“Seni Başkan yaptırmayacağız!” la başlayan sertleşme, özyönetim ilanlarıyla devam eden restleşmenin sonuçları mutlaka masaya yatırılmalıdır. Zira bahsi geçen süreçte, “kimin eliyle kimlere hizmet edildi gibi acabaların çoğaldığı belirsizlikler yaşandı. Yaşanmış bunca felaketin sonuçları masaya yatırılmadan Kürt halkını EVET ya da HAYIR’larını kapışmasına yem edilmemelidir. Onlarca yerleşim alanları alt üst edilginde, binlerce kürtün evladı ölümün karanlığıyla buluştuğunda kılını bile kıpırdatmayanlarla Kürt halkını sil başta bu beş para etmezlerle koşuşturmamalıdır. Kaldı ki anayasal değişimlerin önemi kadar, Kürt halkının son yaşanmışlıklarla sağa sola nasıl savrulduğu da çok önemli olmalıdır.
Dolayısıyla Kürt siyaset mercilerin öncelikli görevi yaşanılan kırılmaların toparlamasına odaklanmasıdır. Sonuç olarak, bir adım ötesinde görülen karanlıklarla, geçmişte yaşanılan yetmezliklerin aydınlansın çığlığı gün geçtikçe gürleştiği unutulmasın. Aslına bakılırsa sadece bahsi edilen bu süreçle yetinilmemeli, yarım asra yakın bir zamanla geçen gelgitlerin yaşandığı tüm süreçler kazılmalıdır. Kazılacak kazının tüm verileri aklıselimin süzgecine mutlaka havale edilmelidir.
Yarım asır özgür irade ve özgürlüklerde bahsedile edile çok ağır bedeller ödenmedi mi? Peki bu kadar ağır yaşanmışlıklarla ödenen çok ağır bedellerin anısına bile olsa özgürleşmesi gereken Kürdün düşünsel iradenin önü açılmayacak mı? Yoksa düşünsel bazdaki Kürdün iradesi yine koşuldur bahaneleriyle merkezi Kürt siyasetin vesayeti devam mı edecek? Bana sorarsanız etmemeli hem de hiç etmemeli, hatta edilme arzusuna karşı kesin tavır konulmalı.
Aksi taktirde Kürt halkının genel arzuları, dün olduğu gibi bugün de kılıflı manevralarla partisel çıkarların hizmetine sokulacaktır! İstense de, istenmese de 'bir ileri bir geri' zikzaklılarıyla geçen kocaman bir geçmişin muhasebesi er ya da geç yapılacaktır. Zira yapılandırmaya muhtaç yaşanmışlıklar Kürdün aklıselim tarafına göz kırpmaya devam ediyor. Sorunun özüyle uyuşan ya da uyuşmayan olur olmazlarla mezarlığa dönüşen mezarlıkta yatsıya kalınmaz?
Kürt halkının geleceğinden daha çok "ben ve bizim partinin genel geleceğine dönüşen anlayışın Kürt halkının genel çıkarlarını bir tadımlık partisel çıkarlar adına nasılda carcur edildiği bilmeyen mi kalmış? Acık ve net söylemek gerekirse, Kürt halkının hakkaniyetleriyle palazlanan çıkarları, günü birlik çıkarlara kurban edenlerin önü kesilmedikçe siyasi karanlıkların gözde mezesi olan vesayetin dans rötuşları, mazlum bir halkın sırtında oynamaya devam eder. Gerçi minareyi çalan kılıfını da yapar misali, vesayetcilerin kendi vesayetlerine uyduracağı kılıflar bu coğrafyada çoktur. Ortamın mercanlıklarına bir iki dalışla, koşullar vadisine bir iki vuruşla al sana binbir desenli bahaneli kılıflar!
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.