Yazgıları ve iradeleri bilinmezlere takılı kalmış toplumun yaşadığı bu coğrafyada eli kalem tutanların yazabileceği çok fazla konuları vardır! Seviyesi düşmüş siyaset kulvarından alın, özünden uzaklaşmış aşk ve sevda sokağına kadar ne isterseniz gözünüzün içine bakar! Yanlışla savaşan birçok doğruların olmasına rağmen, yanlışa yenik düşen hep doğru olan oluyor bu coğrafyada! Doğruya parmak basanın parmak acısı, insanı nasıl da inlettiğini bilmeyenimiz yok sanırım!
Bin bir acılarla kahır deryasına dönüşen bu coğrafyada sorun, doğru olan ile olmayan sorunu değil. Sorun, doğrulara parmak basmak adına risk alıp doğrudan yana tavır gösterenlerin baypas edilmesindendir. Zira doğruya parmak basanın akıbeti, şunun ya da bunun yanlışını örtmek adına aforoz edilir hemen! Dolayısıyla doğrudan yana tavır alanların bedel ödeyişiyle ağırlaşan ve çözümü zorlaşarak altında ezilmesindendir sorun. Hani OSHO'nun anlamlı bir sözü var ya, "dinleyeni olmadığından değil, anlayanı olmadığından sessizleşir insan" söylüyor.
Hepimizi ve dolayısıyla herkesi çok yakından ilgilendiren bir seçim atmosferine girmiş bulunuyoruz. Kendi adıma her zaman genel seçimlerden daha çok, toplumsal iradenin yerelde anlam bulduğu yerel seçimlere önem vermişimdir. Her hangi bir toplumun gelişmişliği, genel kültür seviyesi, seçme ve seçilme bilinci gelişmemişse, O toplumun geleceği bir ileri bir geri gel gitleri tekrarlamanın ötesine geçmez.
Zira Sorunun en çarpıcı yönü bireyin kendi irade gücünü görememesinden kaynaklanıyor! Dolayısıyla demokratik kültürden yoksun toplumlarda, hiç bir zaman seçme ve seçilme hakkı çerçevesinde demokratik öngörülere göre yapılmaz. Yaşadığımız bu coğrafyada, yerel seçimlerin yapılması her ne kadar evrensel öngörülere yabancıysa da, Toplumun özlemlerine ön ayak olabilecek yeni aktörleri doğurabilir umudu ortaya çıkıyor yine de.
Toplumda beklentiye dönüşen istemlere odaklanmayan bir profilin, tolumun genel çıkarlarına katkısı olmaz. Yerel idarecilikle halka hizmet etmek başka bir şeydir, parti organlarında yer alıp partiye hizmet etmek ise çok daha ayrı bir şeydir. Partisine sadık kalmak demek, toplumu kendi partisinin çıkarlarına mahkum etmek demekse hiç değildir. Tam aksine toplumda baş gösteren özlemleri, partisine empoze ederek partisinin önünü açmaktadır marifet. Zira yaşadığımız bu kahır dolu coğrafyada umud dolu yarınlara vesile olabilirlere odaklanmaktan başka bir şans yok.
Dolayısıyla kapımıza dayanmış bu yerel secimde, toplumun genel çıkarını parti çıkarına kurban etmeyecek bir profile ihtiyaç vardır. Öylesiyle, böylesiyle bedel ödemişlerle, o ailenin bu ailenin değer ailesi edebiyatıyla işler yürümez. İş bilmezlere ya da yönetme sanatını siyasetle bütünleştirecek yetenekten yoksunlara umud bağlanmaz! Kısır parti bağnazlığıyla toplumun birçok kesimiyle kavgalı bir adayın getirisi tahribatın kendisidir. Tam aksine, kendi toplumun var oluşlarıyla barışık olan bir adayın çok getirisi olacağından herkes hemfikirdir.
Özelikle de günümüz ortamına yüklenen ağır sorumluluklar itibariyle, her türlü ötekileştirmelerin yaşandığı bu koşularda yaklaşan bu yerel seçimleri, perde arkasıyla karar vericilere havale edilmemelidir. Toplumun özlem ve istemleriyle mayalanmış öngörüsünü birkaç kader tayıncıların insafına bırakmak olmaz. Zira kendini dayatan koşular çok sert ve de çok çetin bir surece göz kırptığını unutmamak gerekir. Dolayısıyla yüreğindeki parti taraftarlığıyla değil, toparlayıcı aklıyla topluma yönelebilen bir profile ihtiyaç var.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.