Haydi Memo sen Yılmaz Güney’in “Sekbanı Cedit nedir?” sorusunu bana sor, ben sana tarihsel realitenin Stalin tarafını anlatayım. . Sen bana Sovyet Rusya’nın Kürtler için ne düşünüyor diye sor, ben sana Kürt halkının yatağından kalkıp Kürt halkını nasıl boynuzladığını Mahabat’ın girişiyle cevap hakkımı kullanayım. Sen Rusya’nın sosyalist dönemini överek anlat, ben sana küçük parçanın büyük parçaya kurban eden kırmızı faşizmin çıkarcı yüzünden örnekler vereyim. Bak Memo! Sen gel iki kere iki kaç eder diye sor, ben sana her yol mubahın güzergâhıyla çıkarlara çıktığının matematiğiyle cevaplıyayım. Sen bana siyasallaşan terör merörden soru sor, ben sana son teröristten son Kürd’e kadar gelişen kinin boyutlarından bahsedeyim. Sen gel aklıselim gibi akıl kaldıracak çözümler olur mu diye sor, ben sana susmanın yazmamanın nasıl bir yurttaşlığa dönüşümün imgeleriyle bir güzel anlatayım. Sen gel bana halkların birliği/bütünleşmesi kardeşçe birlikte yaşamasının güzelliklerinden bahset, ben sana sadece yüz elli yıla sığmış halklar arası katliamlarının seri numaralarıyla cevap vereyim. Sen gel Kıbrıs’ın Güneyle Kuzeyinin hazin hikâyesini anlat, ben sana İrak’la Suriye’nin toprak bütünlüğünün Kürd’ün dramatik hikâyesini sana anlatayım. Sen gel kelle koparan El Nusra gibi teröristlerden lafı aç, ben sana Işid’e karşı savaşan Kürt kadınının boynuna takılan terörist yakıştırmasından bahsedeyim. Haydi sen her yaratılanı yaratandan dolayı seviyoruz hikayesini anlat, ben sana Kürtlerin bu tanımlamaya girmediğinin tüm kanıtlarıyla önüne seriyim. Sen hele şu bu düşmanın düşmanlıklarından söze gir, ben sana kendine en büyük düşman olan Kürtlerin masalını sen ben ninnileriyle anlatayım. Sen hele şu halkların kaderini tayın etme hakkını evrensel değerlerin işaret çubuğuyla göstererek anlat, ben kendisinden vaz geçen Kürt Hemo’nun vaz geçmişlik düşeşi oyununun anlamını önüne koyayım. Sen gel Ortadoğu halklarının bütünleşmesinden dem vur, ben sana bu coğrafyada halklar arası savaşları bırak, mezhepsel savaşın gelişmişlik düzeyi ile not düşeyim.
HELE GEL OTUR MEMO CAN
Olur ki geçmişin kara ipleriyle örülüp başına geçirilen şapkadan sıkıldın. O zaman yanı başında kokan kokulara burnunu cevir koklamaya çalış. Mesele hani şu güvenli bölge meselesinin azmış kokusuna burnunu çevir. Örneğin ne oluyor veya ne oluyoruz merakından söze gir, ben sana Suriyeli Arap Esad’ın Kürt köylerini Araplaştırma arzusunun altmış yıl öncesini anlatayım. Peki bugünle ne alaka diye merak ediyorsan eğer, ben sana Kürt köyünün tarihsel tekerrürlerin örneklerine nasıl maruz kaldığını anlatırım. Ha birde şu bizim Kürtlerin ne düşündüğünü ya da ne yapacakları merak ediyorsan, ben sana “sen mısın ben miyim hükümdar cengâverliklerle, tüm herkesin özlemini kendi özlemine kurban ediliş kitabından satırlarla anlatıyım dostuma. Bütün bu soru ve cevaplardan canın sıkılıp, haydi şuyu buyu anladım ama şu Kürtleri anlamadım diye kafandan geçiriyorsan, bak hiç gözüm görmesin kalk terk et bu köklü ağacın gölgesini!
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.