Hakkaniyetin yanından bile geçemeyen adaletsizlikler, başını alıp yürüyen siyasi ihtiras virüsleri kimin ve hangi canlının eseri derseniz? İnanın ki, bütün bunların yaratıcısı kalıcılığa oynamayı ret edenlerden başkası asla değildir. Onun için arada bir de olsa, kendi adıma sonumuzu hazırlatıp yok eden bu kirletilmiş siyasetten elimizi çekip, tükenmiş gidecek bu siyasetin ruhuna “El Fatiha!” okumak geliyor SEVGİLİM.
Zira bu dil ve mantık gösteriyor ki, sorunlar yatağında yatan kansere dönen kötürüm hastalığın geleceğiyle ilgili bir değişimin olmayacağıdır. Gerçi umudu umutsuzluğa dönüştüren bu gidişat hiç bir kesimin yararına olmuyor. Çünkü yıkılacak duvarlar, onu bunu ayırt edecek bir tercih şansına sahip olmaz biliyorum AŞKIM
Olmaz, çünkü birkaç oy devşirme uğruna toplumun yarasını bu kadar derinleştirmek''Ne Hemo’ya ne de Memo’ya kalıcı bir yarar sağlayamayacağı ben sen ve herkes hem fikirdir. Lakin diğer yandan biri kalkıp "Kürtleri baskıyla terbiye etmeliyiz" diyor. Bir diğeri daha da ileri giderek "Kürtleri yok saymalıyız" diyor. Bütün bu acımsı söylemleri bastıran bir başkaları ise "Kürtlerin kökünü kazmalıyız" diye kıyameti öneriyor SEVGİLİM!
Bu felaket tellalları hepsi ağız birliği yaparak tüm Kürtleri değil bir kısım Kürtleri kastediyoruz diyorlar?
Velhasılıkelam, başı önü belirsiz oynaşmalarla, karanlık yarınlara havale edilen bu kadar günahları kim nereye taşır inan ki ben de merak ediyorum AŞKIM.
BİRİNCİSİ: Yanlış olanı aklın doğrusuyla değil de, günübirlik çıkarlara göre terbiye etmeye kalkışmakla bir yere varılmaz.
İKİNCİSİ: Akıl delisinin çok olduğu bu coğrafyada siyasi kazazedelerin kazaları her zaman can yakmaya devam eder SEVGİLİM!
Bir halkın sorgulama duyusunun durduk yere körleşemediğini de hepimiz biliriz, zira toplusal dengeleri dizayn edenlerin bu konuda emekleri çoktur! Ve ne yazık ki sorgulama duyusu dizginlenmiş toplumlarda at koşturmanın tüm yolları açıktır, AŞKIM!.
EVET, EVET… Çünkü yanlışlarla toplumun geleceğini dizayn eden tüm yoları her zaman açık tutulur. Zira sorgulama duyusu körleştirilmiş bir toplum, ağzına vurulan gemle oraya buraya yönlendiren bir attan farkı yoktur, SEVGİLİM!.
Böyle olunca da her yanlış ve yetmezliğin bir günah keçisi yaratma olgusuna sarılma kültürü palazlanır. Böyle olunca da,bu coğrafyada yaratılan yanlışa ortaklık edecek sağduyu normlarına uyumlu bir siyaset anlayışın olmasına izin çıkmaz AŞKIM!
Zira geri kalmış toplumlarda kendi yarattığın yanlışı bin bir gerekçeyle başka yerlere havale edecek malzeme çok. Yetersiz ve iş yapmaz mı görünüyorsun, hemen bir başkasının varlığını gerekçe göstererek işin içinden çıkar yoluna devam edilir, SEVGİLİM.
HÜSEYİN AKINCİ
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.