Her türlü olumsuzlukları kendi içinde barındıran bir coğrafyada, boynumuza takılan onun bunun şablonlarıyla büyüyen Kürt gençleriydik. Bizi yetiştiren siyasi abelerimiz ise, bizi bize anlatacak kendi doğal özgünlüklerimizle tanıştırmaktan daha çok, başkalarının, başka ortamların özgünlüklerinden süzülenlerle tanıştırıp yetiştirdiler!
Kendine özgü geçmişiyle değil de, onun yada şunun geçmişleriyle yetişmemize büyük gayret gösterdiler! Geçmiş yaşanmışlıklarımızdan soğutup, bir başkasının yaşanmışlıklarına sevdalandırmak için ellerinden geleni ardına koymadılar. Kendi ulusal demokratik hakkaniyetlerinden daha çok, bir başkasının ulusal hakkaniyetleri için canımızı vermemizi emrettiler!
Kürtlerin bağrından çıkmış Kürt kahramanından uzaklaştırıp, bunun şunun kahramanlarının kucağına oturttular! Yüreğimiz her ne kadar atalarımızın yaşanmışlıklarına doğru akmış olduysa da, beynimizi bizden alıp Yasar Arafat gibilerin sofrasına meze yaptılar!
Gönlümüz her ne kadar Kürt Leyla Qasım gibiler için yüreğinde taht kurmaktan yana olmuşsa'da, beynimizi Arap Leyla'nın tercihine zorladılar! Kürt gençliğinin algısını Qazi Muhamed, Mustafa Barzanî, Seyid Rıza, Şeyh Sait gibilerle mayalandırmak yerine, başkasının şuyunu buyunu beyinlerimize enjekte ettirdiler! Ağrı'dan, Dersim'den, Geliye Zilan'dan, Mahabat'tan sırtımızı döndürüp, Kudüs'se, Angola'ya, Mozam'bike, Elsalvador’a yüzümüzü cevirdiler!
Peki Bugün İçin Ne Durumdayız?
Ne yazık ki, dünle yaşanan, dünle kalmamış, tam aksine bugünle şekillenen dünün tamda kendisini yaşıyoruz! Çünkü dünümüzü şekillendiren siyasi aktör abeler bu günümüzü de şekillendiren aynı aktörlerdir! Mustafa Barzani'ye sırtımızı dönüp Yasar Arafat'a odaklanma dünümüzdü, Leyla Zana'lara sırtımızı dönüp Sırı Süreya Önder gibilere yüzümüzü çevirmek de bu günümüzdür! Nusaybin'de, Cizre'de, Silvan'da, Varto'da, Sur gibi acı yaşanmışlıkları es geçip, Mencib'i, Rakkay'ı, bir başkası için kurtarmaya odaklanmak dünle devam eden bu günümüzün aynasıdır!
Dünde kalan geçmişimizde adı sanı Mıho'yla başlamayan hemen herkes yüce Kürt Mıho'nun gözünde ya ajandı yada alçaktı. Bugünle devam eden günümüzde ise, düne rahmet okutacak tanımlamalar havada uçuşmaya devam ediyor. Dünde kalan günümüzde ise, Rahmetli Mustafa Barzani'ye küfür etmek dünümüzün en gözde solculuk oyunuydu. Bugünle devam eden günümüzde ise, onun bunun çıkarsal hatırına Mesut Barzanî'ye hakaret yağdırılıyor. Yani sözün kısası bırakalım düşmanın düşmanlığını, Kürtlerin kendi kendine olan düşmanlığı bir asır daha yeterlidir!
Velhasılıkelam, dünümüzle mayalanan Kürt toplumu, dünün yetmez ve yanlışlıklarıyla bugünümüzle boy gösterisi yapıyor. Düşman Kürt halkını inkar ediyor, Kürt siyasi abelerimiz de bir birlerini inkar etmek için yarışıyor. Düşman diye tabir edilen düşmanlar Kürtlere düşmanlık ediyor, Kürt siyasi abelerimiz ise, Şengal'da kardeşi kardeşe kırdırma hamlelerine hazırlık yapıyor. Herkes ve her kesim, Ortadoğu'da devam eden paylaşım savaşından bir şeyler elde etmenin peşine düşüyor. Kürt siyasi abelerimiz ise, bir birlerini yok etmeye çalışıyor!
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.