Haber Ajanslarına Kürtler açısından çok dikkat çekici iki haber düştü. Bu haberlerden ilki, KCK\'nin açıklaması, ikincisi ise Sayın Salih Müslim\'in açıklamasıdır. KCK nin açıklamasını bir kaç kelimeyle yorumlarsak, eğer Sayın Öcalan hala PKK nin başkanı ve yürütülen müzakerelerin baş mimarıysa, demek oluyor ki KCK\'nin çatışmasızlık hali sona erdi demenin pek ciddi bir tarafı yoktur ve olmadığı/olmayacağı da görülecektir. Ola ki böyle bir açıklamayı Sayın Öcalan yapar, o zaman \"amenna\" diyerek \"haydi hayırlısı neyse o olsun\" deriz..
Sayın Salih Müslim\'in \"IŞİD tanklarla Kobani\'ye ilerliyor\" açıklamasına dönersek, en azından iki üç yıldan beri olup bitenleri masaya yatırmak gerekiyor. Zira Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, bu bahsi edilen karanlığın Kobani\'ye ilerlemesi demek, annelerimiz, bacılarımız, kardeşlerimiz ve top yekun halkımız bu bahsi edilen karanlık güçlerin en katmerli katliamıyla karşı karşıya kalacağını bir çok dostum beni bağışlasın ama gerçekten de anlamadığım ve anlamakta zorluk çektiklerim var. Örneğin PYD\'nin Esat rejimiyle arasındaki ilişkilerin düzeyi biliniyor. Peki bu ilişki düzeyi Esad rejiminin PYD güçlerine ağır silahlar vermesini gerektirmiyor muydu?
PYD güçleri Esat rejiminden kendi halkının ölüm kalımla karşı karşıya kaldığı bir süreçte ağır silahlar alamıyorsa ve almadıysa bu bahsi edilen ilişki düzeyinde çok ciddi bir yanlışlık var demek olmuyor mu? Şuan için silah alma imkanı yok diyelim, peki yıllardır kurulan ilişkilerin düzeyi gelişebilecek zor günlerin hesabı yapılmamış mıydı? Hiç kimse kusura bakmasın ama ondan bundan hesap soranlar, akla hayale gelmeyen hakaretler yağdıranlar olağanüstü çabalarla Kürt halkını bir birine düşürenler neden bir gün bu ilişkilerin ortaya koyduğu bu gerçeği tartışmıyorlar? Elbete ki Güney Kürtlerinin Kobani ve rojavayla ilkili her türlü yetmezlikleri tartışılmalı, hem de çok. Elbetteki Sayın Mesud Barzani gibi bir önderin eksik duyarsızlığı varsa üstüne gidilmeli.
Ama lütfen ve bin kere lütfen bir kez de kendinizden kaynaklı yetmezliklerinizi görün ve mertçe dillendirin! Örneğin hiç dikkat ettiniz mi? Hiç bir zaman Kürt halkının düşmanı yada düşmanları Rojava Kürdüdür yada Kuzey Kürdüdür veya Doğu Kürdistan Kürdüdür diye Kürt ayrımına gitmediler. \"Ben kürdüm ve Kürt olmamdan kaynaklı hakkımı istiyorum\" diyen her Kürdün tepesine birlikte ve el birliğiyle bindiler asırlar boyu. Peki tüm bunlara karşın biz Kürtler ne yaptık ve ne yapıyoruz? Haydi bıraktık asırlar boyu boynumuzda takılı kalan yanlışların madalyaları.. Kürt halkının var oluşuna yönelen düşmana bakın! Örneğin, hiç gördünüz mü IŞİD gibi bir barbar düşmanın Güney veya Rojava Kürd\'ü arasında ayırım yaptığını?
Peki, o zaman yirminci bilmem kaçıncı yüzyılda dahi her türlü ulusal haktan mahrum bırakılan Kürtler neden tüm imkanlarını kullanarak ayrı ayrı Kürt profilini dünyaya ispata çalışıyor? Elbetteki herkes kendi gerekçeleriyle bir başka nedenle ortaya çıkıp neden budur diyebilir. Benim kendi nedenime gelirse hemen söyleyeyim! Birinci ve belirleyici diyebileceğim neden, özelikle tüm partilerimiz Kürt halkının temel çıkarlarına odaklanmaktan ziyade kendi partilerinin doğruluğunun tespiti için siyasette odaklıdırlar. Ve ne yazık ki o kadar odaklanmışlar ki, düşman sömürgecilerden önce bir birlerinden Kürdistan\'ı nasıl kurtaracaklar diye tepinip duruyorlar!
Son günlerde mazlum Kürt halkına yaşatılan bunca katliam ve felaketlere rağmen,Kürtler arası ben miyim sen misin kapışma seansları tokat gibi Kürtlerin yüzüne indirildiği görülmeyecek mı? Görülecekse bu kadar ağır bedeller ödeyen bir halkın değerleri üzerinde tepinen önder ve partilerimizden hesap sormayalı mı peki? Velhasılıkelam, her ne zaman birey bazında kendisine nasıl bir kariyer sağlarım öncesinden,bu halkın hakkaniyetlerine nasıl bir katkı sunabilirim diye düşünüldüğü zaman. Yada her hangi bir parti değil de,ben bu halkın temel çıkarı için yola çıkmışım diyen belirleyici güç durumundaki tüm partilerimiz ne zamanki Kürt halkının temel çıkarların tümü benim partimin doğruları olmayabilir yaklaşımın içine girerler işte o zaman Kürt halkının özgürlüğünden umutlu olmak gerekecek.
Hüseyin Akıncı Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.