Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin başkenti Ankara’da birçok sivil ve masum insanın da zarar göreceği hatta ölebileceği bir bombalı eylem düzenleyen PKK bir taraftan karanlık güçlerin kendilerine verdiği talimatı yerine getirirken diğer taraftan PKK tabanına henüz yıkılmadık ayaktayız mesajını vermeye çalışmıştı.
Kuruluşundan itibaren temel felsefesini terör ve şiddet üzerine kurgulamış ve her ihtiyaç duyulduğunda Sömürgeci Devletlerin Kürd kazanımlarına saldırması ve Kürdistani mücadeleyi geriletmek üzere dizayn edilmiş olan PKK örgütü 40 yıldan bu yana Kürd halkına büyük acılar yaşatmasına karşılık Kürdler adına herhangi bir kazanıma imza atmamıştır.
Mazisi ve kuruluş felsefesi Kürd gençlerini kendi emelleri ve ütopyaları uğruna katliama sürükleyen ve Kürdistan’da muazzam bir göçe sebep olan ayrıca bir bütünen Kürd’lerin yaşamında büyük mağduriyetlere sebep olan PKK örgütü mazlum Kürd halkını kullanarak ne yapmaya çalışıyor diye bir soru soracak olursak. Tek kelimeyle buna cevap aradığımızda herhangi bir taşeron örgüt ne yapıyorsa aynen onu yapıyor diyebiliriz .
Zira hiçbir taşeron örgütün iradesi kendi elinde olmadığı gibi PKK’nin iradesi de kendilerini yaratan ve piyasaya süren sömürgeci güçlerin elindedir. Ayrıca sömürgeciler ne ister ve ne söylerse ona harfiyen uymak zorundadırlar, dolayısıyla taşeron örgütlerin ne kıblesi ne çizgisi ne iradesi ne de ideolojisi belli değildir. Örneğin Marksist geçinirler ama ABD ile birlikte iş tutarlar ateist ve dinsiz geçinirler, İran mollalarına hizmet ederler demokrat geçinirler Esat katiliyle her alanda iş birliği yaparlar özgürlükçü geçinirler kendilerine muhalif olanları hain ilan ederek katlederler bağımsızlıkçı geçinirler, Kürdistan’ın bağımsızlığına karşı çıkarlar velhasıl kendilerini onaylamayan her kesime düşmanlık ederler. Bütün bunlara rağmen vazgeçemedikleri bir tek konu da oldukça hassas davranarak kendi konumlarını ve çıkarlarını her şeyin üstünde tutarlar.
Dolayısıyla PKK eylemlerine baktığımızda ölüm oruçlarından tutun devrimci halk savaşına ve en son hendek ve barikat olaylarına kadar tüm eylemleri sömürgeci düşmanlara yaramış ve Kürd halkı yurtsever gençler bu kirli siyasetin bedelini ödeyerek mağdur olmuşlardır. Kandil’de ve legal alanlarda Kemalist Türk solcu eskilerinin piyonu ve maskarası durumuna düşmüş ayrıca Yalçın Küçük, Sırrı Süreyya Önder ve Duran Kalkan’ın elinde oyuncak haline getirilmişlerdir. Bu nedenle PKK en kısa zamanda ve Kürdistan’ın dört parçasında silahlı eylemleri terk ederek düşmanların aparatı olmaktan kurtulmalıdır. Şiddet politikasını terk etmeyen PKK örgütü her gün Kürd’lere zarar vermektedir. Bu haliyle PKK’ye fırsat verilirse Kürd halkına daha büyük acılar çektireceği herkes tarafından bilinmelidir. Bundan dolayı yurtsever Kürd yapıları el birliğiyle PKK’yi Kürdistan sahasından silmeye yönelik güç birliği yapmalıdır.
Bu esnada özellikle dikkat edilmesi gereken husus özünde yurtsever ve fedai bir ruha sahip olan tabana dokunmadan ve onları ikna ederek PKK baronlarının kirli yüzünü deşifre edecek bir programla Kürd Milli Demokratik çizgisine kazandırılmalıdır. Bunun aksi bir durum Kürd halkının acılarını dindirmeyeceği gibi önümüzdeki dönemlerde dört parça Kürdistan’daki kazanımlar riske edilecek ve Kürd halkı daha büyük katliam, acı ve mağduriyetlere muhatap olacaktır.
M.Hüseyin Taysun
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.