Teorik Saçmalıkların Ürünü Olan Pratiğin Acı Tarafı Örtülemiyor Artık
Ne yazık ki, yaşadığımız coğrafyada, genel doğruları bir potada buluşturma erdemi cok zayıf. Zira Bu coğrafya'da, herkesimin kendi varoluşuna paralel süslediği kendi doğrusuna tapma vardır. Diğer tüm doğruları da kendi doğrusuna kurban etmeye kalkışır. Bundandır ki, 'ben-sen' doğrularının tekerlemesiyle yüzyıllar bir birini kovaladı bu coğrafyada.
Dolayısıyla, yaşadığımız bu coğrafyada en gözde gelişmişlik , kısır ve güncel çıkarlarla kuduran akıl saçmalığı hep devrede kaldı. Her türlü gelişmeyi kendi doğrusuna göre dizyn etmeye kalkışan mantık çeşitlemesi, ne yazı ki, Kürtler arası arenada daha da derinliklidir.
Örneğin, Kürdlerin halk olmasından kaynaklanan toplumun hakkaniyetleri, kendi ideolojik egolarına kurban edebilen akıl kazazadeler gibi. . .
Kürt toplumunun genel çıkarlarını, Kürtlerin eliyle kendi ideolojik çıkarlarına kurban eden başka bir akılsal akım yaşanmamıştır bu coğrafyada.
"Benim doğrularım tüm toplumun doğrusu olmalıdır" ila başlayan mantıksal yaklaşımlar, Kürt toplumunu ne tür badirelerle baş başa bıraktığını yaşanan örneklerle doludur.
Pratik olmazları teorik olurların süslemesiyle, kendi amigolarına servis edilmesi de kudurmuş aklın saçmalığına işaret eder. Gerçi, insan düşüncesinin zenginleşmesine katkı sağlayan ideolojik açılımların tümüne sırt çevirmek ayrı bir akıl saçmalığıdır.
Aslına bakarsanız, yaşadığımız bu coğrafyayı yaşanmaz hale getiren bir çok başı boşluklar gibi, ucu, kuyruğu belirsiz ideolojik saplantıların da toplumları devşirmede çok büyük katkısı vardır. Örneğin Kürtlerin ulusal demokratik hakkaniyetlerin elde edilmesi adına yola çıktıklarını söyleyen Kürtle, Bir çok tarihsel yaşanmışlıklarla sembolize olan kürdün bayrağını Kürdün eliyle yaktıran kürdün amacını nasıl anlamlandıracağız?
Kürt halkının bağrından çıkmış hiç bir Kürt önderini ağzına almayan Kürtle, bir başka halkın (kahramanını) yere göğe sığdırmayanın da, aynı Kürt. "Kürtlerin devletleşmesi Kürtlerin intiharıdır ve devletleşme çöpe atılmalıdır" diyen Kürtle "Halkımız özgür olma aşamasına ulaştı ve artık Kürt halkı mevcut devletle olan tüm ilişkilerini koparmalıdır" diyen de aynı Kürt! Çeyrek asır Türk Devletiyle yaşanmaz denilerek amansız bir savaşa giren Kürtle, çeyrek asrın sonrasında ise “bir çeyrek asır da yaşanmalıdır” diyen de aynı Kürt. Yani anlaşılan Kürtlerin Kürt sorunu, bir artı iki, yada iki artı bir dönüşümlerle müzelik değerin ötesinde değer taşımayan ideolojik projelerle, bir çeyrek asır daha gel gitlerin "U" dönüşümlerle zaman dolduracağına işaret ediyor. Ve ne yazık ki, real olabileceklerin tüm olabilirleri, olmazlarla dolu olan ideolojik saplantılara kurban eden mantıksal bir akıntı devrededir! Dolayısıyla, Kürtlerin Siyaset dünyasının doğallığıyla zıtlaşan ideolojik saplantılar halkı kırdırmanın ötesini gösterecek bir umud göstermiyor.
Hendek savaşı, Kürt halkını nasıl kırıp savurduğunu görmek için tek bir gün halkın arasında olmak yeterlidir!
Şurada burada patlatılan intihar bombaları ise, halkta var olan dinamizmi pasifize etmenin ötesine işaret eden bir getirisi olmuyor.
Velhasılıkelam, son bir iki yıldır hayata geçirilmek istenilen stratejik projeler, Kürt halkının siyasal arenasında gelişen dinamizmi nasıl bir savruluşla yüz yüze bırakıldığına iyi bakmak lazım. Dolayısıyla, olup bitenlerle yüzleşmekten kaçıp mazeret uydurmak, bir halkın hakkaniyet mücadelesinde bin bir emekle oluşa gelen dinamizmiyle alay etmektir.
Aslına bakarsanız Kürt halkının tek bir şansı var, bu şansın elde edilmesinin tek yolu, "Kürt halkını temsil ediyorum" diyen Parti ve partilerin kendi artı ve eksileriyle buluşmasıdır. Artı ve eksilerini masaya yatırıp kendisiyle buluşması gerekenin en başındaki de PKK'nin geldiğini de söyleyelim. Çünkü, 30 yıldan bu yana Kuzey Kürtlerin geleceğini şekillendirmede tek güç robunu üstlenen PKK'nin kendisidir. Dolayısıyla, PKK'nin omuzlarına yüklenilmiş en basiretli sorumluluk, vakit geçirmeden "ne yaptım ve ne yapıyorum" sorgulamasına girişmesidir. Örneğin, hedeflediği demokratik cumhuriyet stratejik hamlesi, silah artı bombalarla ulaşma çabası sorgulanmaya muhtaçtır. Yada öz yönetim ilanları artı hendek ve barikatlarla yaşanmış ve yaşatılmış sendromun hesaplaşmasını kendisiyle başlatmalıdır. Gözler her ne kadar kapatılırsa da, mantıksal varoluşların önü kesilirse de er geç yanlışlar sorgulanacaktır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.