Ortadoğu’yu dizayn eden çıkar sahiplilerin yolculuğu devam ediyor. Devam eden bu yolculukta kan reva- viran ne varsa çıkarlar için mubahtır adımlarıyla ilerlediğini de herkes biliyor. Bu coğrafyada geride bıraktığımız yıllardan bugüne büyük değişimler yaşandı. Yaşanan bunca değişimde, Kürtlerin cephesinde neyin nasıl değiştiğini insan merak ediyor doğrusu. Lozan’dan Cenevre’ye, bilmem nerden nereye ile başlatılan ulusal birlik yürüyüşünü görünce içim ürperdi desem abartmış olmam. Bir Kürt evladın adabıyla sevinmem gerekirken eyvah eyvahlarla içimin ürpermesine şaşırmadığımı da söyleyeyim. Ulusal birlik denilen bu asil duygunun, bir kısım siyasal akımlara oyuncak oluşuna beynim ve duygularım isyana kalkıştığını söylemem gerekir.
Peki birlik ve illa da birlik diye tepinen benim gibi birinin, Şivan Perver’in bile iştirak etiği bu birlik yürüyüşüne neden içim ısınmadı? Evet içim ısınmadı çünkü bazı çevrelerin ulusal birlikteliğin ajandalarında yazboz projesine dönüşmenin ötesi yok. Tarikatları aratmayan siyasal kümeleşmeler tüm varoluşlarıyla var olmaya devam edecek ve buna rağmen haydi birlik olalım denilecek öyle mi? On yıllarca akla hayale gelmeyen suçlamalarla Kürt halkını bölüp- parçalayıp birbirine düşman edilecek sonrasından da dostlar alışverişte görsün gibi çok basit ve soyut bir şekilde haydi birlik olalım denilecek.
Dolayısıyla günü birlik siyasi manevralarla Kürt halkının ulusal birlik duygusuyla oynaşmak ahlaklı değildir. Zira önyargılarla doldurulan düşmanlığın valizleri beyinlerde taşınırken ''Ulusal birlik” adıyla yeni valizleri hazırlatma çabası bir komedi olma özelliğin ötesine geçmez. Çünkü çok uzun yıllarla Kürdü Kürde karşı cepheleştirme zemini yüzeysel içi boş girişimlerle ulusal birlik sahası oluşmaz. Zira ulusal birlik gibi temel bir sorun günü birlik partisel çıkara endeksli taktikleri dışlar. Kim bilir belki de bak biz birlik diyoruz ama onlar yanaşmıyor demenin hazırlığıdır.
Tam da buna benzer birçok nedenle Kürtleri temsil eden siyasi arenada birliğin olması zor. Adı üzerinde ulusal birliktelikten bahsediliyor, ben ve bizim gibi düşünenlerin de anlamadığı soru şu: Madem Ulusal birlik için varız ve yollara düşüyoruz deniliyor, o zaman bir zahmet ulusal değerler protokolünüzü de açıklayın ki görelim? Ya da ulusal birlik dediğinizin kapsam alanı hangi değerleri baz alacak? Örneğin ulustan ve bu bağlamdaki ulusal birlikten bahsediyorsunuz. Peki bu ulusun bir bayrağı ve ulusal marşı sizce var mı? Ya da açık ve net söyleyelim, Ala rengin hiçbir zaman PKK camiasının kabulü olmadı, olmaz da.
Dolayısıyla gerek Ala rengin gerekse Ey rakip marşı gibi Kürtler için değer olan bu değerlerin listesi uzatılabilir, yani anlatmaya çalıştığımız ulusal birliğin esas teması Kürtlerin değerleri etrafında birleşmek değil mi? Kerkük sendromuyla ortaya çıkan çirkinlikler uluorta dururken, Şengal üzerinden yürütülen kirli pazarlıklar hafızalara kazınmışken, “orayı burayı terbiye edeceğiz” naralarının pası hâlâ kulaklardayken, yapılan bunca düşmanlaşma çabaları durmaksızın devam ediyorken, birileri yine ulusal birlik söylemine sarılması gerçekten de anlamlı mı? Velhasılıkelam daralmış ve kısırlaşmış düşüncelerle ulusal birliğin olması mümkün değil.
Kaldı ki dejenere olmuş argüman taktiklerle Kürtlerin birliğine oynamanın adı ulusal duygularla oynaşmadır. Zira ulus devlet mantığını reddedenlerin ulusalcılıktan bahsetmeleri gerçekten de gariptir. Ortadoğu demokratik halkların birliğini temel sorun olarak önlerine koyanların ulusal birlik gibi bir sorunları asla olmaz. Yanlışı ortaya koymak yetersizliğin önüne doğru olanı koymak birçok çevreyi kızdırıyor biliyoruz. Peki kızıyorlar diye Ulusal birlik gibi temel bir konuda Kürt halkının aydınlarıyız diyenlerin söyleyecek bir şeyleri yok mu? Partisel müritliğiyle lidere tapınışlarla Kürt halkını çeyrek yüzyıl dizayn edenlerin, Ulusal birlik gibi temel istemleri sorgulanmamalı mı? Ben Kürdüm demenin hücre köküne yerleştiren ben sucuyum ve şu partidenimin hazin hikâyesini bilmeyenimiz mi var. Belki acıdır ama yine de Kürt halkı adına siyaset yapan siyasi arenanın içine dalıp eleştirmek gerekmez mı? Bazı temel konularda açık ve çok net bir şekilde tavır koymak gerekir. Örneğin HDP'nin Kürt partisi değilim ısrarına rağmen Kürt partiler arasında ulusal birliği sağlama önderliğine soyunma samimiyeti sorgulanmalı mı?
Biz Kürt halkına mahsus devrimci güç olmayı çöpe atıp Ortadoğu’nun devrimci gücüyüz diyenlerle arada bir Kürt ulusal birliğine dört elle sarılma taktiklerini nasıl anlar ve algılamamız lazım acaba? Kürtleri ve Kürt halkını çevreleyen bu kadar ciddi sorunlar Kürtlerin kapısına dayanmışken Kürtlerin tek vücut olmasını istemeyenin “Allah belasını versin!” Ama günü kurtarma adına Ulusal birlik gibi temel bir konuyu mayasızlaştıranlara da prim verilmemelidir. Velhasılıkelam konuşulması gereken birçok konuyu Ulusal birliğin hatırına bir tarafa bıraksak dahi, üstüne basa basa ben Kürt partisi değilim diyen bir partinin Kürtler arası ulusal birliğin öncülüğüne soyunması bile Kürtler için çok ciddi bir handikabıdır!
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.