Kişinin kendi vizyonuna sahip çıkacak yeteneği yoksa eğer, her zaman bahsi gecen o vizyon bir başkasının çevirmesine maruz kalır. Zira insanın düşünsellik merkezinde müthiş bir kabiliyet olsa dahi, O kabiliyeti bir başkasının kuşatmasına bıraktığın an kaybetmişsin demektir. Ne yazık ki, yaşadığımız bu coğrafyada, rakip ya da rekabet siyasetin ahlaklı normlarına göre yapma kültürü yok. Olmadığı için de normların tersi bir anormallik ile yorganı pire yüzünden yakma şeklinde kuşatmalar devreye girer!
Çünkü yaşadığımız bu coğrafyada, kişisel haspalarla kendi kişisel çıkarına odaklı bir siyaset ahlaksızlığı tüm boyutlarıyla varlığını koruyor! Kendi kişisel hesaplarını genel çıkarların arka planına iten irade sahibinin başarmayacağı bir şey yok. Yeter ki, oldu bitti ve “başçavuş oldum” gibi kendini kendi zaafına kurban edecek kadar akıl delisi olmasın. Keza her zaman her insanın önüne kendi vizonunu ortaya çıkaracak fırsatlar doğmaz. Dolayısıyla insanın önüne çıkan fırsat çarçur edilmemeli, edildiği her an kendisiyle toplumun tümü için bir felakete dönüşür.
Nusaybin halkı bu kadar yara bere içindeyken, yara berelere kabuk olmaya aday olanların namı, şanı, isimleri ne olursa olsun, yara bere içinde bocalayıp boğulan Nusaybin halkına umut olmaktan başka bir şansa sahip değiller. Nusaybin halkı şunun ya da bunun çıkarına odaklı yerel çekişmelerle zaman harcayacak takada sahip değil. Açık ve net söylemek gerekirse, Nusaybin halkının yara bere içinde kalış nedenlerden biri de bu yerel çekişme hastalığıdır! Yerel çekişme derken aşiret ya da feodalizm bağlantılı çelişkilerden elbette ki bahsetmiyoruz. Kastımız bahsi geçen çekişmenin, özelikle aynı parti içinde yer alan Hemo ile Mıhon’un çekişme hikâyesidir.Ve ne acıdır ki, yılar yılı yaşanan bu çekişme Nusaybin halkının kendi geleceğine dönüşünü engellemiş.
Dolayısıyla aday başvuruları kesinleşen adayların yapması gereken işlerden biri de, bu kuşatmanın kırılmasına önayak olmalarıdır. Özelikle yaşamını Nusaybin’de idame edenler, siyasetin özünü nasıl da sen-ben çekişmelerle işlevsizleştirildiklerini çok iyi biliyorlar! Olağan ve büyük sürprizleri hesaba katmasak, HDP'nin dışında herhangi bir partinin Nusaybin’de seçimi kazanma şansı (yoktur). Dolayısıyla büyük bir ihtimalle, Nusaybin Belediye Başkanlığını HDP'nin belirlediği adaylar kazanacaktır.
Peki kazanmakla her şey yerli yerine oturacak mı? Kazanmakla her şeyin yerli yerine oturtulması bir Nusaybinli evladı olarak elbette ki en öncelikli isteğimizdir. Ama gel gelelim ki, en önemlisi, seçimle kazandıktan sonra ortaya çıkması gereken esas kazanma gerçeğidir. Eski tasla eski hamama gitmekle hiçbir şeylerin değişmeyeceği hemen hemen herkes hemfikirdir. Dolayısıyla Nusaybin Belediye Başkanlıkları garanti gibi görünen HDP adaylarına tavsiyemiz bin bir badire atlatarak yara bere içinde kalan Nusaybin halkına yepyeni yeniliklerle güven ve umut aşılmasıdır.
Belediye Başkanlık adayların icraatını görmeden, sokağın yerel dedikoduları üzerinden eleştirmek elbette ki erkendir ve akıl kârı da değildir. Ama yine de HDP adayların esnaf ziyareti ve ziyaretle ortaya çıkan görüntüler, böyle gelmiş böyle gidecek bir mantığı çağrıştırdığını söylemeliyiz. Oysa çok iyi biliniyor ki, Nusaybin halkı geçmişi andıracak görüntülere sıcak bakmadığını. Zira o gecen geçmişte, Nusaybin halkının birçok boyutlu kayıpları vardır. Dolayısıyla HDP adayların ilk icraatı, kayıpları hatırlatan görüntüler yerine, yeni düşünsel ve yeni simalarla umutları canlandıran görüntülere öncelik vermeliydi.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.