İsmail Beşikci Son Makaleler

Güneşin Krallığı

Dr. Cemşid Bender Kürd ırkçılığı yapmakla eleştirildi, suçlandı. Kanımca bu eleştiriler ve suçlamalar haklı ve doğru değildi. Çünkü Cemşit Hoca, Kürtlere, başkalarının ülkelerini işgal etmelerini, oralarda yaşayan halkların, dillerini kültürlerini yasaklayıp Kürtleştirmelerini önermiyor ki “Ne Mutlu Kürdüm diyene”, “Bir Kürd Dünyaya bedeldir” demiyor ki… Sadece, inkar edilen ve asimile edilmeye çalışılan Kürdlerin tarihsel kökleriyle ilgili düşünceler ileri sürüyor.
Güneşin Krallığı
Makaleyi Paylaş

Tarihte, Kürdlerin yaşadığı esas bölge Zağroslardır. Tarihin bilinen çağlarından itibaren Kürdlerin anavatanı Zağroslar olmuştur.

Efsanevi Uruk Kralı Gılgameş’in arkadaşı Enkidu, ‘dağdan inmiş’ bir kişidir. Enkidu, Zağroslardan Mezopotamya düzlüklerine inen, orada Gılgameşle karşılaşan, arkadaş olan bir Kürddür.

Tarihte, İsa’dan önce, 2100-2000’den beri, Gılgameş hakkında bilgi vardır. Gılgameş Sumer destanı olarak bilinir. Sumerlerin ise, İsa’dan önce, 4000-2000 arasına yaşadıkları bilinmektedir.

Bu tarihlerden itibaren Kürdler hakkında bilgi vardır. Kürdlerin ana vatanı Zağroslardır. Zamanla, Zağroslardan Güney’e, Kuzey’e, Doğu’ya, Batı’ya doğru genişlemeler olmuştur. Ama, Kürdlerin anavatanı Zağroslardır.

Eski çağlarda, bu bölgede pek çok halk yaşamıştır. Guti, Kassit, Hurri, Luwi, Nairi, Subari, Mittani, Haldi, Med…vs.

Kürdler, tarihte olduğu gibi, bugün de, bu bölgede, Zağroslar da, Zağrosların, yakın ve uzak çevresinde yaşamaktadır. O zaman bugünkü Kürdlerin, sözü edilen bu halklarla tarihsel ve toplumsal bağının incelenmesi önemli olmalıdır. Bu, Yakındoğu, Ortadoğu tarihinin çok önemli bir boyutudur.

Bölgede, Mezopotamya Havzası’nda, Havzanın, Doğu’nda, Batı’sında, Güney’inde, Kuzey’inde, Sumer Babil, Akat, Elam, Asur, Hitit, Frig, İskit, Muşki gibi halklar da yaşamışlardır. Bütün bu halkların birbirleriyle ilişkilerinin incelenmesi kanımca önemlidir.

Güneşin Krallığı incelemesi bu konuları gündeme getiriyor. Güneşin Krallığı, Ferhat Battal Odabaşı’nın incelemesi. Güneşin Krallığı, her biri 500 sahife civarında üç büyük cidden oluşuyor. Üç Cild de, aynı tarihte, Aralık 2014 de, Konya’da basılmış. Güneşin Krallığı, araştırmacının kendi yayını.

Battal Odabaşı, (d. 1967) İstanbul Aydın Üniversitesi’nde, Eğitim Bilimleri hocası. Doçent. Eğitim Bilimleriyle, Sosyal Antropolojiyle, Eski Çağ Mezopotamya tarihiyle, Kürd tarihiyle yakından ilgileniyor.

Güneşin Krallığı’nı okurken, Dr. Cemşid Bender’i (1927-2008) ve Cemşid Bender Hoca’nın, Kürt Tarihi ve Uygarlığı kitabı aklıma geldi. Bu kitabın ilk baskısı Mayıs 1991’de Kaynak Yayınları tarafından yapılmıştı. Bu kitap 1996’da, genişletilmiş 7. Basksını yapmıştı. Genişletilmiş 7. Baskı 314 sahife.

Kürt tarihi ve Uygarlığı kitabındaki yazıların esasını, Dr. Cemşid Bender’in, 1990 ve 1991 yıllarında Teori Dergisi’nde yayımladığı yazıların oluşturduğunu da belirtmek gerekir.

Dr. Cemşid Bender’in kitabında, Haldi, Guti, Kassit, Hurri, Subari, Mitanni,Med, gibi kavimlerin Kürdlerin ataları olduğu vurgulanıyordu. Kitapta, “Kürt Guti Devleti”, “Kürt Kassit-Kussi İmparatorluğu” gibi belirlemeler ve konu başlıkları vardı. Cemşid Hoca’nın kitabında, “Kürtlerin uygarlığa katkıları” gibi, “Anadolu kültüründe Kürt izleri” gibi anlatımlar vardı. Cemşid Hoca’nın kitabında, “Atı ilk ehlileştirenler Kürtlerdir”, “Tekerleği icat eden Kürtlerdir”, “Buğdayı ilk üretenler Kürtlerdir” gibi belirlemeler de vardı.

Bu kitap yayımlandıktan sonra, birçok Türk aydınının ve Kürd aydınının tepkisini çekti. Dr. Cemşid Bender Kürd ırkçılığı yapmakla eleştirildi, suçlandı. Kanımca bu eleştiriler ve suçlamalar haklı ve doğru değildi. Çünkü Cemşit Hoca, Kürtlere, başkalarının ülkelerini işgal etmelerini, oralarda yaşayan halkların, dillerini kültürlerini yasaklayıp Kürtleştirmelerini önermiyor ki “Ne Mutlu Kürdüm diyene”, “Bir Kürd Dünyaya bedeldir” demiyor ki… Sadece, inkar edilen ve asimile edilmeye çalışılan Kürdlerin tarihsel kökleriyle ilgili düşünceler ileri sürüyor.

Irkçılık, kendine, kendi ulusuna, layık gördüğün hakları özgürlükleri başkalarına, başka uluslara layık görmemektir. Cemşid Bender’de böyle bir tutum da yok. O sadece inkar edilen aşağılanan, horlanan küçümsenen, Kürlderin tarihsel kökleriyle ilgili fikirler ortaya atıyor.

Bu eleştirilere karşı, 28-30 Eylül 1994 tarihli Özgür Ülke Gazetelerinde, tarafımdan bir değerlendirme yapılmıştı. (bk. Cemçid Bender Eleştirileri, Özgür Ülke, 28-30 Eylül 1994 Ayrıca bk. Cemşid Bender, Korku ve Cesaret, Berfin Yayınları, İstanbul, Mayıs 1996, s. 131-141

Türk aydınlarının, Türk tarihçilerinin büyük bir kısmı, Kürd diye bir halkın, Kürtçe diye bir dilin olmadığını vurgulayıp Kürdleri Ortaasya’ya bağlıyorlar. Farslar, Kürdleri Farslara, Araplar, Araplara bağlıyorlar. Bu yatay bağlantı karşısında, dikey bağlantıya dikkat çekilmesi çok doğaldır. Bugün Kürdler Zağroslarda, Zağrosların yakın ve uzak çevrelerinde yaşıyorlar. Tarihte, Haldi, Guti, Kassit, Mittani, Subari, Hurri gibi kavimler de buralarda yaşamışlar. Bugün, Kürdlerle bu halklar arasındaki tarihsel bağlantının incelenmesi çok doğaldır. Kanımca böyle bir konuya dikkat çekilmesi çok yararlı olmuştur.

“Kürdler şunu icat etti, bunu icat etti” önermelerini ise, romantik milliyetçilik şeklinde değerlendirmek mümkündür. Düşünelim ki o yıllar, 1980’ler, 1990’lar, Kürdlerin aşağılandığı, hor görüldüğü, küçümsendiği yılardır. Bu koşullarda, Kürd aydınlarının, Kürd tarihçilerinin, sosyal bilimcilerinin, Kürdlerin tarihsel kökleriyle ilgili araştırma-inceleme girişimleri, bu çerçevede, Kürdlerin dünya uygarlığına katkılarından söz etmeleri çok doğaldır.

Ali Şeriati’nin Kürdler Hakkındaki Düşüncesi

Dr. Ali Şeriati, (1933-1977) Medeniyet ve Modernizm isimli eserinde, (Türkçesi, Ahmet Yüksekoğlu, Bir Yayıncılık, 4. Baskı, Temmuz 1985) şöyle diyor: “Tarih hicret eden kavimlerin iyi haberlerini verir ama yerlerinde kalakalanlardan aynı haberleri vermez. Yunan medeniyeti, de hicret eden Kürtlerin kurduğu bir medeniyettir. Bu medeniyet Kürtlerin Yunan’a gitmeleriyle başladı.” (s. 57)

Dr. Ali Şeriati, aynı kitabın, 63. Sayfasında da, şöyle diyor. “Daha önce değindiğimiz gibi, Yunan medeniyetinin kaynağı Kürtlere dayanır. Kürtler, iki nehir arasının bir odağıdır. İki nehir arası, dünyanın, kültür- medeniyet ve felsefe merkezidir. Riyazi bilimlerin ilk gelişim gösterdiği yer iki nehir arası bölgedir.”

‘Güneşin Krallığı’

Dr.Cemşid Bender’i ve Dr. Ali Şeriati’yi destekleyen, doğrulayan onlarca delil, Battal Odabaşı Hoca’nın kitaplarında var. Güneşin Krallığı bu bakımdan çok değerli bir incelemedir.

Araştırmacı yazar, Haldi, Guti, Kassit, Paktuk, Karduk, Subardo, Mittani, Naiir, Med… gibi adlarla anılan bütün kavimlere Kurdi diyor. Kürt değil, Kurdi diyor. Kürd sözcüğünün, Kürdler için, başka halklar tarafından kullanıldığını söylüyor, Kürdlerin kendilerini, Kürdi sözüyle ifade ettiğini dile getiriyor.

Güneşin Krallığı’nın her üç cildinde de, Kürdiler, komşu halklarla ve birbirleriyle ilişkileri sürecinde ele alınıyor. Asurlular, Elamlar, Akatlar, Muşkiler, Hititler, Frigler, Yunanlılar, İskitler vs. Kapadokya, Pontus-Mitirdat, Mısır’da Hiksoslar, Sami halklar vs. Güneşin Krallığı’nda araştırmacı-yazar Battal Odabaşı Sıraç Bilgin’in (1945-2015) Avesta ile ilgili çalışmalarına büyük değer verdiğini belirtmektedir. Bu da dikkate değer bir durumdur.

Kürdlerin Müslümanlığı kabul etmeleri ve sonraki gelişmeler de inceleniyor.

Küçük Teknik Sorunlar

Güneşin Krallığı’nda çok uzun dipnotları var. Dipnotlarının sayfanın dibine yerleştirilmesi çok iyi olmuş. Dipnotları bazen çok uzun. Yazarın olgularla ilgili kendi yorumları daha çok dipnotlarıyla dile getiriliyor. Burada bir sorun yok.

Ama dipnotlarının, çok küçük puntolarla ve çok sık aralıklarla yerleştirilmiş olması, okumayı zorlaştırıyor. Bu, teknik bir sorundur. Kanımca, dipnotları da daha büyük puntolarla ve seyrek aralıklarla yerleştirilmelidir. Bu tutum kitapların hacmini büyütür. Hacmin büyümesi masrafları arttırır.

Güneşin Krallığı’nın üç büyük cilt olduğunu, ciltlerin her birinin 500 sahife civarında olduğunu belirtmiştim Güneşin Krallığı’nın, araştırmacı- yazarın kendi yayını olduğunu da belirtmiştim.

Böyle kapsamlı bir çalışmayı basmak, yayınevleri için maddi bakımdan bir sorun oluşturabiliyor. Bu bakımdan araştırmacı-yazar dar olanaklarını kullanarak, araba kullanmak gibi, bazı temel ihtiyaçlarında feragat ederek bu çalışmaya kendisi yayımlamış.

Güneşin Krallığı gibi büyük bir çalışmada, “İçindekiler” bölümünün olmaması, çok büyük bir eksiklik. Kitabın sonunda, şahıs içimlerini, yer adlarını, kavramları gösteren “Dizin”in olmaması da eksiklik. Kanımca, her cildin başında “İçindekiler”, sonunda “Dizin” olmalıdır.

Güneşin Krallığı’nda bir eksiklik de haritalar. Ortaçağlar’da ve daha sonraları yapılan haritaların kullanılması önemlidir. Ama bizzat araştırmacı-yazar tarafından yeni haritalar yapılmalıdır Bu haritalar, belirli dönemlerde, halkların, Zağroslar coğrafyasında yerleştikleri alanları göstermeleri bakımından önemli olacaktır.

Bütün bunların yanında, bilimsel bir çalışmada olması gereken titizliği, Güneşin Krallığı’da, bazı bölümlerde göremiyoruz. Örneğin, birinci ciltte, s.166’da, , Der Spiegel Dergisi’nden söz edilmektedir. Bu derginin kapağında yer alan fotoğrafın, dile getirilen düşünceleri doğrulayan bir delil olduğu vurgulanmaktadır. Derginin, tarihinin, sayısının bildirilmemesi elbette büyük bir eksikliktir. Güneşin Krallığı’nın her üç cildinde de, buna benzer birçok eksiklik var. Yeni basımlarda bunların gözden geçirilmesi gerekir.

Herhangi bir kitaptan veya yazıdan alıntı yapılıyorsa kitabın yayın tarihi, sayfa numarası vs. verilmelidir. Ama, yazarın, ilgili yazara, kendi düşüncelerini doğrulayan cümlelere kurdurtması ve dipnotu gibi vermesi yanlıştır. Güneşin Krallığı’nda üçüncü cilde, s. 368 ve 371 de İbn-i Haldun’la ilgili böyle bir dipnotu var.

Dr. Cemşid Bender’le Konuşmalar

Cemşid Hoca’nın, Kürt Tarihi ve Uygarlığı kitabı, bu kitapta dile getirilen düşünceler bende çok olumlu etkiler yaratmıştı. 1991-1992 yıllarında, Mezopotamya Kültür Merkezi çerçevesinde ve Kürt Enstitüsü kurulması döneminde, Cemşid Hoca’yla sık sık bir araya gelirdik. Kürt Enstitüsü, 18 Nisan 1992 de kurulmuştu. Kurucular arasında Musa Anter, (1918-1992), Hüseyin Musa Sağnıç (Feqi) (1926-2003), Cemşid Bender (1927-2008) Abdurrahman Dürre (1931-2012), Yaşar Kaya, İsmail Beşikci, İbrahim Gürbüz, Süleymen İnanoğlu vardı.

İstanbul Kürt Enstitüsü, Mezopotamya Kültür Merkezi çerçevesinde kuruldu. Kurucular 1991-1992 yıllarında, Mezopotamya Kültür Merkezi’nde sık sık bir araya gelirlerdi. O dönemde, kimsede para yoktu ama herkeste çok büyük bir coşku, heyecan vardı. Mezopotamya Kültür Merkezi her gün arı kovanı gibiydi.

Mezopotamya Kültür Merkezi o zaman, Taksim’den, Tarlabaşı’na, Pera’ya, Unkapanı’ Köprüsü’ne inerken, sağda yer alıyordu. Cephesi dar, arkaya doğru genişleyen 4-5 katlı bir apartmandı. Mezopotamya Kültür Merkezi’nin başkanı o dönem İbrahim Gürbüz’dü

O dönemde, Abdullah Varlı, (1939-2012) Abdurrahman Uçaman (1934-1998), Kerem Soylu (Ölümü: 2014) arasıra Mezopotamya Kültür Merkezi’ne gelirlerdi, Kürt Enstitüsü kuruluş çalışmalarına katılırlardı. Serhat Bucak, Edibe Şahin, Hasan Bildirici, Şükrü Gülmüş de zaman zaman Mezopotamya Kültür Merkezi’ne, uğrarlardı, Kürt Enstitüsü kuruluş çalışmalarına katılırlardı.

O zaman Cemşid Hoca’ya sık sık şu soruları sorardım. “Tarihin eski çağlarında çok önemli kültür ve uygarlık yaratan Kürtler, günümüzde neden perişan bir durumdadır? Kürdler, ilk çağlardaki, kültür ve medeniyetteki ileri durumlarını nasıl kaybetmişlerdir? Bu süreç, hangi aşamalardan geçerek, bugünkü perişan ilişkiler ağı ortaya çıkmıştır? İlk çağlardaki toplumsal ve ekonomik yapıya göre, bugünküler çok büyük gerileme ve sapma göstermektedirler. Bu gerileme ve sapmanın, nedenlerinin, aşamalarının incelenmesi, Kürdistan ve Kürtler hakkındaki bilgilerimizi genişletici ve çoğaltıcı bir itici güç olacaktır.” ( Yukarıda sözü edilen, Cemşid Bender Eleştirileri, yazısı, Cemşid Bender, Korku ve Cesaret, s. 139)

Cemşid Hoca bu sorulara cevap verirdi. Ama, cevaplar beni tatmin etmediğinden, başka bir karşılaşmamız da yine sorardım. Konuşurduk. Bu şekilde 4-5 defa konuşmamız olmuştu.

Battal Hoca’ya Sorular

Bu yazıda, Güneşin Krallığı’nda, Dr. Cemşid Bender’i, Dr. Ali Şeriati’yi, doğrulayan pek çok kanıt olduğu belirtilmişti. Bu tür soruların Battal Hoca’ya da sorulması gerekir.

Bugün dünya uluslar ailesinin eşit bir ferdi olmak, bunun için çaba göstermek önemlidir. Kürdlerse, değil dünya uluslar ailesinin eşit bir ferdi olmayı, dünya uluslar ailesinin bir ferdi bile değildir. Dünyada nüfusu çok küçük halklar, egemenlik sahibiyken, kimlik sahibiyken Kürdlerin bu kadar büyük nüfusuna rağmen kendi kendini yönetememesi, kendi geleceğini belirleme hakkına sahip olmaması dikkate değer bir konudur. 1920’lerde, Milletler Cemiyeti döneminde Kürdleri, dünyanın iki büyük emperyal gücü ve Yakındoğu’nun, Ortadoğu’nun iki köklü devleti birlikte yönetiyorlardı. Bugünse, Kürdleri 4 devlet birlikte yönetiyor. Kürdistan sömürge bile değildir. Sömürgenin sınırları olur. “İngiliz sömürgesi Hindistan”, “Fransız sömürgesi Cezayir”, “Portekiz sömürgesi Mozambik” vs. gibi anlatımlar vardır. Kürdistan için böyle anlatımlar var mı? Kürdler/Kürdistan, bölünmüş, parçalanmış, paylaşılmış, her bir parça bir devlet tarafından ilhak edilmiş… Kafkasya’daki Kızıl Kürdistan’ı da unutmamak gerekir. Bugün Kürdistan sömürge bile değildir. Daha sonra da yoğun ve yaygı bir asimilasyon programı yaşama geçirilmiş. Asimilasyona karşı duranlar imha edilmiş…

1920’lerde, Milletler Cemiyeti döneminde Kürdlere, Kürdistan’a statü vermeyen bir statüko kurulmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Birleşmiş Milletler döneminde, dünyanın her tarafında çok büyük siyasal değişmeler olduğu halde, Afrika’daki bütün sömürgeler bağımsızlığına kavuştuğu halde Kürdistan’da hiçbir değişiklik olmamıştır. Kürdistan’a statü vermeyen statüko, Birleşmiş Milletler döneminde de aynen sürdürülmüştür.

İlkçağlarda, kültürde, medeniyet de bu kadar ileri olan Kürdler, günümüzde neden çok olumsuz kuşular altında yaşamaktadır? Bunlar, elbette üzerinde düşünülmesi gereken konulardır.

Kürdlerin, dünya uluslar ailesinin bir ferdi olmadığını belirtmiştik. Bu konuda dört yılda bir düzenlenen Olimpiyatlardan söz etmek gerekir kanısındayım.

Olimpiyatlar nasıl açılıyor? 2012 Londra Olimpiyatlarına 210 civarında devlet katılmıştı. Her devletin sporcuları kendi bayrağının arkasında yürüyüşe katılıyor. Devletler birer birer dünyanın, izleyicilerin önünden geçiyor, dünyayı selamlıyor, Dünya da onlar selamlıyor, alkışlıyor… Kürdlerin böyle bir oyuna katılamaması düşündürücüdür. Bundan daha acı bir durum daha vardır. Bazı spor dallarında Kürd sporcular da önemli başarılar elde etmektedir. Ama bu başarılar hiçbir zaman Kürdlerin hanesine yazılmamaktadır. Türkiye’den katılıyorlarsa, Türklerin, İran’dan katılıyorlarsa Farsların, Irak’tan, Suriye’den katılıyorlarsa, Arapların hanesine yazılmaktadır. Bunlar önemli midir? Elbette önemlidir. Dünya uluslar ailesi içinde yer almak, elbette önemli olmalıdır.

Sorunun Farklı Bir Boyutu

Kürdler/Kürdistan sorunları söz konusu olduğu zaman, kanımca, sorunun önemli bir yönü daha var. Yukarıda, Kürdlerin bu kadar büyük bir nüfusa sahip olmalarına rağmen, uluslar arası geçerliği olan bir statüye, kimliğe sahip olmadıkları vurgulanmıştı. Yoğun ve yaygın asimilasyon programları uygulandığı belirtilmişti. Dönemin önde gelen iki emperyal gücünün, Yakındoğu’nun, Ortadoğu’nun iki köklü devletinin ve Arap yönetimlerinin asimilasyon ve imha sürecinde etkin rol oynadıkları belirtilmişti. Sovyetler Birliği’nin anti-Kürd politikalarını da dile getirmek gerekir.

Bütün bu baskılara ve olumsuz süreçlere rağmen, Kürd dili ve Kürd kültürü hala ayaktadır, yaşamaktadır. Kürd/Kürdistan sorunlarının çok farklı bir boyutu da kanımca budur. Bütün sistematik baskılara, zulümlere rağmen, Kürd dilinin hala ayakta olması, canlı olması dikkate değer bir durumdur. Bunu temel nedeni, Kürdlerin, Kürd dilinin, Zağroslarda, çok derin köklere sahip olmasıdır.

Bugün, Güney Kürdistan’da, dağlarda ağaç kesimine ve hayvan öldürülmesine karşı bir anlayış var. Bazı bölgeler de yasaklar da var. Yasaklardan ziyade böyle bir anlayışın gelişmesi Bu ekolojik tutumda, Şeyh Ahmet Barzani’nin (1896-1969) önemli rolü var. Bu tutum, doğaya değer veren eski Kürd dininin anlayışıyla yakından ilgilidir.

Bahoz Şavata’nın Çalışmaları

Bahoz Şavata’nın (d. 1945) Ön Asya Halkları ve Aryan Kürdler başlıklı bir çalışması var. İki ciltlik bu çalışma İBV tarafından yayıma hazırlanmaktadır. Bu da eski çağ Kürd Tarihi açısından çok önemli bir çalışmadır. Bilime kimin ihtiyacı varsa bilimi onlar üretir. Kürdlerin bu tür çalışmalara ihtiyacı büyüktür. Çünkü, Türk tarihçiler, arkeologlar vs. Yakındoğu’da, Ortadoğu’da, eski çağlar, arkeoloji söz konusu olduğu zaman, Kürdleri silerek, görmezden gelerek çalışma yapıyorlar. Veya Kürdleri Orta Asya’ya bağlıyorlar. Bugün Zağroslarda, Zağrosların uzak ve yakın çevresinde yaşayan Kürdlerin buralarda, eski çağlarda yaşamış olan halklarla bağının araştırılması elbette önemlidir.

Bu yazıda, Güneş’in Krallığı’ndan söz edilirken harita eksikliğinden söz edilmişti. Bahoz Şavata’nın Zazalar ve Kurmanclar, başlıklı yazısında (www.alayekiti.com 26 Haziran 2015) bir harita var. Bu harita çok açıklayıcı. Çeşitli dönemlere ilİşkin olarak böyle haritalar gereklidir kanısındayım.

Bu çerçevede, Selahattin Ali Arik’in, Aryan İnançlar ve Rêya/Raa Heqîye başlıklı çalışması da önemlidir.(İBV Yayınları,Nisan 2015) Bu çalışmada, Mitra,Zervan, Zerdüşt, Mani, Mazda, Yarasan, êzdiyati ve Kürd Aleviliği işlenmektedir.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Nerina Azad
Bu makale toplam: 13648 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:16:35:56

Son Makaleler

Son Gelişmeler Üzerine Türkiye’de Üniversite İbrahim Kaypakkaya Anması Değinmeler 3 Kürdistan'a Sor Malazgirt ve Kürtler Kurdiana Düğümü Kemalizm ve Kürd Ulusal Sorunu IV Köklere Yolculuk Toprak Temelli Milliyetçilik Kürdlerin Geleceği Konusunda Birkaç Söz Antik Kürdistan Din Ve Bilim Karakoçan (Dep) ve Yayladere (Holhol) İle İlgili İki Kitap Uludere (x) Newroz 2024 Akre Üç Kitap Hazro Beyleri Simurglar Mehmet Bayrak’ın Kürt Kimliği Mücadelesi Şeyh Said Direnişi İle İlgili İki Kitap Diyarbakır Kitap Fuarı 2023 Ermeni ve Rum Mallarının Türkleştirilmesi Ehmedê Xanî’nin Hatırası Üzerine Abdurrahman Önen-Erdnîgarîya Kurdistanê Kürtler ve Güller Cilt 3 ‘49’lar’, ‘55’ler’, ‘23’ler’ … 'Yaşamın Kıyısında' Behdinan, Barzan, Milli Lider Suyu Arayan Halklar Aşiretten Ulusallığa Doğru Kürtler(II) Suyu Arayan Halklar Aşiretten Ulusallığa Doğru Kürtler Yüzüncü Yılında Lozan Antlaşması Son Kız ‘Deniz’in Ütopyası’ Üzerine Rudaw TV Stockholm Kürd Sürgün Müzesi Üzerine Düşünceler Lozan Konferansı, Kürdler ve Kürdistan II Lozan Konferansı, Kürdler ve Kürdistan Diaspora Kürdleri Mele Mıstefa Barzani Ulusal Müzesi Rovîyê Xasûk Barzani ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi III Kendi Kendini Yönetme Hakkı ‘Ayrılıkçı Yazılar’ Peywend Yayınları Duhok Üniversitesi’nin 30. Yılı Ahamenişlerden İran İslam Cumhuriyeti’ne II Kürtçülük Ahamenişlerden İran İslam Cumhuriyeti’ne Kürd Aydınları II Bedirhan Epözdemir’in Anıları Seyidlik-Şeriflik Kürdizade Ahmed Ramiz Medreseler-Üniversiteler Medya Kitabevi Birleşmiş Milletler ve Kürdler Mülteci Yaşamlar Öncü Bir Kürt Aydını 59 Yıl Sonra Şemdinli Kemalizm Ve Kürd Ulusal Sorunu III Ortadoğu Bir Ailenin Son 200 Yıllık Tarihi Tarih Okumaları, Kürdlerin Hikayesi Hewler’de, Soran’da ve Cambridge Koleji’nde Konferans Theodor Herzl Bize Ne Anlatıyor? Aforizmalar Son Yolcu Irkçılık Hakkında … Aydınlar Hakkında… Latife Fegan’ın Anıları Adil Yargılama/Yargılanma Mümkün mü? Kürd Aydınları İlim-Bilim Kürdçe Derslerinin Önemi Yaş 83…* Mezopotamya Uygarlığında Hakkari Kemalizm Ve Kürd Ulusal Sorunu - II Bediüzzaman’ın Hançeri Doğu-Güneydoğu Dernekleri Platformu* Destar Kitap-Kafe Kürdistan’ın Güney'ine Seyahat Kürd Tarihinin Yazılı Ana Kaynakları Bingöl-Van Gezi İzlenimleri Göbekli Tepe Hakkında… Güvenlik Munzur Çem’in Anıları Derve Cendere II Saatin İçindeki Sır Mehmet Öncü Kitapları Zarema, Yahudi Devleti Juli’nin Sesi ‘Ateşte Doğanlar’ Kadri Hoca… Kürt Hâkim Alevilik Üzerine II ‘Aleviler ve Sosyalistler’ Kitabı Üzerine Uygur Türkleri Başkanlık Seçimleri, ABD Üniversite Raporu OFra Bengio’nun Kürd Liderlere Eleştirisi Dr. Said Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Maaş Sorunu… Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde PKK-Haşdi Şabi İşbirliği Ama Onlar Kardeştiler… Mustafa Suphi ‘Kürdistan Ortadoğu’nun Polonya’sıdır’ İSkan Tolun II Kürt Dil Hareketi (Harekata Zımanê Kurdî) II ‘Doğumun Ölümü’ Kürt Dil Hareketi (Hereketa Zimanê Kurdî) Kürdistan Bayrağı’nın ve KDP Binasının Yakılması Üzerine… Ermeniler, Kürdler, Azeriler Devrimci Doğu Kültür Ocakları Eylül 2020 Kürdler-Kürdistan Bir AİHM Başkanı Halepçe arşivlerinin yakılması ve KDP’ye saldırı Devran İskan Tolun Woodrow Wilson Harf Devrimi’nin Kürdler İçin Anlamı Mehmet Elbistan Kürtler, Şehir Şehirlileşme ‘Kürt Çalışmaları…’ Zini Gediği Katliamı Kürd Tarihini Kürdlerin Yazması… ‘Kürtlerin Kürt Olmama Hakkı’ II ’Kürtlerin Kürt Olmama Hakkı’ Değinmeler-2 Irkçılık Üzerine Seyid Ahmed Cebari Şengal, Afrin Mustafa Selîmî Kemalizm ve Kürd Ulusal Sorunu Orhan Kotan’ın Şiiri Leylan - II Kürt Meselesiyle İlgili Bir Projen Var mı? Leylan Xwebûn Orta Karadeniz’de Etnisite İlişkileri Alevilik Üzerine… Güvenli Bölge Duvarımızı Yapamadık… Doktor Said Alevilik ve Tarihi Bitlis ve Ahalisi 1916 Kürd Tehciri Bir Diplomatın Anıları Xızır Nasıl Ali Oldu? Kürd Tarihi Üzerine Gözlemler Adıyla Çağırmak Kürdistan’ın Güneyinde Soykırım Kürdlerin Tarihi Milliyetçilik Üzerine Hong Kong, Kürdistan ‘Kürtlerle Türkler’ Ortadoğu’da Devletlerin Kurulması Abdurrahman Qassemlu’nun Katledilmesinin 30. Yıldönümü Üniversitenin Bilim Anlayışında Temel Sorunlar Cumhuriyet, 19 Mayıs 2019 'Özgürlük İçin Sanat' Helsinki’de Sosyal Forum Teknoloji, Bilim, Eğitim Milletler Cemiyeti Döneminde Kürdler/Kürdistan Hewler - Duhok - Zaho Bir Tartışma Üzerine… Dönemin Romanları Eleştirilerin İzinde Rêya Heqîyê (Alevilik) ABD Ziyareti - IV ABD Ziyareti - III ABD Ziyareti - II ABD Ziyareti - I Berlin’de Dersim 37-38 Paneli Başur’da Siyaset Duhok-Hewlêr Gezisi Kürdçe Yasaklarının İşlevi ‘Aleviliğin Doğuşu’ II ‘Kimliksiz Çığlıklar’ Türkiye’de Adalet Arayışları 'Aleviliğin Doğuşu' Kürdlere Soykırım… Moskova’da Kürd Konferansı Cevat Geray’a Sevgi… Bilim Ahlakı Mahallenin Arkadaşları Selahattin Demirtaş’ın Şarkısı Canip Yıldırım Kütüphanesi Devşirmeler ve Devletsizler Dağ Kavmi - II Adaylar… Dağ Kavmi -I Geleceğini Belirleme Hakkı ve Kürdler Farhad Daftary, Şiilik Alevilik Şiizm ‘Türklük Sözleşmesi’ Timure Halil Hakkında … Düşmanlarını Sevindiren Bir Halk… Celal Talabani... Kürdler Zoru Başardı… Bağımsızlık... Güvenlik... Domino Etkisi Referandum-Bağımsızlık Tartışmaları Danimarka Seyahati Sekesûr’da Kürd-Alevi Soykırımı İnsanlık Araştırmaları Merkezi Fahriye Adsay’ın Eleştirileri Üzerine… Bir Kürd... İki Kürd... Üç Kürd Yezda... Ermeniler, Kürdler… Yeni Bir KDP Kurma Çalışmaları Hasta Adam Avustralya Gezisi Hayatımdan Kesitler Birey Toplum İlişkileri Peşmergelik Yüce Bir Değerdir Kaderine Küsmek Kürd Halkının, Kürdistan’ın Başı Sağolsun… Kürdistan’ın Hayırlı Evladı Doktor Said Suriyeli Mülteciler Parlamento Milli Düşünce Sempozyumu Desmond Fernandes Kürtlerin Bulunduğu Ülkeler Bölünemez!... Kürtler Ne İstiyor? Eşkiya 28 Devlet Bağımsız Kürdistan’ı Tanımayacak... Devlet, İslam, Kürdler ve Darbe Pencinarîler II Pencinarîler I Azim... 'Afrika Edebiyatı' Üzerine… Yaresan (Ehl-i Hak) Rêya Heqîyê, Ezdan Zağros’un Ötesine… Süleymaniye Merkez Güvenlik Karargahı 'Peçar Tenkil Harekatı/1927' Üzerine Birkaç Söz İttifaklar Mahmut Yeşil’e Sevgi… Tunceli Kanunu, Getirdiği Esaslar ve Devletin Asimilasyon Planları Yakındoğu’nun İmhası ve Pontus Sorunu Keşiş’in Torunları Dersimli Ermeniler Anlıyorum Ama Konuşamıyorum 1128 Akademisyen Yaşar Kaya Alevilik... Elveda Güzel Vatanım Alevilerin Kitabı Uluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan III Uluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan II Uluslararası Barışı Kurma Çabaları, Kürdler/Kürdistan (I) Komkurd-An Nelson Mandela - Aziz Sancar Barış, Yüzleşme, Müzakere İBV Hewler Temsilciliği 558. Oturma Şengal’i Ziyaret Şengal TBMM Kürdlerde/Kürdistan’da Ana Sorun Özyönetim Üzerine... Norveç Seyahati Alaine Tuoraine’e Eleştiri Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Yönetim Zaafları Keyakisar Barzani bir dönem daha görevde kalmalıdır Temel şart Kürdistan Ordusu! Girê Spî'nin Kurtarılması... Üniversitenin Ana Sorunu Mardin: Hüzünlü Kent Alevilik-Müslümanlık Osmanlılar ve Acemler Arasında Kürdler İslam’ın barış, huzur, adalet ve eşitlik anlayışı Kerbela’da son buldu Kürd Kültürü Neden Yağmalanıyor? Kürd Êzidîlerin Azizesi 'Begê' İki Olay Üzerine Düşünceler Barış ve Çözüm Süreci - III Eleştiriler Ev Jin û Mêrê bi Maskê Barış ve Çözüm Süreci - II Murat Bozlak’a sevgiler... Barış ve Çözüm Süreci… Rejim, İslamileşme, Kürdler/Kürdistan Alman Şarkiyatçı Dr. Friç Soykırımlar ve Devletsiz Halklar IŞİD’in Zuhuru Şeyh Ahmet, IŞİD Saldırıları ve Osman Baliç'in Katili Ulusların Kendi Geleceklerini Tayin Hakkı ve Kürdler/Kürdistan Bitlis Anıları, 1960’lı Yıllarda Bitlis’de Yaşam Uluslararası Bitlis Sempozyumu Barzaniler Değinmeler İfade Özgürlüğü ve ABD Türk Siyasal Kültürü Üzerine… Birleşik Krallık, Fransa, Kürdler/Kürdistan Anti-Kürd Uluslar arası Nizam Kürd/Kürdistan incelemelerinde temel soru... Ulus İnşa Sürecinde Dilin Rolü Mustafa Barzani'yi sevgiyle anıyoruz Düşün Hayatında ve Edebiyatta Kurumlaşmalar Yakındoğu’nun İmhası,1915 Ermeni Soykırımı ve Hrant Dink’in Katledilmesi Resmi İdeolojinin Temel Özelliği Roboski – Goyiler Türk-İslam Sentezi ve Kürd Sorunu Kürdistan sorunu her şeyden önce duruş sorunudur Barış