Yaklaşık altı ay önce Kürd ve insanlık düşmanı vahşi İŞİD barbarlarının Irak’ın ikinci büyük kenti olan Musul’a saldırması ve Maliki’nin Irak merkezi ordularından hiçbir karşılık ve direniş görmeden, Musul ve çevresindeki tüm kasabaları çok kısa bir zamanda işgal etmesi sonucunda Musul’da ki askeri garnizon ve karargahlara girerek Irak ordusuna ait en modern gelişmiş, ağır silah ve mühimmatlara el koyduğu ve hemen akabinde bölgenin yerleşik insanlarına yönelik büyük bir yağma, zorbalık ve katliama giriştiği bilinmektedir.
Saldırı ve işgal sonrası böylesine önemli miktarda silah, mühimmat ve ekonomik savaş ganimetini ve avantajlarını ele geçirmiş olan İŞİD barbarlarının yörede ki BAAS kalıntısı eski subayların ve aşiretlerinde desteğini alarak işgal harekatının alanlarını giderek genişletip tam’da Bağdat kapılarına dayandığı sırada beklenmedik bir biçimde yönünü değiştirerek, arkasına almış olduğu tüm güçlerle Kürdistan topraklarına yönelmesi ve Kürdlere yönelik büyük bir saldırıyı başlatması son derece şaşırtıcı olmuştu.
Bölgede ve dünyada, hemen herkesim tarafından büyük bir şaşkınlıkla karşılanan ve giderek tepki toplayan bu saldırılara rağmen, İŞİD örgütü freni patlamış araç misali hızını alamayarak Kürdlere ait, başta Şengal kasabası olmak üzere bölgenin tüm Kürd Ezidi yerleşim birimlerine olağan üstü vahşi bir saldırı başlatmış, bu arada binlerce Ezidi Kürdü katletmiş, mallarına el koymuş, kadınlarını ve kızlarını kaçırarak alçakca, soysuzca kirletmiştir. Bununla da yetinmeyen bu çağ dışı vahşi yaratıklar bölgenin en kadim milleti olan Kürd Ezidilere büyük baskılar yaparak onları kendi topraklarını terk etmeye zorlayıp sürgün yollarına düşürerek 21.yy en büyük vahşetini ve trajedisini yaşatmıştır.
Geçmiş yazılarımda da değindiğim üzere bu beklenmedik çok kapsamlı ve birçok amaca yönelik saldırı dalgasının İŞİD denilen örgütün kendi inisiyatifiyle geliştirmiş/gerçekleştirmiş olması asla mümkün değildir. Daha sonraları ortaya çıktığı gibi İŞİD bu saldırıları başlatırken dört parçadaki Kürdistan sömürgecisi devletlerin önemli yardımları ve sinsi yönlendirmelerinin yanında ayrıca bölgedeki gerici Arap yönetimlerinden de büyük destekler aldığı görülmektedir. Anlaşıldığı kadarıyla burada İŞİD terör örgütüne verilen görevin sadece cephelerde Kürdlere karşı savaşmaktan ibaret olduğu oldukça net bir biçimde ortaya çıkmaktadır.
Bu vahşi ve bir o kadarda kapsamlı saldırıların arkasındaki asıl gerçek, maksat ve hedefin orta doğudaki ırkçı ve işgalci geleneksel sömürgeci devlet yapılarının tam da orta yerinde bulunan ve 2003 yılından itibaren federal bir yapıya kavuşmuş Güney Kürdistan’ın giderek modern, demokratik, eşitlikçi ve paylaşımcı model bir ülke olma yolunda sağlam ve emin adımlarla ilerliyor olmasını engellemeyi amaçladığı gibi aynı zamanda orta doğu coğrafyasında yeni ve parlak bir güneş misali diğer Kürdistan parçalarında ki ulusal mücadelelere ışık tutmasına engel olmaya yönelik düşmanca bir operasyon olarak düşünülmesi gerekmektedir.
Ancak sömürgeci devletlerin onların bölgesel ittifakları ve yerel işbirlikçilerine rağmen, Güney Kürdistan federal yapısı yılların mücadele tecrübesi ve inanmışlığıyla büyük bir siyasi diplomatik ve askeri refleks göstererek bu çok kapsamlı saldırı ve krizi kısa sürede atlatmayı başarmış Kürdistani ruh ve imana sahip kahraman Peşmerge güçleriyle karşı saldırıyı başlatarak kısa bir zamanda üstünlüğü ele geçirerek, İŞİD ve onun arkasındaki sömürgeci ve ırkçı ağa babalarına savaş meydanlarında tarihte unutmayacakları bir ders vererek destanlar yaratmıştır.
Sömürgeci ve ırkçı Arap işbirlikçilerinin İŞİD eliyle ortaklaşa geliştirdikleri bu çok kapsamlı saldırıları ve uygulanan bu vahşeti Kürdlerin anlayabilmesi oldukça kolaydır. Asıl burada zor olan ve anlaşılması hiçbir vicdanla tarif edilemeyen konu ise bu zor ve meşakatli dönemlerde sömürgeci devletlerin medyası ile paralel bir tutum içerisinde olan Sterk Tv ve benzeri PKK medyasının şarlatanlarının sömürgecilerle aynı ağzı kullanarak Güney Kürdistan yönetimine ve kahraman Peşmergelere ağza alınmayacak büyük bir terbiyesizlikle saldırmasıydı. Ayrıca İMC ilke haber gibi Kemalist basın ve yayın kuruluşlarının da yaptıkları yayınlarla koro halinde ihanetin ve yalakalığın batağında nasıl debelendiklerini namusu olan hiçbir Kürd’ün unutmaması gerektiğini hafızalara işlenecek hadiseler olarak hatırlanmalıdır.
İŞİD saldırılarının başladığı günden günümüze kadar başta Kék Mesut Barzani olmak üzere tüm Güney Kürdistan yöneticilerinin bütün cephelerde kahraman Peşmergelerle beraber şal şapıklarını giyerek ve silahlarını kuşanarak savaşmış olmaları tüm Kürdistanlılar adına onur ve gururla yad edilecek olaylar olarak bilinmesi gerekiyor. Hiçbir fedakarlık’tan çekinmeden ve her türlü zorluğu büyük bir inançla göğüsleyen yönetici, komutan ve Peşmergelerin işgal edilmiş Kürdistan topraklarını özgürleştirerek Kürdistan halkına hediye etmelerini büyük minnet ve şükran duygularımızla karşılamamız gerekiyor.
Sonuç olarak Şengal dahil işgal edilmiş tüm Güney Kürdistan topraklarının özgürleştirilmesini 2015 yılının emsalsiz hediyesi olarak kabul ediyor bu zaferin tüm Kürdistan’ın kurtuluşu ve tüm Kürdlerin özgürlüğünün müjdecisi olmasını diliyorum.
HER BIJİ KÜRDİSTAN
HER BIJİ PEŞMERGEYEN QAHREMAN
HER BIJİ BRATİYA GELE KURD
Saygılarımla: M. Hüseyin TAYSUN
23.12.2014 Manisa Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.