Kürtlerin siyasal coğrafyasında, baş gösteren bezginliğin sonuçları gün be gün ağırlaşıyor. Siyasal mücadelenin belirsiz gel gitleriyle yol alan gelişmeler, umutları umutsuzluklara dönüştürüyor. Ama tüm yaşanmış olumsuz yaşanmışlıklara rağmen, yaşanmış yanlışları hiçbir şey olmamışın siyaset örtüsüyle örtülüyor maalesef. Kürtlerin siyaset arenasında siyasal gösteriye cıkan mevcut siyasetin aktörleri ''Bir doğru olana karşıt iki yanlışla yolladıkları cümle aleme sırıtıyor. İşin en garip tarafıda, bu gerçeğin ulu orta dolaşımda dolaştığı halde, parti yada gurup milliyetçiliğin gölgesiyle kayıplara karıştırılıyor!
Kürt toplumun hakkaniyetiyle Kürt kitlesine oynayan hiçbir siyasal yapı ''Kürt toplumun içinde bulunduğu çözümsüzlük ve bölünmüşlük, girdabını aşabilme umudunu vermiyor! HDP Kürt partisi niteliğini çoktan yitirdi, diğerleri de otuz kırk yılın uzatma oyunu oynamaktan başka bir şey yaptıkları yok. PKK ise, asalım, keselim, yıkalım, vuralım korosuyla demokratik siyasetin sesini habire bastırıyor. Dolayısıyla Kürtlerin siyasal coğrafyasında, Kürt toplumun beklentilerine cevap olacak pratiksel bir vizyon görülmüyor.
Örneğin, demokratik legal siyasetle, illegal mücadele arasındaki gelgitlerden kurtulmayan PKK'nin durumu gibi. Diğer Kürt siyasi oluşumları da, otuz kırk senelik yapabildikleriyle görücülerin gözü önündedir! Acık söylemek gerekirse, sorgulaya bilir bir toplum yerine gerçekleri ters yüz eden parti ya da grup milliyetçiliği ön planda tutan bir toplum oluşmasını epeyce başarmışlar Kürtler! Dolayısıyla gerçeklere gözü kapalı fanatik müritler dışında, siyasetten umudunu kesmiş milyonlarca kürtün çoğaldığını Kürtler anlamalıdır?
Kürt toplumu geleceğe hazırlayan Kürt siyasi aktörleri eleştirirken çokmu haksızlık yapıyoruz? Örneğin, aşiretsel milliyetçiliği aratmayan parti milliyetçiliği topluma dayatan ben değilim. Kürt toplumu şuculukla buculukla cepheleştirmeye koşuşturan sen değilsin. Biz ve onlar diye diye kinle butunleşen nefret duyguları siyasi bir söyleme dönüştüren toplum değildir. Diplomasi ve siyaseti, genel çıkarlarla sanatlaştıracak yeteneklerin kutsanması gerekirken ''Ölüm ve savaşı, kahramanlık diye kutsamayı gündemleştirmek'' İdeolojik yada parti milliyetçiliğin düşünsellikleriyle örtüşmeyenleri hain ilan etme marifeti'' Topluma öncülük eden siyasi aktörlerin yanlışı değilde kimin hanesine yanlış diye not düşeriz.
Kürt toplumu genel çıkarlarla dizayn edilmesi gerekirken güç ve güçlüye biat etmeye zorlamanın hesabını kimden soracağız. Kürt toplumun genel çıkarlarıyla bire bir çelişen her çelişkinin anlına “taktiktir heval” etiketi pat diye yapıştıranları neyin neresine konumlandıracağız? Acık ve net söylemek gerekirse, yıllar yılı, Avrupa’da umduğunu bulamayan sözüm ona siyasi aktörlerin “Amed’i mesken seçip bir iki medyatik görüntülerin peşinde koşanlardan” umut çıkmaz! Kandilin eteklerinde ise, değil sadece Kürt toplumu Ortadoğu’yu bir bütün olarak sorunlardan arındırmanın hayalsal projeleri sıralayandansa hiç ama hiç bir umut çıkmaz.
Kürt toplumu sarmalayan karamsarlıkların en vahim sonucu, suskunluk sendromuna meyil göstermesidir. Velhasılıkelam, toplumdaki umudun tükenişe yönelmesinin suçlusu “Ben, sen, siz” değil siyasi parti ve aktörlerin kendisidir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.