“Oturmuş olanlara neden oldu ve oluyor” diye kafa yorarken, Babam olan siz üstadımla biraz sohbet edelim mı Baba?
-Sevgili Pervin olanlar o kadar zuhur ediyor ki, hangisinin hangi tarafını kurcalar sonuca gidebiliriz ki kızım! Baksana kızım, tank, top ve uçaklarla yapılan savaş geçitleri, şunlarla bunlarla başlayan ötekileştirme halayları, intikam duygusuyla mayalanan kin ve nefret tohumunun seansları, ona buna gösterilen düşmanlık çıkışları, sen ve benle başlayan tahripkâr aymazlıklar, hakkaniyetlerin yanından bile geçmeyen adaletsizlikler, birçok kabartmalarla dolaşıma sokulan korona virüsleri…
Haklısın Baba, ama örneğin şu Korona denilen abartma felaketten yola çıkıp Kürtlerin özelindeki olmuşlara kayabiliriz bence.
-Bak Pervin kızım, abartılmış desenlerle insanoğlunun yaşayabilir olmasının üzerinde çok ciddi bir felaket dolaştığı doğru. Duyarlı ve kültürel düzeyi gelişmiş toplumlar bu felaketi asgari ölçüde def etme şansına daha yakın. Umursamaz, duyarlılık, sorumluluk bilinci gelişmemiş toplumlarda ise felaketin çok daha büyük dramatik sahnelerin doğuşuna vesile olacağı kaçınılmaz olur kızım.
Peki Baba biz Kürtler olarak bu ikilemin hangi tarafındayız sence?
-Ne yazık ki kızım, umursamaz ve sorumluluk duygusu uyanmamış toplumların kategorisindeyiz.
Yani Baba diyorsun ki, kapımızı çalan felaketin kurbanı olmaya aday bir toplumuz.
-Bak Pervin kızım Kürt yerleşim alanların birçok hastanesinde tıbbi yetersizliğin yanında uzman doktorların kısıtlı olduğu biliniyor. Yani anlayacağın Kürtlerin kendi olanaklarıyla bu felaket süreci atlatmak zorunda olduğu gerçeğimiz var.
Peki Baba Kürt halkının ne gibi olanakları var ki devreye soksunlar?
-Sevgili Pervin’im Kürt halkı kendi olanaklarını acilen devreye sokması gerektiğini kastettim. Sorumluluklarını devreye sokmaları gereğini dile getirdim.
Yani diyorsun ki Baba, Kürtlerin elinde bulunan tek olanağı olan sorumluluk duyarlılığını devreye sokmalılar diyorsun.
-Evet aynen öyle diyorum Pervin. Zira birçok gerekçe ve nedenlerden dolayı, topun ağzında bir halk olduğumuz unutulmamalıdır. Kaldı ki, sivil toplum kuruluşlardan tut, Kürt halkının geleceğinde tek ve asil güç benim diyen HDP\'ye kadar hemen herkes. Bin bir badirelere maruz kalmış veya bırakılmış Kürt halkını bu lanet olası virüse karşı duyarlı olmaya çağrılar yapmalı.
Anlıyorum seni Baba, biraz da biz Kürtlerin Kürtlere özgü acil sorunlarını konuşalı mı?
-Ya Pervin’im ilk görüşmemizin üzerinden çok uzun yıllar geçmiş ve haydi olanla olmayanların sohbetini yapalım diyorsun. Bak kızım, her yılın geçiş evresi bile biz Kürtlerin yaşamında olağan evrimler yaşattı. Ve yıllar geçtikçe sen ben hepimiz yanlış ve doğrularımızla biraz daha büyüdük. Tabi ki beynimize empoze edilen takozlarla! Yaşanılan acılar yeşeren umutlarımızı nasıl bir başka bahara havale edildiğinin acıtıcı hikâyesini mi anlatıyım kızıma? Yoksa izlenmesi gereken yol ve yöntemler üzerinde etkileyici rol oynamaktan uzak yetersizliğimizden mı giriş yapayım?
Yahu Baba son yıllarda, Kürt halkının kapısını çalan çok ciddi fırsatlar sıraya girdi diye biliyorum.
-Evet haklısın Pervin’im. Kapıyı çalıp “ben geldim!” diyebilen fırsatlara “git sonra gel!” dedik. Ama diğer tarafta iç sorunların gelişine kapıları hep açık bıraktık be kızım. Ve ne yazık ki, kapıyı çalıp içeri girebilen her sorun yeşeren umutları alabildiğince körleştirdi. Farkında mısın kızım, Kürt siyaseti Kürt halkının duygu ve özlem dünyasına bir başka poz veriyor. Tenha kapılar arkasında ise çok daha değişik ilişkilerle yüzmeye devam ediyor!
Yani Baba diyorsun ki, evrimini tamamlayamayan toplumun ideolojik bilinçaltı ancak kısır ideolojik kabiliyetleri kadar ilerleyebilir demeye getiriyorsun.
-Aynen öyle Pervin’im. Toplumu oluşturan kişilerin bilinçaltı toplumun genel eğilimini oluşturur. Yani bir örgüt ya da bir parti kendi ideolojik doğrusunu kendi beyninde şekillendirmişse, başka hiçbir fırsata şans tanımaz kızım. Zira ideolojik karakter kazanmış bir yapılanma, başka düşünme doğruları başka bir biçimiyle üretme şansını tanımaz.
Yani Baba diyorsun ki, demokratlar teorik belirlemelerle ama pratik duruşlarıyla çok sıkı anti demokratlar!
-Farkında mısın Pervin, birileri her gün doğuşunda ve her güneşin batışıyla “Kürt halkının temsil” gücüyüz derler ve diyorlar. Peki birçok gelgitlerle Kürt toplumun başına örülen felaket serileri yaşanmadı mı?
-Yani baba anladığım kadarıyla “Kürt halkının geleceğini belirleyecek asil gücüm” diyenlerin de olanlarda payı var demek istiyorsun. Bak Pervin’im, dünden bugüne Kürtlerin siyasi arenasında birçok yaşanmışlıklar yaşandı. Yaşanan her yaşanmışlığın kendine özgü olur olmazları vardır. Dolayısıyla olurlara vesile olana nasıl sahip çıkılıyorsa! Olmazlarına üretilen bahane kumaşlarla kılıf yaratmanın bir yararı yok demek istiyorum sevgili kızım.
Ya Baba bu konular çok boyutuyla çok derinlikli sorunlar, sana kolay gelsin, ben günübirlik sorumluluklarıma odaklanayım.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.