Kürt talebelerin en belirgin özelliği, halkının hakkaniyetine odaklı inancını mertlik ve fedakarlıkla taçlandırmasıydı. Geçmişte kalan Kürt gençliğin her ne kadar duygu ve mantığı arasında gelgitler yaşamışsa da Kürtlerin temel sorunu olan hakkaniyeti konusuna odaklanmış bir gençlik profili çiziyordu.
12 Eylül darbesinin tüm vahşeti cezaevlerine dolaşıma çıktığı koşularda bile, Dursun Ali Küçük ve Bahoz Şavata gibilerin, Kürtlerin hakkaniyet normlarını Türk soluna karşı nasılda savunduklarına birebir şahidiyim. O dönem itibariyle Kürt gençliğin işi zordu ama buna rağmen zorluklara karşı kendi öznel sorununa odaklama azmi zirvedeydi.Zira kendi özgünlükleriyle özgür olmasının önüne örülen duvarlara karşı istikrarlı bir duruş vardı. İstemi ve ne istediği çok açık ve berraktı.Kürt halkının özgürleşmesi en temel önceliğiydi.Halkların kardeşliğiise, özgürleşmeden sonra olabilecek olurları arasındaydı. Kürt gençliğinin tüm olur olmazlarına rağmen, kendine özgü sorunlara karşı beyni uyanmış verilerle doluydu. Her ne kadar gelişen konjonktürel gelişmelere karşı karmaşıklaşan bir karmaşa yaşanmışsada hiçbir zaman kendine özgü sorunun mayasıyla arasına mesafe koymadı.
Kürt halkının inkarına odaklı Devletin varlığı bir yana, Kürtlerin kendi öznel gerekçeleriyle yol almasına karşıt rol alan Türk sol cenahın olağan cabası Kürtgençliğin mantıksal yuruşunu, getirisi muhtemel olmayan ihtimallere yöneltmeyi başardı. Zaman ilerledikçe, Kürtgençliği kendi halkının öznel sorunların varisi oluşundan, sınıfsal argümanların varisi olmaya soyunduğuna tanıklık ettik. Memur ve devlet görevlilerin dışında, işçi sınıfının varlığı bile yokken, Mardin,Hakkâri, Siirt, Bitlis,Van,Muş gibi bir coğrafyada sosyalizmin inşasına odaklanmıştı.
Türk sol cenahın arzularıyla sahnelenen oyunda, artık Kürtgençliği olarak rol alıp oynamaya başlamıştık!Sahneye konan oyunun amacı ve projenin gayesi, Kürtgençliğini kendinden yabancılaştırmaktı.Peki Türk sol cenahı başarılması gerekeni başardımı?başarmadığını söylemek saflık olur. Zira bugün dahi birçok Kürtgeçinenin değerler hazinesinde Kürtlerin değerlerine rastlamak mümkün değil maalesef. Yıllar yılı Mustafa Barzani gibi bir Kürt kahramanı taşlanıp, Arabın Yasar Arafatı’na methiyeler dizen bir nesil yetiştirildi.Leyla Kasım’la bütünleşmesi gereken Kürtgenciği, Filistinli Leyla Xalıt’a aşık edilen bir neslin yetiştirilmediğini kim söyleyebilir?Arabın kardeşliğine canını veren, Acemin kardeşliği için kendinden vaz geçen ama diğer taraftan tüm varoluşunu Kürt kardeşinin altedilmesine harcayan bir neslin doğuşuna vesile olmadığımızı kim söyleyebilir?
En iyisi gelin bu can sıkıcı geçmişimizle ak sakallı amcamızla sohbetimize dalalım.Özgürlük vadisinin hemen yanı başında elindeki bastonu ile, ağaca sırtını dayamış aksakallı bir amca oturuyordu. Selam vermemizle birlikte “gelin anlatayım” der gibi bize bastonuyla oturacak yer göstermişti. “Geçmişte kalanın unutulmayacağını, er geç görüntüye dönüşüp karşınıza çıkacağını unutmayın gençler demesiyle\'\'. Sorgulayıcı nasihatlere başlayan aksakallı amca, özlemlerle dolu istemlerini de eklemeyi ihmal etmiyordu. Aksakallı amca konuştukça yüreğim mantığıma “ne olur bu aksakalı amcayı dinle!” diye komut veriyordu.
Rojava ile start alan ve Libyaile devam edeceği görünen dışa açılmanın getirisi ne olacak diye sormak gelmişsede.Aksakallı amca kanal İstanbul’la başlayan gündemlerle, Kürt sorunu gibi ciddi sorunların önüne nasılda konulduğunu anlatmaya geçmişti bile. Göz altıları kırışmış aksakallı amca, oraya buraya müdahale edilmenin gerekçesi yapılan beka sorununa\'ise akıl erdiremediğini de beli ediyordu.
Mantığımın atar damarı ile aksakalı amcanın söylediklerine odaklanıp“evet evet olup bitenleri görüyoruz”demeye yeltenmeye çalışırken;“içiboş teorik belirlemelerinizle bir işe yaramayan taktiklerinizi çok dinledik” demesiyle ters köşe edilmiştim. Ulu orta görünen yanlışı konuşmak gerekli ve önemlidir demesiyle sohbetimiz devam ederken gözünü gözümüze dikerek“ama sadece bir başkasının yanlışından nemalanan bir nesilsiniz” diyerek bize çıkışmıştı:“Bakın gençler!Sizlere açık ve net bir şey söyleyeyim.Dogmatik ve soyut öngörülerle siyaset yapmanızın suçlusu biziz. Biziz, çünkü bizden sonra gelecek nesle sadece akan suya bakmayı öğretmişiz!.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.