Bilindiği üzere yaklaşık iki yıl önce Güney Kürdistan federe yönetiminin kendi bağımsızlığını ilan etmek üzere yoğun bir mücadele verirken, Kürdistan topraklarının kendi aralarında paylaşmış olan sömürgeci devletlerin, barbar IŞİD terör örgütünü kışkırtarak Kürdistan topraklarına saldırtıp, bahsi geçen bağımsızlık ilanına yönelik sürece büyük bir darbe vurduğunu ve bu yönlü çalışmaların büyük oranda engellenip, ertelenmesine sebep olduklarını bilmekteyiz.
Barbar IŞİD terör örgütünün Kürdistan’a yönelik bu beklenmedik saldırılarının, Kerkük ve Şengal bölgelerin de yaşayan halkımıza büyük acılar yaşattığına, tüm dünya insanlığı gibi bizlerde içimiz kan ağlayarak şahit olmuştuk. Binlerce Kürdü yaşlı, kadın, çocuk demeden hunharca katleden bu vahşi örgüt, yüz binlerce insanımızın ecdatlarına ait topraklarını terk etmesine ve göç yollarına düşmesine ayrıca da binlerce Kürd kadınının ve genç kızlarımızın kaçırılarak tecavüz edilmelerine ve köle pazarlarında alçakça bir meta gibi alınıp satılmalarına sebep olmuştur.
Ancak barbar ve vahşi IŞİD cellâtlarının saldırılarının ilk ve sarsıcı şokunu atlatan ve kısa zamanda toparlanan Güney yönetimi ve peşmerge güçleri, yılların vermiş olduğu savaş tecrübesi ve Sayın Mesud Barzani’nin göstermiş olduğu emsalsiz basiret ve diplomatik başarısıyla, ayrıca gerçek bir başkomutan sorumluluğu çerçevesinde ki çalışmaları her yönüyle önemli sonuçlar vermiş, ABD öncülüğünde ki müttefik güçlerin desteği alınarak Kürd düşmanı barbar IŞİD örgütüne beklemedikleri darbeler indirilmiştir.
Uluslar arası müttefik güçlerle, Kürdistan peşmergelerini ve Kürd gerillalarını aynı cephede buluşturup, savaştıran IŞİD terör örgütüne ve onun arkasında ki sömürgeci fesat güçlere tarihte unutulmayacak ağır yenilgiler yaşatmış olan bu sürecin mimarı, komutanı ve diplomatı olarak anılması gereken Sayın Mesud Barzani ve ekibini, Kürdlerin tarihi altın harflerle yazacak ve gelecek nesiller onlardan şükran ve minnetle bahsedeceklerdir.
Binlerce kahraman peşmergenin ve Kürd savaşçısının şahadetine, on binlercesinin yaralanmasına mal olan, Güneyde önemli ekonomik kayıplara ayrıca savaşın sınır bölgelerinde yaşayan insanlarımızın büyük sıkıntılar yaşamasına sebep olan bu vahşi saldırıların faturası elbette ki çok büyüktür. Ancak vahşi IŞİD örgütünün Kürdistan topraklarını geçici bir süre işgal etmiş olması ve halkımıza yaşattığı acılar bir diğer yönüyle oldukça öğretici ve üretici olduğunu söyleyebiliriz.
Bunları özetleyecek olursak;
A ) Federal yapının oluşmasından itibaren, yaşamın birçok alanında sanki tüm sorunlar bitmiş, düşman ortadan kalkmış ve hiçbir zaman hiçbir şey olmayacak gibi ciddi bir rehavet ve kişisel zenginleşme yönünde eğilimlerin oluşması.
B ) Federal yapıda geçmiş feodal ilişkilerden kaynaklı güçlü ve modern bir Kürdistan yapısı yerine, her partinin özellikle ekonomik alanda kendisini bir diğerine karşı daha güçlü kılma eğilimine girerek, bir ülkeyi yeniden inşa etme ve devlet oluşumunu tali planda tutması,
C ) Her partinin kendine ait peşmergeleri önceleyerek, milli ve merkezi bir ordu yapılanmasını gerçekleştirememesi,
D ) Bir devlet yapılanması olarak bilinen tüm kurumların, çağın ihtiyaçlarına cevap verecek bir biçimde organize edilmeyip, geçmişteki aşiret yapısının yetmezliklerinde ısrar edilmesi.
Özelde Güney Kürdistan’da yaşayan halkımıza genel de ise Kürd halkına IŞİD barbarları ve onların arkasında ki sömürgeci güçler tarafından tertiplenmiş olan bu provokatif saldırılar, oldukça tetikleyici ve öğretici olma niteliği taşıdığı gibi, dört parçada yaşayan Kürdlerin birbirine yakınlaşması, hatta kutsal Kürdistan topraklarını aynı cephede birlikte savunmaları gerçeğini de ortaya çıkarması açısından, oldukça faydalı olmuştur.
Bütün bu acı deneyimlerden sonra ‘DÜŞMAN’, Kürdistan topraklarından muazzam bir mücadele ve kararlılıkla kovulmuş olmasına rağmen, Güney Kürdistan’da ki mevcut kazanımlar hala önemli bir risk altındadır. Özellikle, 2015 yılının ortalarından itibaren sömürgeci İran ve T.C. devletinin güdümünde ki bazı siyasi çevrelerin, Kürd toplumunda huzursuzluk yaratacak ve Kürdleri yeniden birbiriyle kavgaya tutuşturacak kışkırtmalarını sürdürdüklerini ve bundan kendi adlarına sonuçlar çıkarmaya çalıştıklarını, üzülerek müşahede etmekteyiz.
Yaşanan bu süreçlerde düşmanın tüm kışkırtmalara rağmen sayın Mesud Barzani başta olmak üzere, geçmişin acılarından büyük tecrübeler çıkarmış olan Kürd siyasetçilerinin olaylara büyük bir sabır ve serin kanlılıkla yaklaşıyor olmaları, son derece önemli ve anlamlıdır. Kürdlerin lehine büyük fırsatların ve imkânların olduğu bir dönemde, Kürd siyasi çevrelerinin milli bir hassasiyet çerçevesinde birbirleriyle dostça ve demokratik ilişkiler geliştirmesi ve var olan sorunları çağdaş ve kardeşçe bir zeminde çözmeye yönelik çaba içerisinde olmaları, tek tek siyasi parti ve örgütlere kazandıracağı gibi, bir bütünen Kürdistanlılara da büyük kazandıracağı mutlaka bilince çıkarılmalıdır.
Gerek Güney Kürdistan’da ki mevcut kazanımlar, gerekse Rojawa ve Kuzey Kürdistan’ın da Kürd savaşçılarının vermiş oldukları mücadele, asla birbirinden kopuk ve ayrı düşünülmemesi gereken konulardır. Sömürgeci güçlerin, özellikle Kuzey ve Rojawa Kürdistan’ında halkımıza yönelik katliamcı ve yok edici yönelimleri, mevcut koşullarda tüm Kürdistani güçlerin büyük bir dayanışma örneği vererek savuşturabileceği olaylar olarak görülmelidir.
IŞİD saldırılarıyla intifaya uğramış olan ve Sayın Mesud Barzani tarafından iki yıl sonra yeniden gündeme getirilen Güney Kürdistan’ın bağımsızlık ilanıyla ilgili çıkışı, mutlaka bütün parçalarda ki Kürd siyasi güçleri ve Kürd halkı tarafından desteklenerek, Kürd halkının yüz yıllardır hayalini kurduğu özgür Kürdistan’a ulaşılmalıdır. Mevcut konjüktür ve kurulmuş olan uluslar arası ilişkiler, özgür Kürdistan’ın ilanı için oldukça elverişlidir. Bu hayalin gerçekleşmesi ve Kürdlerin dünya milletler arenasında onurlu yerini alabilmesi, ancak ve ancak yine Kürdlerin güçlerini birleştirmesiyle ve kendi iç dayanışması ile mümkün olacaktır.
Halkımızın mevcut acılarını sonlandırmak ve Kürdistan’ı özgürleştirmek için, tarihin koşulları Kürdleri birlik olmaya zorlamaktadır. Hiçbir örgüt, parti ve şahsiyetin Kürdlerin birliğini herhangi bir gerekçeyle engelleme hakkı ve lüksü olmamalıdır.
Buradan yıllarını Kürd halkının özgürlük mücadelesinde geçirmiş ve ömrünün son çeyreğini yaşamakta olan Kürdistanlı birisi olarak ve haddim olmayarak, tüm Kürdistanlılara ve onları temsil noktasında ki tüm bu kutsal mücadele içerisinde bulunan; Kürdistani parti, örgüt ve şahsiyetlere seslenmek istiyorum…
JI BO KURDAN RE DİBEJİM: AŞITİ DOSTİ DEST BİRATİ
AN KURDİSTAN AN MIRIN
Saygılarımla,
23-12-2015 / İstanbul
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.