitle temeli üzerinde yükselir. Tasarlanan bu partiye taban teşkil edecek kitle var mı? Böyle bir kitlenin olup olmadığı nasıl saptanır? Salon toplantıları bunu saptayabilir mi? Kanımca böyle bir kitlenin olup olmadığı şöyle saptanır?
Diyarbakır, Batman, Van, Urfa, Cizre, Yüksekova, Viranşehir, Siverek, Doğubeyazıt, Erciş, Patnos, Tatvan, Kızıltepe, Nusaybin, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Almanya, Fransa, İsveç … Bütün bu alanlarda, bunlara benzeyen alanlarda, açık yerlerde, 15-20 kişiyle toplanıp basın açıklaması yapabiliyor musunuz? 500-600 kişiyle, 300-400 kişiyle, , bazı alanlarda, 100-150 kişiyle, bir miting, bir yürüyüş, bir eylem yapabiliyor musunuz? 15-20 kişiyi veya 500-600 kişiyi, 300-400 kişiyi, 100-150 kişiyi oradan oraya, oradan oraya, taksilerle, otobüslerle taşıyarak değil, bütün bu alanlarda böyle bir kitleniz, böyle bir desteğiniz var mı? Eğer varsa, tasarlanan bu siyasal parti, sağlıklı bir şekilde yükselebilir. Ama salon toplantılarıyla böyle bir kitlenin var olup olmadığı anlaşılmaz. Böyle dinamik bir kitle yoksa, salonlarda toplanıp program, tüzük tartışmaları yapmak sağlıklı bir tutum değildir.
Bugüne kadar, Kürdistan adıyla kurulan siyasal partilerin bu yönlerden eleştirisi gerekir. Bir defa bu partiler, genel seçimlere, yerel yönetim seçimlerine katılmıyorlar. Seçimlere katılmak temel bir amacımız değildir, diyorlar. Bazı anma günlerinde veya kutlama günlerinde bildiri yayımlamak başlıca eylemler oluyor. Bu siyasal partilerin, bir dönem, Kürdistan ismini meşrulaştırmak gibi bir işleve sahip oldukları söylenebilir. Ama artık o eşik geçildi.
Seçimlere katılmamanın iki önemli nedeni olabilir. Genel seçimlere katılabilmek için, Siyasal Partiler Yasası’nda belirtilen, sayıda illerde, o illerin ilçelerinde örgüt kurmak gerekiyor. Bu gerçekleşemiyor. Parti, belirli bir alanda, örneğin Diyarbakır’da, bir-iki yerde kurduğu bir büroyla kalıyor. İkinci olarak seçimlere girdikleri zaman, alacakları oy konusunda da endişeleri, kaygıları var.
Güney Kürdistan’daki, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki Kürdistan Demokrat Partisi’nin bu tür partilerle ilişkisi sağlıklı bir ilişki değildir. Kısa bir süre önce, Mayıs 2016’da, T-KDP ve KADEP (Katılımcı, Demokrasi Partisi) birleşme kararı almıştı. Güney Kürdistan’dan da iki temsilci bu süreci kutlamak için gelmişti. Halbuki bu partilerin ciddi bir kitle tabanları yoktu. Birleşme sinerji falan yaratamadı. Kaldı ki, birleşmeyle ilgili törenlerin yapıldığı günlerde bile, her iki partiden da bazı kişiler, “bu birleşmeden bizim harbimiz yok” diye açıklama yaptılar, tepki gösterdiler.
Şu daha önemli. Siyasal partiler arasındaki birleşmeler böyle mi oluyor? Bu konular genel kurullarda görüşülmüyor mu? Sadece parti yöneticilerinin bir araya gelmesiyle birleşme gerçekleşiyor mu?
Ayrıca bu partilerin güçlü maddi dayanakları da yok. Partinin, Kürd toplumunun alt kesimlerine, orta kesimlerine dayandığı için aidat, bağış gibi olanaklar da yaşam bulmuyor. Bu partiler, Güney Kürdistan’daki KDP’ye güvenerek onların desteğiyle kuruluyorlar. Zamanla bu partilerin bir yük oluşturdukları da görülüyor. Çünkü büroların kira borçları, bürolarda çalışan sekreterlerin maaşları sigorta pirimleri, telefon, elektrik, su, doğalgaz faturaları birikiyor, zamanla büyük yekun oluşturuyor. Partinin kuruluşu sırasında 50-60 kişiyi toplamak, İçişleri Bakanlığı’na gitmek, kuruluşu ilan etmek mümkün oluyor, ama daha sonra genel kurullar falan toplanamıyor. Ama maddi yükler, borçlar da durmadan artıyor.
Kısa bir süre önce, Türkiye tarafında, AKP’ye ve CHP’ye muhalefet eden siyasal partiler kurulmuştu. Bu partiler AKP’den ve CHP’den ayrılan milletvekilleri tarafından kurulmuştu. Bu partiler seçimlere de katıldılar. Ama seçimlerde, ciddi bir varlık gösteremediler. Kısa bir süre önce kurdukları bu partileri feshetmek durumunda kaldılar. Bürolarını terk etmek zorunda kaldıklarında, bürolardaki mobilyaları taşıyacak bir yer bile bulamamışlardı.
Siyasal partiler için belirli bir kitle tabanına sahip olmak çok önemlidir. Böyle bir taban var mı, yok mu, konusu, salon toplantılarıyla anlaşılmaz. Böyle bir kitleye gerek yoktur, diyorsanız o zaman, siyasal partiye de gerek yoktur… Genel olarak, birbirlerini önceden de zaten tanıyan kişilerin, program ve tüzük tartışmalarıyla sağlıklı bir gelişme olmaz.
Bir siyasal parti kurulurken, bazı temel görüşlerden hareket edileceği açıktır. Toplum, o görüşler doğrultusunda örgütlenmek istenir. Bu görüşlerin çoğulcu bir yapı içerdiği kuşkusuzdur. Mevcut düzen, bu düzendeki toplumsal ve siyasal ilişkiler bu görüşler doğrultusunda eleştirilir, ihtiyaçlar ortaya konur. Tasarlanan siyasal partinin bu ihtiyacı karşılayacağı vurgulanır. Halk yığınlarıyla bu çerçevede ilişkiler geliştirilir. Bu görüşleri benimseyen, destekleyen, teşvik eden etkin bir kitle tabanının oluşturulması, bu çerçevede çaba sarfedilmesi önemlidir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.