Demokratik ülkelerde, demokratik seçimler her zaman yeni bir geleceğin müjdecisi olmuştur. Kürd\'ün Kürdistan coğrafyasındaysa, kaosun, ölümün, bombaların, katliamların, oluk oluk akan kanın habercisi oluyor. Bırakalım Kürdistan\'ın Kürt insanını, Kürdistan coğrafyasının kahir deryasına yatan tüm canlı varlıkların korkulu rüyası olmaya da sebep oluyor. Katledilen canlarla yıkılan yuvalar, sevdiklerinden, yavuklusundan koparılan duygular, halkının özgürlüklerine kol kanat geren yiğitlerin canından/bedeninden akıtılan kanın kokusuyla yeşeren vadilere daha ne kadar dayanılır? Metropol sokaklarında seçim atmosferiyle başlayan linç girişimleri, Kürdistan topraklarında baş gösteren kaygı verici gelişmeler, insanı insanlık adına korkutup ürpertmiyor desek yalan olur!
Kürdistan coğrafyasında canlı olmak demek, yaratan tanrının yaradılış sebebini inkar eden insan kılıklı şirk tanrıların gazabını hak etmek demek gibi bir şeydir. Yada tanrının ilahi adaletine kafa tutan kravatlı ilahların, yaratan tanrıya karşı \"ben de yok etme tanrısıyım!\" diyebilenlerin var olduğunu bir daha kanıtlandığı gibi; tüm bu olan bitenlere rağmen umutlarını, sevinçlerini, \'bir acaba\' hayalleri bombalayanlarla nasıl ve neden kardeş olunur bilmiyorum!
Ne yazık ki, halklar arası kardeşlik sloganıyla seçim arenasına çıkan Kürtlere cevap olarak Amed\'in İstasyon Meydanında vahşet senaryosuyla anlam vermeye çalıştılar. Kürtlerin yaşamını ipotek altına almanın arenasına dönüştürüldü maalesef! Her seçimin başlangıcında, yeni bir umut, hayal edilen yaşama sevinciyle fıkır fıkır kıpırdaşan duygular çok geçmeden hangi canların yavuklusundan, sevdiklerinden koparılacağına dönüşüyor hemen.
Öldürülen ve yok edilen canlısıyla, yakılan doğasıyla, barbarlığın bin bir şiddetiyle devrede olduğu bir coğrafyada yaşama şansızlığıyla karşı karşıya geliyor Kürtler. .. Ama yine de ve her şeye rağmen, bu yorgun coğrafyada yaşamaya değer bir yaşamı tesis etmek hayal değildir, yeter ki yani başımızda ve özelikle evimizin içinde yanıp büyüyen bu kahrolası yangına, beyinlerimizde akan doğrularla birlikte, yüreğimizin akıntılarıyla söndürmeye çalışalım. . .
Hüseyin Akınci.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.