Kürtlerin tarihsel dünün geçmişinde, Kürtlerin varlığına işaret edecek ne kadar hukuksal hakkaniyet varsa ne yazık ki Kürtler adına yola çıkanların yanlış hesaplarıyla, şuraya buraya pazarlanmış satırbaşları vardır! Örneğin Kürt halkının halk oluşuna tekabül edebilir gerekçelerin tümü dinin inançsal inanışına tercih edilmediği kim söyleyebilir? Peki, dünün geçmişiyle Kürtler için Kürt Ahmetlerinin yapmadığını, bugünle devam eden günümüzdeki Kürt Mehmet'ler ne yapıyor?
Açık ve net söylemek gerekiyorsa bugünün Kürt Mehmet’in, dünün Kürt Ahmet'ten pek bir fark görünmüyor! Dün Kürt Ahmet’ti, Kürtlerin hukuksal varoluşunu din iman desenleriyle nasıl pazarlamış ise bugünün Kürt Mehmet’i de ayni kumaşı farklı desenlerle mezhepleşmiş ideolojik argümanların pazarında pazarlıyor!
Gerek Türk Sol bileşenler, gerekse Kürtlerin temsilcisi iddiasında bulunanların siyasal tarihin hiçbir aşamasında toplumsal muhalefeti arkasına aldığı bir başka tarihe tanıklık edilmedi. Toplumsal dinamikleriyle bu kadar ihtişamlı bir muhalefet, neyin gerekçesi adına çarçur edildiği hep merak konusu oldu! Edildi mi, edilmediğinin şöylesi ya da böylesiyle yapılmayan muhasebesi de ne yazık ki merak konusudur.
Gerçi sol bileşenler dünyasında cılız da olsa sürecin gelir giderini sorgulayanlar çıkıyor ortaya. Zira Sol bileşenlerin HPD şemsiyesiyle, hayal edilen yüzyılın beklentisi ciddi anlamda yeşermişti. Dolayısıyla olumlu yönelişle yeşeren beklentilerin doğrulanmaktan uzak gerekçelerle çarçur edilişin yansıması olacaktır. Gelecek yarınlarda ise daha net bir şekilde ortaya çıkacağından da kimsenin şüphesi yoktur. Çünkü gücümsenmeyecek düşünsel karmaşaya dönüşen bu sürecin gelir gider hanesinde ters orantılı stratejik hamlelerle başlatılan bir sürecin hesabı yapanın hesabı tutmadığı görülüyor?
Kürt ve Sol bileşenlerle ortaya çıkan demokratik muhalefetin geleceği, anlatılması güç bir soruna mı kurban edildi? Hangi ciddi bir soruna kurban edildiğinin bahane ve amalara sarılanların birden fazla gerekçeleri mutlaka vardır! Peki, bu ölçekte bir vahameti oldubittilerle amalar diyarına havale edenlere Kürt halkı ne diyor? Gerçi Kürt halkı halk olarak ne düşünüyor olması kimsenin umurunda değil! Kaldı ki kan ve açların sergilendiği pazarda, nasıl pazarlandığını düşünmekten düşünecek takati de kalmamış zaten.
Özellikle dünün tekrarıyla başlatılan silahlı mücadele argümanına sahip çıkanların gerekçeleri ters orantılı bir hesaplaşmaya doğru yöneldiği acı da olsa görülüyor! Dolayısıyla toplumsal dinamiklerle milyonları arkasına alındığı ortamda yapılmayanların bir iki asker ya da polisin öldürülmesiyle yapılmayacağını hemen herkes hem fikir? Kim ne derse desin, ya da kim neyi nasıl görmek istiyorsa görsün yaşanacak olanlar, yaşanmışlıkların tekerrürü olmaktan ötesine geçmeyeceği kanısı hâkim. Keza bir iki öldürüş eylemselliğin gelir getiriş sonuçları- binbir emekle toparlanan demokratik toplumsal muhalefetin dağıtılmaktan ötesine geçmediği kanısı da hâkim?
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.