Değerli büyüğümüz Kürd yurtseveri rahmetli A. Melik FIRAT’ın öncülüğünü ve kurucu genel başkanlığını yaptığı, tüzük ve programıyla Kürd milli demokratik mücadelesini esas alan ve farklı Kürd siyasi geleneklerinden birçok kadronun içerisinde yerini aldığı Hak ve Özgürlükler Partisi HAK-PAR’ın yürüttüğü siyasi mücadelede yirminci yılına girerken, 15/05/2022 günü yaklaşık iki yüz kişi dolayında delege, parti üyesi ve misafirlerin katılımıyla 9. Olağan kongresi yapıldı.
Kuzey Kürdistan’da devletin inkâr ve imha politikalarına ve PKK’nin sol sapkın ideolojisinden kaynaklanan şiddet eylemlerine karşı, büyük bir itirazı ifade eden ve Kürd halkının gasp edilmiş haklarının meşru zeminlerde savunulmasını temsil etmek üzere kurulmuş olan HAK-PAR’da, ben de bir Kürd yurtseveri olarak uzun yıllar halkıma hizmet etmek üzere bulundum ve bu süreç içerisinde HAK-PAR’ın kıymetli üye ve delegelerinin şahsıma gösterdikleri ilgi ve teveccüh sayesinde üç dönem HAK-PAR’ın genel başkan yardımcılığına seçildim.
Ancak parti üyesi ve yöneticisi olduğum bu süreçlerde, beni derinden sarsacak ve halkıma, partimize hizmetlerimi aksatacak önemli talihsizlikler yaşadım. İlk zamanlarda otuz iki yaşındaki oğlum Sait Kemal TAYSUN’u kaybettim. Son dört yılda kanser illetine yakalandığım için tedavi görmekteyim, ayrıca bundan dört ay önce partimizin üyesi kırk yedi yıllık eşim ve mücadele arkadaşım Gülden TAYSUN’u da kaybetmiş bulunuyorum.
Ancak bütün bu olumsuzluklara rağmen dünyada, bölgemizde, Kürdistan’da ve partimizde ki tüm gelişmeleri tabiri caizse, santim santim takip ederek becerebildiğim oranda, Kürd halkına ve partime karşı sorumluluklarımı yerine getirmeye çalıştım. Bu konuda ki çabalarımın takdirini partili arkadaşlarıma ve Kürd halkına hizmet etmeyi görev bilmiş farklı siyasal oluşumlarda yer almış olan dostlarıma bırakıyorum.
Partimizin dokuzuncu olağan kongresinde M. Kemal BURKAY ve kendisine biat etmiş müritlerine rağmen, yeniden parti meclisine seçildim. Dört nesil Kürd ulusal mücadelesine önemli hizmetlerde bulunmuş ve bu konuda tanınmış yurtsever bir ailenin mensubuyum, dolayısıyla Kürdistan’ın üç parçasında mücadeleye önemli hizmetlere imza atmış bir aileye mensup olmaktan gurur duymaktayım, Kürd halkına ve Kürdistan’a iman etmiş biri olarak da halkıma hizmet etmekteyim.
Mücadelelerde yerimi alırken, benim herhangi bir makam veya mevki düşünmem mümkün değildir. HAK-PAR’da bulunduğum süre içinde başta parti içinde ki uyum ve bütünlük için mücadele ederken, genelde de Kürd ulusal demokratik birliğinin sağlanması için yorulmadan militanca çalıştım.
Bütün bu çabalarıma karşılık, M. Kemal BURKAY’ın ilerlemiş yaşına rağmen ve günümüzde geçerliliğini kaybetmiş sol ideolojik saplantıları ve kişisel ihtiraslarının tatmini konusunda ki vesayetçi anlayışını kırmamız mümkün olmadı, kendisinin her genç kadro için danışılacak örnek birisi olması ve tecrübelerini gençlere aktarması gerekirken, sol ideolojik önceliklerini öne çıkararak partide büyük rahatsızlıkların sebebi olmaktadır.
Oysa HAK-PAR tüzük ve programıyla ve mevcut kadrolarıyla Kürd milli demokratik mücadelesini önceleyen ve bu anlayışla Kürd siyasal mücadelesinde, alternatif olması gereken bir parti olarak halkına hizmet etmesi gerekirdi. Ancak M. Kemal BURKAY’ın benim olsun küçük olsun anlayışıyla, partiye yönelik her müdahalesi partili kadrolarda büyük huzursuzluklar ve tereddütler yaratmış ve milli demokrat özellikli kadroların partimizden ayrılarak, başka alanlarda mücadelelerini sürdürmelerine, dolayısıyla da HAK-PAR’ın her geçen gün biraz daha küçülerek, Kürd’ler için ciddi bir adres olmaktan çıkmasına sebep olmuştur.
M. Kemal BURKAY ile ilgili geçmişten günümüze birçok olayı sayabiliriz, ancak son bir somut örnek olarak kendisinin birkaç müridiyle birlikte kurduğu Özgürlük Yolu Vakfında, sanki günler çuvala girmiş gibi dokuzuncu kongreye bir gün kala, yaklaşık on beş civarında mürit tayfasıyla dokuzuncu kongrenin kaderini belirleyecek kararı almış olmaları, ne siyasetin ahlakına ne de Kürdistan milli demokratik mücadelesinin gerçeğine uymadığı görülmüştür.
Delegeleri önceden bloke eden bu davranış, siyasi etiğe uygun düşmemektedir. Bilinmelidir ki elli milyonluk mazlum Kürd halkının özgürlük mücadelesi, M. Kemal Burkay’ın sol ideolojik ihtirasları ve kendisine biat etmiş birkaç çıkarcının hesaplarından çok ve çok daha büyüktür.
HAK-PAR’ı her geçen gün biraz daha küçültmekten başka hiçbir şeye yaramayacak bu ve benzeri müdahalelere rağmen, bütün ısrar ve sabrıma karşılık, artık HAK-PAR’da kalmanın anlamsız olduğunu düşünerek, çok sevdiğim partimden istifa ettiğimi, Kürdistan Kamuoyu ve uzun yıllar birlikte çalıştığım dostlarımla paylaşmak istiyorum.
Şayet Allah ömür verirse, her zaman örgüt ve partileri bir araç olarak düşündüğüm Kürdistani mücadeleme, son nefesime kadar bulabildiğim her ortamda devam edeceğimi, tüm dostlarımın ve Kürdistan halkının bilmesini istiyorum.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.