Her türlü kepazeliğin oyun sahasına dönüşen Ortadoğu kavşakları, demokratik uygarlığın ışınlarıyla mı ışınlanacak? Kahrolası baskı ve ölümleri şehadetle kutsayıp ortalığı kan gölüne çevirenlerin kokuşmuş midelerine krank mı girecek? Her toplum ve katmanın kendi özgünlükleriyle yaşanabilir bir ortamın doğmasına ön ayak mı olacak?
Din ve mezhep maskesiyle, Tanrı’nın ilahi hakkaniyetine kafa tutan Tanrı tanımazlar, Tanrının hışmına mı uğratılacak? Şunun yada bunun çıkarına taşeronluk yapan Kürtlerin gerçek yüzünü mü gösterecek? Her şey "kendi çıkarlarımla öngördüğüm şekliyle olmalıdır" saçmalıkları tarihsel akıntının çöplüğüne mi akıtacak? "Bütün doğrular benim yanlışıma kurban edilmeli" mantığının yerine, "bütün yanlışları tek bir doğruya kurban etmeliyim" diyebilen düşünsel varoluşun doğuşuna ön ayak mı olunacak?
Din ve iman adına, yada sol ve solculuk adıyla Kürt halkının varlığını kendi amalarına kurban edenlerin soyunu mu kurutulacak? Kürtlerin içine sızmış İRAN artı Yalçın Küçük'ün tayfalarına lanet mi okunacak? Kürt aydınını küçümseyip, Ahmet Hakan gibi (Türk aydın!) yalaka cenahını en üst düzeyde karşılayanların yüzünü mü kızartacak?
İdeolojik duruşlarıyla Kürt halkının hakkaniyet özünü kendi yanlışlarıyla mayalayanların gerçek yüzünü mü ortaya çıkaracak? Yoksa Kürdü kürde kırdıracak karanlık senaryoların farkına mı vardıracak Kürtler? Düşman şöyle yapıyor böyle yapıyorlar ile yılları sıraya koyan senaryoların yerine, ben/biz ne yapıyoruz senaryolarına mı döndürecek?
Şunu yaptırmam bunun olmasına izin vermem yerine; şunu bunu yapmam gerekirlik bahçesine dönüşlerini mi sağlayacak? Bir ömür şöyle oldu böyle oldu teranesinde PKK'nin tarlasında yeşeren yanlışlıkların üzerine yatmaktan başka hüner göstermeyenler bertaraf' mı olacak? Yada, bahsi geçen aktörler yeni cağın yenilikleriyle büyüyen nesillere "artık koltuklarımızı sizlere devrediyoruz" mu dedirtecek?
Yoksa "şehid namırın" artı "şehidler ölmez" yarışını sürdüren zekanın önüne, insan yaşamına önem veren bir zekayı mı geçirecek? Yada toplum ve halkların tüm geleceğini kendi partisel çıkarın sofrasına meze yapanların kökünü mü kazdıracak?
Kobanê ruhunu tepeleyip, Şengal'in kırsalını kardeş kanıyla sulamaya çalışan zihniyetin özünü mü kurutacak? Yada mazlum bir halkın geleceğini, kendi güncel çıkarları adına İran gibi aktörlere pazarlayanların sonunu mu getirtecek? Açık ve net söylemek gerekiyorsa bunların hiçbiri gerçekleşmez.
Peki o zaman ben bu yeni yılın gelişini neden kutlayayım?
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.