Herhangi bir milleti ve toplumu sömürebilmenin , onları köleleştirmenin en sinsi ve kolay yolu bahsi geçen milleti ve toplumu kendilerine ait değerlere yabancılaştırmak , kültürel ve ahlaki olarak asimilasyona uğratmaktan geçer. İşte bu nedenledir ki sömürgecilerin başvurduğu yöntemlerin en başında bir milletin dilini , kültürünü , ulusal ve ahlaki değerlerini yozlaştırmak için türlü yöntemler uygulanmaktadır.
Bu nedenledir ki Kürdistan’ı işgal altında tutan Türk , Acem ve Arap egemenleri Kürd halkını kendi değerlerinden uzaklaştırmak ve Kürdlerin milli ve manevi duygularını zayıflatmak için her türlü düşmanca projelerini hayata geçirmektedirler , bu sinsi projelerinin başında Kürdler üzerinde etkili olan ve kendilerine bağımlı bir takım siyasi ve sermaye sahiplerini yanlarına alarak bu hain amaçlarını gerçekleştirebilmenin yolunu seçmektedirler.
Sömürgeciler devlet olmanın tüm avantajlarını kullanarak bir yandan zorba yöntemleri devreye sokarak Kürdleri kendi topraklarından uzaklaştırırken diğer yandan devşirdikleri işbirlikçileri vasıtasıyla Kürdlerin dilini , kültürünü , giyimini , mutfağını , müziğini ve folklörünü yozlaştırarak kendilerine benzetmenin yoğun çabası içindedirler , bu sinsi ve düşmanca yöntemlerle milyonlarca Kürdü etkilediklerini ve bunların önemli bir kısmına da Kürdüm diyebilmenin utancını yaşattıklarını ne yazık ki içimiz kan gitse de görmekteyiz.
Siyasal ve yaşamsal anlamda ataları büyük katliamlara uğramış bir kısım Kürdlerin celladına aşık misali sistem partileri içerisinde yer almakta ve kendi atalarının katilleri olan parti ve örgütlerden medet umacak konuma getirmişlerdir , bu çarpıcı ve uğursuz gerçeği 31 Mart seçimlerinde bir kere daha görmüş olduk. Atalarının katilleri konumundaki Kemalistleri adeta kurtarıcı olarak görmelerinde ve onlara oy taşımalarına şahit olduk. Oysa Kürdler adına siyaset yapanları ve Kürdistan’ı birer sömürge olarak düşünenlerin yapmaları gereken ciddi bir tarih bilinciyle hareket ederek başta Kürd aile yapısına sahip , çıkmak Kürd ve Kürdistani değerlerini sahiplenerek asimilasyona ve yozlaşmaya şiddetle karşı durmaları gerekmekteydi.
Dolayısıyla özellikle devletsiz , karısız , kocasız bir Kürd düşüncesinin Kürd halkı içerisinde savunulmasına ve hayat bulmasına kesinlikle karşı çıkılmalıydı. Bu anlamda Kürd siyasi çevrelerinin özgün bir duruş sahibi olarak ve Kürd Milli Demokratik mücadelesini önceleyerek Dünya Milletleri ve Devletleri arsında Kürd halkının mağduriyetini dert eden ve bu doğrultuda mücadelemize katkı sunacak kesimlerle ilişkiye geçilerek destek aranmalıydı. Böylesi bir projeyi hayata geçirecek ve Kürdlük aşkıyla mücadeleyi yürütebilecek kadroları yaratmak evvel emirde yapılması gereken acil görevler arasında olmalıdır.
Bu konuyu ciddiyetle ele alacak yetkin kadroların olduğuna inanmaktayız , ayrıca yeni nesillerin böylesi bir ekibi büyük bir coşku ve fedakarlıkla bağrına basarak Kürdistani mücadelenin başarıya ulaşması için büyük fedakarlıklara hazır olduğunu görmekteyiz. Sebebine gelince gençlerimizin babaları ataları gibi zulüm ve hakaretlere tahammülünün kalmadığını görmekteyiz.
Ütopya gibi görünen bu amaçlara ulaşmak için yapılması gerekenler milli değerlerimizi ve mücadelemizi yükselterek vakıf , dernek benzeri STK ve kurumları oluşturmak üzere başta Kürd gençliğini ve bir bütünen Kürd halkını her alanda sahiplenmenin yol ve yöntemlerini mutlaka bulmalıyız. Aksi durum ise sömürgecilerin Kürd milli ve manevi değerlerini yozlaştıran ve Kürdlere zarar verecek sapkın düşüncelere imkan tanıyan ve ayrıca asimilasyonun halkımız arsında yaygınlaşmasına sebep olacaktır dolayısıyla sahipsiz Kürd halkının ya düşmanlarımızın dümen suyuna girmesine ya da süreç içerisinde bütün umutlarını kaybederek yok olmasına sebep olacaktır.
M.Hüseyin Taysun
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.