Lice Zirkileri Aile TarihiHazro Beyleri kitabından sonra Lice Beyleri ile ilgili bir kitap yayımlandı. Bu kitabın tam adı şöyle:
Fuad Işık, (d. 1983, İstanbul) Lice Zirkileri Aile Tarihi , 2. baskı, Ağustos 2023, İstanbul, 375 s.
Fuad Işık, özel bir firmada elektrik Mühendisi olarak çalışmaktadır.
Lice Beyleri’nin tarihi, 1085-1086 yıllarında, Mervaniler döneminde, Şeyh Hasan Zerrakî’nin Suriye tarafından gelip Lice’nİn Atak yöresine yerleşmesiyle başlar. Fuad Işık, Lice Zirkileri Aile Tarihi, kitabında Lice Zirkilerinin tarihsel gelişimini, 1800’lerden itibaren ele alıyor.
1800’den itibaren Atak Beyliği’ni yöneten Ahmet Bey’dir. Ahmet Bey, 1800 yılında Atak Sancak beyi olmuştur. Ahmet Bey’in Hüseyin, Hacı Melek, Selim ve Halil adlarında dört oğlu vardır. Halil Bey ve Selim Bey Edirne sürgününde vefat etmişlerdir. (s. 14) Bu çalışmada daha çok, Hüseyin Bey’in çocuklarının ailelerinden söz edilmektedir. Ayrıca Hüseyin Bey’in çocuklarından Hacı Sadullah Bey’in büyük oğlu Hacı Kamil Bey’in çocuklarının, torunlarının ailelerinden söz edilmektedir.
Hüseyin Bey’in, Hacı İbrahim Behram Bey, Derviş Ahmed Bey, Hacı Sadullah, Hacı Abdi, Hacı Mustafa, İsmail adlarında 6 oğlu İnci isminde bir kızı vardır. Hüseyin Bey 1835-1838 arasında bir yılda vefat ettiği söylenmektedir. Ama kitapta, doğum ve ölüm yıllarında bazı çelişkili bilgiler vardır. 1838’de vefat ettiği söylenen Hüseyin Bey’in oğlu Hacı Derviş’in 1841 (s. 27), Mustafa’nın 1847 (s. 52) Hacı İbrahim Bey’in 1862, (s. 33) doğumlu olduğu söylenmektedir.
Hazro Beyleri kitabında Zirkilerin dört kola bölündüğü söyleniyordu. Tercil Beyliği (Hazro) Atak Beyliği (Lice) Derzini Gırdıkan (Kürdikan) Beyliklerin Siirt, Kozluk, Sason’da olduğu vurgulanıyordu. ( Hazro Beyleri, s.14) Lice Zirkileri Aile Tarihi kitabında da benzer belirlemeler var. Fuat Işık’ın bu çalışmasında Derzini ve Gırdıkan Beylerinin, Siirt’in Baykan ilçesinde yerleşik olduğu belirtiliyor. (s. 11)
Bundan önceki Hazro Beyleri yazısında, Hazro Beylerinin, kendilerini Peygamber ailesine bağlamak için önemli bir çaba içinde oldukları vurgulanmıştı. Lice Zirkileri de bunu yapıyor. Şecerelerinin Hz. Hüseyin’e bağlamak için çok gayret etmişler. s. 12, s. 227-230, s. 293) Halbuki, kendi atalarınızı Peygamber ailesine kadar götürüyorsanız, Arap’sınız demektir. Halbuki Lice halkının Kürd olduğu açık bir gerçekliktir. Sözü edilen Hazro Beyleri yazısında nakibüleşraf kurumundan söz edilmişti.
Lice Zirkileri Aile Tarihi kitabında röportajlarla ilgili bir bölüm var. Dilaviz Işık, Fuat Atalay, Gönül Atalay, Ramazan Işık, Recep Işık, Rıdvan Işık, Şevkiye Servet Öcal Işık, Turgut Atalay, Ahmet Sarp, Amed Tigris, Aydın (Artin) Türel, Bayram Ayaz, Bayram Bozyel, Cavit Ceylan, İsmail Akın Hikmet Çetin röportaj verenler arasında. Bu röportajlarda Lice’nin eski ve yeni durumu ile ilgili bilgiler yer alıyor.
Kanımca, Bayram Ayaz’la yapılan röportaj, eski Lice’yi ve yeni Lice’yi anlama, karama açısından çok yararlı. (s. 184-199)
Bu çalışmada çok geniş bir albüm var. Bu albüm anlatılan konuları, ilişkileri daha canlı bir hale getiriyor.
Aileleri ayrı ayrı değil, bir bütün halinde gösteren soyağacı yapmaya çalışmak yararlı olabilir.
Not. Yukarıda sözü edilen Hacı Derviş Bey, Hacı İbrahim Bey, Hüseyin Bey’in oğulları değil torunlarıdır. Babaları Sadullah Bey’dir.
1847 doğumlu olan Mustafa Bey’in oğlu Ahmet Bey’dir. Mustafa Bey de Hüseyin Bey’in oğludur.
Bu yanlışlardan dolayı özür diliyorum. Bu hataları dile getiren Fuat Işık’a teşekkür ediyorum.
Mikaila İnler Katrancı
Mikaila, Ankara’da Polatlı’da bir Kürd köyüdür. Dr. Fikret Yıldız (d. 1958, Polatlı, İnler) bu Kürd köyü ile ilgili bir kitap yayımlamıştır. Bu çalışmanın tam adı şöyledir:
Dr. Fikret Yıldız, Ankara’da Bir Kürd Köyü Mikaila, İnler Katrancı, Tarih, Göç, İskan Kültür , Seksek Yayınları, Haziran 2023, 381 s. Bu çalışmanın, Başbakanlık Osmanlı Arşiv Belgeleri esas alınarak yapıldığı da belirtiliyor.
Dr. Hikmet Yıldız, Almanya’da Duisburg’da bir hastanede jinekolig olarak çalışmaktadır. Kitapta, Faik Bulut’un önsözü yer almaktadır. (s. 13-18)
Dr. Fikret Yıldız Orta Anadolu Kürdlerinden bir grup aydın tarafından, 1997’de çıkarılan Bîrnebûn Dergisi’nin kurucuları arasındadır. Aynı dergide yazıları da yayımlanmaktadır.
***
Mikaila’daki mezar taşlarından, halkın en az 250 yıldır bu köyde yaşadıkları anlaşılmaktadır. Halkın 1691’de, anayurtlarını terke zorlanıp Orta Anadolu, Ankara taraflarına göç ettikleri anlaşılmaktadır. Mikailalıların ana yurdunun Serhat bölgesi Van, Erciş, Ağrı yöreleri olduğu kabul edilmektedir. Mikaila’da konuşulan Kürdçe ile buralarda konuşulan Kürdçe’nin birbirlerine çok yakın olduğu vurgulanmaktadır. Araştırmacı-yazar Dr. Fikret Yıldız, Van, Erciş, Ağrı gezisi yaparak köklerini bulmaya çalışan bir akademisyendir.
Orta Anadolu’da bazı Kürd köylerinin kuruluş tarihleri de verilmektedir. Zincirlikuyu 1800, Tanşançalı 1845, Karagedik 1846, Karacadağ 1870, Burunağıl 1919, Acıkuyu 1919, Tuzkaya 1890, Bulduk 1853 (s. 34)
Fikret Yıldız, Mikaila’ da yaşayan 140 kadar aileyi birer birer incelemekte, nişan, düğün, sünnet, doğum-ölüm gibi durumlarda, adetlerini, şarkılarını, oyunlarının değerlendirmektedir. (s. 80-191) H. İbrahim Uçak’ın, Tarih İçinde Haymana, 1985, kitabına da atıf yapmaktadır.
Dr. Fikret Yıldız, kitabının sonunda, Fransız seyyah Georges Perrot’un, 1861 yılında Haymana ve çevresinde yaptığı gözlemlere de yer vermiştir. (s. 337-345) Kitabın sonunda yer alan zengin fotoğraf albümü birçok konuyu daha anlaşılır bir hale getirmektedir.
Diyarbakır Zindanında Güvercinler Yuvalarını Terk ettiDiyarbakır Zindanında, Diyarbakır’da 5 Nolu Cezaevinde işkenceleri dile getiren bir kitap. Kitap İbrahim Göröz tarafından hazırlanmış.
Kitabın tam adı şöyle: İbrahim Göröz, Diyarbakır Zindanında, Güvercinler Yuvalarını Terketti, Doz yayıncılık, Ocak 2024, 270 s.
İbrahim Göröz Diyarbakır 5 nolu Cezaevinde kalan tutuklulardan biridir. Kitapta, cezaevi anılarını dile getirmektedir.
Kitabın başında, Şefik Çolak’ın önsözü yer almaktadır. (s. 7-9)
Şefik Çolak önsözünde çok dikkate değer bir mektuptan söz etmektedir. 1970’leri ortalarından itibaren, Şefik Çolak ve arkadaşları Kürdlerin ulusal ve demokratik hakları konusunda yoğun bir mücadele içindedirler. Bir arkadaşları da onları, bu çalışmalarından dolayı, devletin kavramlarıyla, ‘Vatan haini’ olarak suçlar. Fakat bu kişi, ABD’ye gidince, Kürdlüğünün bilincine varır. Kürd/Kürdistan sorunlarıyla ilgilenmeye başlar. Bir mektupla Şefik Çolak’a özeleştirilerini bildirme gereğini hisseder.
***
İşkence, devlet tarafından tasarlanmış, planlanmış, yaşama geçirilmiş bir süreçtir. Ama, resmi ideolojiye uygun düşünen, resmi ideolojiye uyarlı bir toplum yaratmaktır. Türk, Müslüman, Hanefi. Sistematik bir işkence uygulamasıyla böyle bir toplum yaratılabileceği düşünülmektedir. Bu konuda Diyarbakır 5 nolu Cezaevi bir laboratuvardır. Tasarlananlar, planlananlar önce bu cezaevinde yaşama geçirilecektir. Sonra, buradaki tutukluların aileleri de bu çerçevenin içine alınacaktır. Daha sonra tasarlananlar, planlananlar tüm toplumda uygulanmaya çalışılacaktır.
Ali Karagöz isimli genç babasıyla birlikte tutuklanmış Diyarbakır 5 nolu Cezaevine kapatılmıştır. Babasının gözleri önünde oğluna, oğlunun gözler önünde babasına işkence yapılmaktadır. Babası oğluna, oğlu babasına yapılan darbelere engel olmaya çalışmaktadır. Bu uygulama sistematik olarak tekrarlanmaktadır (s. 91, s. 103, s. 115, s. 117) Araştırmacı-yazar İbrahim Göröz, bütün araştırmalara, soruşturmalara rağmen babanın ismini öğrenemediğini belirtmektedir.
Diyarbakır Zindanında, Güvercinler Yuvalarını Terk etti, kitabının sonunda fotoğraf albümü yer almaktadır. Fakat fotoğrafların altında, tarih, fotoğrafta yer alan kişilerin isimleriyle ilgili hiçbir not yoktur. Bunun çok önemli bir eksiklik olduğunu vurgulamak gerekir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.