Ulusal Kazanımlar Her Şeyin Üzerinde Olmalıdır
Bahsi edilen bu barış surecine hep bir pencereden baktım ve savunucusu oldum.
Bahsi edilen bu barış surecine hep bir pencereden baktım ve savunucusu oldum. Silahların susmasıyla, ulusal hakkaniyetler bakımında \'ne getirir ne götürür\' den önce Kürt halkının hakkaniyetleri için bedel ödeyenlere bir mola fırsatı doğar ve kendilerinin yetmezlikleriyle hesaplaşma fırsatı doğar diye sahiplendim. Yarım asra yakın bir zamanla gelişen toplumsal ve siyasal olayların ortaya koyduğu görüntü de sadece birikim ve olgunlaşma yoktur maalesef.
Zira süreçle şekillenen yeni durumda, değerleri çarçur etmek, Kürt halkının hak ve kazanımlarına paralel gelişen inançları pasifize etmek gibi bir sürü başka şekillenmeler de hep var oldu. Genellikle Ortadoğu\'da süreksizleşen kirli siyaset, özelikle de Kürdistan coğrafyasında yarım asra yakın bir zamanlamayla yürütülen kirli savaşın bu bağlamdaki doğurganlıkların renk ve şemalın bir diğer yüzünü de ortaya koydu.
Siyaset bu kadar kirletilince olmadıkları olmuş gibi gösterme, oldukları da olmamış gibi gösterme gibi bir şekillenmeyi ne yazık ki siyasetin çıldırabileceği en üst çıtası diye bileceğimiz bir akıl felçliğini de beraberinde doğurdu. Egemen kılınmak istenilen ideolojik argümanların inanılmaz basıncıyla ulusal hak ve özgürlüklerin elde edilmesinde asgari müştereklerde hem fikir olanları öteleştirme çabaları.Beyin felci yaşayanların ulusal hak ve hak taleplerini felce uğratmaktan başka ne yapabildiler ki? Örneğin her hangi bir cephenin dediğini koşulsuz onaylama ve on yıllarca kof imajlarla ve özelikle de dogmatik düşüncelerle kitleler beslendiği bu gün değilse bile yarın görülmeyecek mı?
Dolayısıyla gözlerinin önünde olup bitenlere bakmaz, yazılıp söylenenleri duymaz bir neslin doğmasına vesile olmadıklarını kim söyleyebilir? Zira bembeyaz yönünü çevirip, kapkara siyah olana yönlendirmelerle, kapkara olan siyahı yüceltebilindiği bir karmaşa yaşanmadığını iddia etmek mümkün değil! Elbette ki amacın kendisi, bahsi edilen surecin koşullarıyla bu hale getirilen kitleleri suçlamak değildir ama böylesi bir neslin büyümesine ön ayak olanları ve özelikle bu hale getirilmiş neslin büyümesinde argümancılık emekleri olan kesimlerin yetmezliklerini dillendirmek ve deşifre edilmeden de sorunun özüne inilmiyor maalesef.
Kürt halkının hakkaniyetleri gibi can alıcı sorunun tüm boyutları ortadayken ve özelikle de bireysel bağımsızlığın bile geliştiği böylesi bir cağda, PDK ve PKK gibi çok aktif iki gücün denetimlerindeki medya araçlarıyla ve özelikle de diğer bir çok siyaset kurumlarıyla bir birbirlerine karşı güç ve hakimiyet kurma adına olmuşları olmamış, olmayacakları olacakmış, siyahı beyaz, beyazı da siyah gösterme çabaları ne yazık ki Kürt halkının hak mücadelesini sulandırıyor.
Zira olan bitenleri kendi örgütsel çıkarları doğrultusunda şekillendirmeye dönüşmesi için ellerinden gelen her yolu denediler. Oysaki ulusal demokratik talepler mücadelesinin özünde yatan özgürlük ideali ve bu ideal uğruna inanılması güç olan bedel ve kayba uğramış insanlarımızın. Kürt ulusal demokratik projelerinin ilk versiyonu ulusal birlik için hayata geçirebilecek ulusal projelere ağırlık vermeleriydi.Çünkü Kürtler açısından belki de en tarihi ve soylu görev Kürtlerin birliğini sağlamaktır. Aksi takdirde Ortadoğu\'da yıkılacak duvarların altında kalacak PKK ve PDK den ziyade topyekun Kürt halkının olacağından şüphe duyulmamalıdır.
Diğer taraftan, dünyanın sermaye güçlerinin çıkarları doğrultusunda şekillendirmeye çalışılan Ortadoğu da şu yada bu stratejik belirlemelerle Kürt halkının haklarının tanınması mücadelesinde söz ve eylem sahibi Kürt öncülerin tek yapması gereken, Kürtlerin temel istemler etrafında birleşmeleridir. Aksi taktirde Kürt halkını bekleyen yırtıcılar sürüsünün kanlı dişlerinin arasında kalmaya devam edeceğinden de kimsenin kuşkusu olmasın.
Bu nedenle Kürt hakkaniyetleriyle gündemleşen Kürt sorunu yada barış sureci, şu yada bu güçlerin istemsel arzularına rehin edilmesi yada rehin düşürülmesine müsaade edilmemelidir. Toptancı bir yaklaşımla sadece \'ben bilirim ve ben doğru söylerim\'lerle, Kürt halkının esas hakkaniyetlerini kendilerin var oluşuna hizmet eden küçücük çıkarlarla boğmaya hiç bir Kürdistani güce hizmet etmediği gibi, Kürt halkının temel çıkarlarına zarar getirici bir yaklaşımdır. Dolayısıyla Kürtlerin kendi hakkaniyetleriyle Ortadoğu gibi bir arenada aktör olmaktan uzak oluşunun tek sebebi Kürtlerin kendi aralarında asgari müştereklerde birlikteliklerini kurmamalarındandır. Zira Kürtler arası partisel çıkarların topyekun Kürt halkının temel istem ve çıkarlarının önüne konulma anlayışı, geri dönülmesi olmayan bir felaket olarak gören kervanın içindeyim… Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Nerina Azad
Bu makale toplam: 10394 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:16:08:24