Dersim soykırımı esnasında çekilen bu resimdeki kadın ve çocuklar, bu resmin çekilmesinden kısa bir süre sonra infaz edildiler.Kemal, İsmet, Çakmak diye bir kaç adam bir olup bir çiftlik kurmak istemiş. Geniş ve büyük bir çiftlik için başka ortaklara ihtiyaç duyulmuş. Kuracakları çiftliğin yanında Rêber, Osman ve Şemo adında bu üç yağız gencin büyük ve hatırı sayılır arazileri varmış, Kemal arkadaşlarını toplar ve \'\'bakın arkadaşlar çok büyük ve geniş bir çiftlik kurmamız için mutlaka Rêber\'i, Osman\'ı ve Şemo\'yu ortaklık için ikna etmemiz gerekiyor\'\' demiş. Yani onlara \'\'çiftlikte yetiştireceğimiz ineklerini, bozkurt itlerini ve yörenin en iyi cins tilkileri ile koca koca öküzlerini yetiştirip ne kadar kâra geçeceğimizi onlara anlatmamız ve ikna etmemiz şarttır, elzemdir\'\' demiş.
İsmet hemen söz almış ve \'\'bakın arkadaşlar\'\'! demiş \'\'ben Rêber\'i\'ı ve diğer arkadaşlarını çok iyi tanıyorum onlara ne kadar kâr\'dan söz etsek te ikna olmayacaklarını iyi biliyorum. Anlayacağınız çıkar cümlesinin anlamını dahi pekiyi bilmezler. Yani çıkarları neyi gerektirir neyi gerektirmez konusunda hiç ama hiç bilgileri yoktur. Onun için ben onları nasıl ikna edeceğimi geçmiş tarihlerinden dolayı çok iyi biliyorum. Bir iki maşallahla sözü açıp namuslusunuz, mertsiniz, cesursunuz ve sizin gibi aynı dini aynı mezhebi paylaştığımız gibi yine aynı ümmetin evlatlarıyız ki bunun içinde çok şanslı ve sevinçliyiz\'\' diye etkilerim demiş.
Çakmak dayanmamış o da söz almış ve \'\'bakın arkadaşlar\'\'! demiş, \'\'bende İsmet\'in dediklerine katılıyorum. Onun için ona söyle heybetli elbiselerimizi giyip yanlarına gittiğimizde ne kadar cesur olduklarından da bahsetmemiz gerekiyor ki silah, altın gibi şeyleri hediye olarak verdik mi kesin ve kâti olarak bizim ortaklık teklifimizi kabul ederler\'\' demiş. Kemal, İsmet ve Çakmak, Rêber, Osman, ve Şemo\'nun yanına gitmek üzere yola düşerler. Yanlarına vardıklarında ise Kemal hemen söze başlamış: çiftlik şöyle olacak böyle olacak has be has bozkurt köpekleri yetiştirilecek; kafası iri kocaman öküzlerle, Avrupa karışımı Hollanda inekleri yetiştireceğiz\'\' der. Hemen ardından da ne kadar kâr edebileceklerinin hesabını abartarak anlatır ve \'\'hep birlikte nasiplenir yer - içeriz\'\' demiş.
Rêber, Osman ve Şemo\'nun ise Kemal\'in söylediklerine karşılık \'\'bizimde Reşo, Beşo, Ferşo isimli çeşit çeşit köpeklerimiz, hata ve hata kendi ahırını bir vuruşla yıkan-yiyecek konulan yemlik (yalak) delav\'ını bir çitmeyle on metrelerce fırlatan, koca koca başlı öküzlerimiz var ki ahırımız Mekke ve Medine cinsi ineklerden geçilmiyor, dolayısıyla senin teklifin ve söylediklerin bize cazip gelmedi\'\' demiş.
İsmet hemen Kemal\'i dürtüklemiş, \'\'yahu Kemal sana söyledim sen hele sabret ben şimdi hal ederim\'\' demiş ve lafa girmiş. “Bakın arkadaşlar bir kaç saattir atalarımızın ve babalarınızın kahramanlıklarını anlatarak bitirmeyeceğimiz gün gibi aşikâr. Dedelerinizin ne kadar namuslu birer abide olduklarını yıllarca anlatsak bitmez. Mertliklerinizi bir asır anlatsak yetmez. Yani Allah ne kadar cesaret, ne kadar mertlik ve ne kadar namus varsa onlara vermişti adeta. Ve sizlerde bu asil, namuslu, cesur, mert insanların evlatlarısınız. Anlayacağınız sizinle ortaklık yapmak şerefini bize verirseniz memnun kalırız\'\' demiş. İsmet anlattıkça Rêber\'in, Osman\'ın ve Şemo\'nun koltuk altları ha bire şişmiş de şişmiş. Çakmak tam söze başlamak üzere iken Rêber ve arkadaşları hemen ayağa kalkıp \'\'fazla söze gerek yok! biz sizinle ortaklık yapmak için hazırız\'\' demişler.
Kemal hemen kalemini ve kâğıdını çıkartıp \'\'o zaman şartlarınızı söyleyin bende yazıp sonrada karşılıklı imzalarız\'\' demiş. İsmet yine Kemal\'i dürtükleyip ve söze girmiş. \'\'Ne gerek var Kemal inanıyorum ki Rêber ve arkadaşları senin bu isteğine çok içerlemişlerdir. O kadar misafirperver o kadar fedakâr o kadar dost canlısı insanlar olduklarından ses çıkarmıyorlar. Kaldı ki bizim onca akrabamız varken biz onlarla ortak olmak istedik. Nedeni onların fedakâr cesur ve namuslu olmalarından dolayı elbette ki anlamışlardır. Onun içindir ki ne gerek var, önemli olan bir birimize güvenmek ve itimat etmektir\'\' demiş.
Rêber ve arkadaşları İsmet doğru söylüyor, bizim iki kitabımız var. Birinci kitabımız Allah\'ın kitabıdır. İkincisi ve bize ait olan kitabımızda da şöyle yazılır\'\'! \'\'Ağzındaki lokmayı çıkar, dostunun ağzına koy. Namusundan önce dost bildiğimiz dostların namusunu korumak olmalıdır. Yükünü yollarda bırakıp başkalarının yükünü taşı\'\' diye yazıyor.\'\' Onun için yazılı kâğıda ve kaleme gerek yoktur. Arazi de burada biz de buradayız ne zaman isterseniz biz sizinle ortaklık yapmaya hazırız Allah\'ın izniyle\'\' demiş.\'\' Dolayısıyla hoş geldiniz sefa getirdiniz ve ortaklığımız yüce tanrı katında mükâfat görsün deyip geleceğe umut inşa eder gibi inşallahlı-maşallahlı Fatiha suresi okunur...!
(Not: Çiftliğin akıbeti bir daha ki makalede devamı gelecek.)
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.