Olumlu yanlarından daha olumsuzluklarıyla doludizgin bir seçime doğru yuvarlanıp gidiyoruz. Seçimin ertesi günün getirisi ise faili meçhul bir geleceğe koşar adımlarla ilerlemediğini söylemek güç.Yerele özgü yerel bir seçimi Türkiye’nin beka sorununa dönüştürme çabaları, faili meçhule işaret etmediğini kim söyleyebilir! Yani sözün kısası günümüzle var olan siyaset arenası, toplumların genel çıkarları nasıl bir düşünceyle katkı sağlayacakları meçhul…
Geçmişten geleceğe yönelen Türkiye’nin en can alıcı Kürt Sorunu çağın evrensel değerleriyle zıtlaşan MHP'nin fosilleşmiş mantığına havale edilmesi faili meçhul değildir de nedir? Gerçi AKP giderse her şey güllük gülistanlık olurla hayal kuranların dünyasında da meçhulün mayası vardır.Velhasılıkelam gerek Milet ittifakçıların gerekse Cumhuriyetçi ittifakçıların Türkiye’nin temel sorunların çözümü konusunda meçhule oynadıkları aşikardır. Hayal dünyalarıyla saat başı devrim yapan sol çevrelerle HDP'nin konumu ise Yarını neyle ve nasıl dizayn edecekleri zaten meçhul!
Bu yerel seçimde kullanılan dil ve beynin içinde birikenleri adeta dışa vurmaya dönüştü! Bu dışa vurumun en gözde ürünüyse, onun bunun hedef tahtasına hedef olabilir durumda olan Kürtlerdir. Gerçi beynini ve düşüncelerini fuarda sergileyenler Kürtlerin genelini HDP üzerinden maniple ederek satışa sunuyorlar. İşin en komik tarafıysa, HDP'nin kuruluşundan bugüne kadar Kürt partisiyiz diyememeleridir. Kin ve nefret duyguların yeşerdiği tarihten bugüne, bu kadar hoyratça toplumların kin ve nefret pazarında pazarlandığına tanıklık edilmemiştır. Bu yerel secimin en belirgin kazancı, yalana dolana dayalı yapay düşmanlıklarla mevcut çelişkileri derinleştirmesidir!Toplumun gelecek yörüngesini kin ve nefret vadisine yönlendirmekten medet umanlar ''HDP kamuflajıyla Kürtleri hedef tahtasına koyma fırsatını sabah akşam kullandılar!
Kapıya dayanan ekonomik kriz, bir sağa bir sola savrulan dış politikanın belirsizlikleri kamufle edecek bir kurbana ihtiyaç vardı. Bu ihtiyaca cevap olacak Kürtlerden iyisi yoktu, zira onun bunun çıkarına kurban edilmeye alışmış Kürtlerden daha iyisi olmazdı zaten.
Bu yerel seçimin diliyle yapılan kışkırtmalar, Kürtlere karşı yaşanacak ırkçı saldırılarla nasıl bir boyut kazanacağı meçhul. Kim ne derse desin kardeşlik duyguların gelişmesi yerine, bu yerel secimin diliyle Kürtlere yönelik tehdidin giderek büyüdüğünü gösteriyor... Velhasılıkelam kin ve nefret içeren yaklaşımlardan panzehir akıtmasına önayak olmaya çalışmakla bir yere varılmayacağı er geç görülecektir.
Bu yerel seçimin dili ve mantığı gösteriyor ki, gelecekle ilgili bir değişimin olmayacağıdır. Karamsarlığı umutsuzluğa dönüştüren bu gidişat hiç bir kesimin çıkarını çağrıştırmıyor. Zira yıkılacak duvarlar, onu bunu ayırt edecek tercih şansına sahip olmanın mümkün olmadığı biliniyor. Dolaylısıyla birkaç oy devşirme uğruna toplumsal çelişkileri bu kadar derinleştirmek ne Hemo’ya ne de Memo’ya kalıcı bir çıkar sağlayamayacağı hemen herkes hem fikirdir.
Baksanıza birisi kalkıp Kürtleri topluma kazandıracağız diyor, bir diğeri daha da ileri giderek Kürtleri Türkleştireceğiz diyor. Bir diğeri ise Kürtlerin yaşadığı tüm yerleşim alanları Türkmeneli’ne dönüştüreceğiz diye yemin ediyor. Bütün bu söylenenleri bastıran bir başkasıysa Kürtlerin kökünü kazıyacağız diye kıyameti öneriyor. Ve hepsi ağız birliği yaparak tüm Kürtleri değil bir kısım Kürtleri kastediyoruz diyorlar!
Birileri "aha Kürdistan orada, pılınızı pırtınızı toplayın defolun gidin" diyor. Diğeri de "hayır hayır! Biz bavulları topladık ama Kürdistan'a değil Irak’a gidiyoruz" diye cevaplıyor! Ve bu akıl almaz oynamanın faturası gariban Kürt halkına ödetiliyor!
Kan, kin ve inkâr deryasına dönüşen bu coğrafya ciddi anlamda akliselim bir mantığa ihtiyacı var. Baksanıza şu yerel seçimler nasıl da Kürtler üzerinden hareketle beka haline getirtiliyor! İnanıyorum ki, HDP üzerinden hareketle Kürt toplumunu bu kadar aşağılayan bir mantık HDP’ ye düşman olanlara bile "pes yahu!" dedirtiyordur! Velhasılıkelam, HDP'ye karşı başlatılan bu kampanya HDP'nin tüm yetmezliklerine rağmen, HDP'yi yarına taşıtma projesi olduğuna inandırıyor insanı? Yani sözün kısası demokratik öngörülerle dolması gereken beyinleri kin ve nefretle dolan beyinlere kurban etmeyin!
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.