\"Bir sen eksiktin\" dedirtecek bir dalışla Ortadoğu\'nun ganimet savaşında \"ben de varım\" diyen Rusya\'nın konumu, istense de istenmese de Kürtlerin kendi ulusal çıkarları bağlamında ulusal planlamalara itiyor. Ortadoğu\'yu çirkefleştiren girişimci aktörler, çıkarları bağlamında Kürtlerin kapısına da dayanıyor. Dolayısıyla kendi ulusal çıkarının ev ödeviyle meşgul olan Kürtler, havada uçuşan Rusya gibi leş kargalarının neyi nasıl gözlemlediklerinin hesabını da yapmak zorundalar. Kürtlerin dışında ortaya çıkan gelişmeler ister istemez Kürtleri de gelişmelerin içine hızla çekmektedir. Kürtlerin etrafında meydana gelen gelişmelere Kürtlerin sırt çevirmesi yada oluşan yeni gelişmeleri görmemezlikten gelmesi söz konusu olamaz. Çünkü, Kürtlerin kendi hayati ve çıkarsal dünyasıyla kendilerini sınırlamak gibi bir şansı yoktur.
Kürtlerin politik ve stratejik hedefleri, bölgede oluşan güç dengelerini dikkate almayı gerektiriyor. Hangi gücün hangi çıkarlarla şekillendiğini, yada neyi nasıl amaçladıklarını masaya yatırmak zorundalar. Yarın da olsa öbür gün de olsa, partisel çıkarlarla ulusal çıkarları ayırt edecek Kürtlerin ortaya çıkmasını emrediyor. Çünkü partisel çıkar anlayışları her zaman ulusal çıkara tekabül edemiyor. Kürtler için her ne kadar politik bir alışkanlık değilse de, uluslararası güç dengelerinin çıkarlarıyla, Kürt halkının ulusal çıkarları arasındaki ince ayar bulmak zorundalar. Kürtlerin ayağına dolanan bu kadar pozitif fırsatlar dolanmışken, Kürt halkının geleceğini \'\'kendi partilerinin çıkarına heba mı edecekler?!
Dünün tarihsel olgularında nasıl Kürt ve Kürdistan sorunu Kürt halkının istemleriyle gelişmediyse, bugünün tarihsel akışından da görülüyor ki Kürt ve Kürdistan sorunu sadece Kürtlerin istemleriyle şekillenmeyecek. Kürdistan gerçeği ne yazık ki, Kürtlerin ulusal hakkaniyet duygularıyla sınırlı kalmıyor. Zengin coğrafya konumu itibariyle uluslararası sermaye güçlerinin de sorunu olmaya devam ediyor. Ortadoğu coğrafyasında Kürt halkının ulusal sorunu bundandır ki çok boyutlu ve bir o kadar derinlikli bir sorun olabiliyor. Dolayısıyla böylesine derinlikli ve çıkarsal karmaşıklığın içinde boğulan Kürt sorunu, Kürtlerin kendi ulusal doğrularıyla yol alan çizgide ilerlemeyi zorlaştırıyor.
Yüz yıl önceye dayanan doğruların alt üst olduğu dünyamızın yeni şekillenmesinde \"iç etken \'\' faktörünün tek başına belirleyici olamadığını, dış faktörlerin iç faktörlerin önüne geçtiğine tanık oluyoruz. Yakın çevremizdeki gelişmeler bu bağlamda izlendiğinden de görülecek ki, yüz yıl öncesinden kalma çözüm analizleriyle şekillendirilmiş Kürt ulusal sorunu, yeni dünya düzeniyle hayata geçirilen yeniden şekillenme projenin esintileriyle hayat bulamıyor. Gelişen değişim rüzgarları, ideolojik yaklaşımlardan daha çok,karşılıklı çıkarlara dayalı stratejik ilişkilere daha çok şans veriyor.
Ulusal mücadelelerin tarihsel deneyimlerinin tümünden kopmak elbette ki doğru değildir. Zira ulusal mücadelenin özü, geçmişin mücadelesiyle her zaman organik bir bağının olacağı kaçınılmazdır. Ama ne yazık ki Kürtlerin ulusal sorunu, günümüz koşularında sadece enternasyonalist dayanışma mantığıyla ele alınmasını zorlaştırıyor. Evet dünün tarihsel sürecin ulusal mücadelenin gelişmesinde, sol enternasyonalist dayanışmanın büyük katkılar sunduğunu bilmeyen yoktur. Ancak günümüzle başlayan yeni dünya düzenin yol haritasındaki ulusal sorunun güzergahı, ne yazık ki, sınıfsal yada enternasyonalist argümanlarla ulusal sorunu mutlaklaştırma lüksü yoktur. Hüseyin Akıncı
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.