Özellikle de bu bağlamda gelişebilecek somut gerçeklerle neyin ne kadar ve nasıl mümkün olabileceğini doğru analizler yapmayı sağlar. Kendi ideolojik paradigmalarına son derece doğru olduğuna inanmak, \"yeni bir dünya düzeniyle dünyayı yeniden dizayn edeceğim\" diyenleri geçersiz saymak, hem kendi öncelikli olması gereken önceliğinden kopmayı hem de kendi argümanlarına rakip gördüğü uluslararası güç dengelerini hafife almayı beraberinde getirir.
Zira değişen dengeleri ve kendini dayatan reel bölgesel koşulları dikkate almadan 17 Ekim Devrimi\'nin koşullarında yaşıyormuş gibi çözüm üretmeye çalışmakla başarı elde etmek mümkün değildir.
Oysaki bugün değil, on yıllar öncesiyle dünyayı dizayn edecek yeni bir dünya yaratma girişimleri başladığında, bahsi edilen girişimlere ve gelişecek gelişmelere kendi reel ulusal istemlerini gözden geçirebilen Kürt hareketine ihtiyaç duyulmaktaydı.
Dünya genelinde değişebilecek dengelere göre, bölgesel bazda da yepyeni dengelerin ortaya çıkaracağı hesaplanmalıydı. Değişen dünyanın yada değişimlerle ortaya çıkabilecek dengelerin kendi ulusal davasının çıkarlarıyla bağdaştırma girişimleri hızlandırılmalıydı.
Bin bir kör düğümle kilitlenen Kürt halkının ulusal demokratik talepleri yepyeni gelişmelere yönelerek ortaya çıkacağı yeni dengelere göre serpilip gelişmeliydi. Kürt halkının ulusal davasını kısır döngüden çıkartılarak uluslararası olabilirlere göre kendi ulusal davasını uluslararası gündeme taşıma zorunluluğu hissetmeliydi.
Dolayısıyla, Kürt halkının ulusal demokratik mücadelesi doğru zamanlamayla uluslararası güç dengelerin paralelinde atılması gereken adımlarla neyin hangi amaca göre Kürt ulusal davasının özüyle bağdaştıran kırmızı çizgilerin konulduğunu da böylece anlaşılmış olacaktı.
Kürtlerin özgürleşme sorunu, Kürdistan\'ı sarmalayan komşu işgalcilerin çıkarlarından dolayı, Dünyamızı sarmalayan en zor olan sorunlardan biri olduğu tartışmasızdır. Buna rağmen ve yine de sorunun çözülmesi çözümsüz gibi görünmüyor. Yeter ki sorunu çözmede yetersiz kalan Kürtlerin, ulusal çıkarlı strateji harekete geçebilsin. Zira Ortadoğu\'nun en katmerli sorunu durumunda olan Kürt sorunudur. Bu nedenle Kürt sorununu ideolojik argüman ve objelerle çözülür arayışlarına gidilmesinden biran önce vazgeçilmelidir.
Takdir edilmeli ki, günümüzdeki sonuçlar itibariyle Kürt halkının özgürleşme sorunun yakıcılığı, yalnız Türkiye yada bir başka Kürdistan parçasıyla ilgili olmaktan çıkmıştır. Ortadoğu\'yla birlikte dünyanın gündemine topyekun bir halkın temel sorun biçiminde oturmuş Kürt sorunuyla karşı karşıyayız.
Dolayısıyla Kürt halkının önüne çıkan bu günkü olumlu konjonktürel verilerden hareketle, ne Kürt halkına ne de görünen yüzyıldaki dünyaya katkısı olmayan ve olmayacak ideolojik süslemeler zaman kaybetmekten başka bir getirisi olmadığını anlaşılmalıdır artık.
Velhasılıkelam bugünü anlamanın yegane yolu geçmiş tarihimizle biçimlenen yarınımızı anlamamızdan geçer. Yarınımızı da Kürt halkının temel ulusal hakkaniyetleriyle biçimlendirebilmemiz için de bugünü iyi kavramak lazım.
Geçmiş tarihimizle dünümüzü,yaşadığımız tarihsel süreçle günümüzü yarınlarımızla, yarınımızın arasındaki bağlamları ulusal çıkarlar baz alınarak ilintili haline getirtmek zorunluluğu ortadadır. Zira Kürt halkının en öncelikli ve temel çıkarı kendi ulusal özgünlükleriyle halk ve ulus bazında evrensel değerlerle buluşma sorunudur.
Bazı çevrelerce Kürt halkının ulusal haklardan kaynaklı Kürtlerin ulusal taleplerini her ne kadar ulusal sorunun hakkaniyet karesinden çıkartıp uluslararası ideolojik kalıpların karesine taşıma çabaları varsa da Kobanê savaşıyla da görüldü ki, Kürt halkının sorunu ulus ve ulusal sorun olmayla ilintilidir. Yoksa sermayesel güçlerin patronu durumundaki baş patronun savaş uçaklarıyla bahsi edilen ideolojiye sahip Kürtlere silah taşıması söz konusu olmazdı.
Dolayısıyla Kürt hareketi, kendi ulusal davasının ulusal demokratik talepleriyle yeni bir aşamayla karşı karşıyadır. Kürt hareketinin karşına çıkan yeni süreç yada aşama haliyle çok önemli bir yol ayrımında Kürt hareketinin önüne koymaktadır.
Güney Kürdistan\'ın şahsında baş gösteren Şengal dramı, Rojava Kürdistan\'ın şahsında da kuşatılan Kobanê\'nin Kürt ulusal haklarının savunucusu durumundaki Kürt hareketinin yönelişinden de çok ciddi bir kırılmayı beraberinde doğurdu. Bahsi edilen yeni aşamayla, Kürt hareketi nasıl bir muhasebeyle kendi ulusal davasıyla yüzleşeceğini hep birlikte göreceğiz. Gerçi kimin hangi ideolojik argümanlarla neyi nasıl görmek istediğini az çok tahmin etmek zor değil. Ama gel gör ki yaşadığımız yüzyılın tüm belirtileri Kürt siyasi öncülerinin önüne Kürt halkının öncelliği olan kendi ulusal çıkarlarını koymaktadır. Dolayısıyla, bölgesel değişim yada dünyayı değiştirme ütopyalarıyla Kürt halkının temel ulusal çıkarlarının öncelliği bağlamında bir kırılma yaşanması artık kaçınılmaz görünüyor. Gönlümüzde gecen ise, bahsi edilen bu kırılmadan gönül ister ki Kürt halkının ulusal çıkarlarına odaklayabilen Kürtün aklıselimi çıksın ortaya. Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.