Kürdlerin birliğine en fazla muhtaç olduğumuz ve Kürd ulusal mücadelesinin başarıya ulaşması için en elverişli koşulların olduğu bir dönemde Şengal’de yaşanan son talihsiz çatışmalı olaydan sonra Kürdleri fazlasıyla endişelendiren ve ayrıca muhtemel yeni çatışma koşullarında yılların mücadelesi ve ağır bedeller sonucu ortaya çıkmış olan Kürdlerin mevcut kazanımlarını da riske sokacak ciddi bir gerginliğin yaşandığını üzülerek görmekteyiz.
Özellikle ABD ve Rusya’nın Ortadoğu coğrafyasındaki geleneksel rekabetleri ayrıca da İran ve Türkiye devletlerinin bölgede birbirlerine üstünlük sağlamak üzere büyük bir kapışma halinde olduğu son yıllarda, PKK’nin Kürdistan sömürgecisi İran ve Suriye devletlerine endeksli siyaset tercihi her dört parça Kürdistan’da Kürdlere uzun vadede büyük kayıplar yaşatacağı gibi Kürd siyasi çevreleri arasında da düşmanlığa varacak ölçülerde çelişkilerin doğmasına da neden olmaktadır.
Bu genel belirlemelerden sonra PKK ve ona bağlı yapıların bir bütünen Kürd ulusal mücadelesini dört parça Kürdistan’da zora sokacak hangi yanlışlara sebep olduğuna birlikte bakalım.
a-) Kuzey Kürdistan sahasında PKK’nin, siyaset sahnesine çıktığı ilk günlerden itibaren geçmişte Kürd ulusal mücadelesine emek vermiş ve bu uğurda birçok bedel ödemiş tüm Kürd siyasi yapılarını hain, ajan, işbirlikçi ve ilkel milliyetçi ilan ederek Kürdler arası ilk nifak tohumlarını atmış olmanın vebaline sahiptir.
b-) Kürdlerin tartışılmaz liderlerinin mücadelesini ve ödedikleri bedelleri adeta reddi miras yaparak inkar etmiş olması ve ayrıca Kürdistani değerler olan Ala Rengin’i ve Ey Reqip marşını tanımaması, yer yer bu değerlere saldırması yine PKK’nin işlediği veballer arasındadır.
c-) Kır gerillası olarak tanzim edilmiş olan PKK’nin, savaşı düşmana ait stratejik noktalardan Kürdistan’da ki köy, kasaba ve şehirlere taşımış olması ve akabinde bölge halkına büyük mağduriyetler ve göçler yaşatması yine PKK’nin işlediği günahlardandır.
d-) Kürd halkının büyük fedakarlıklarla katkı sunduğu legal mücadele alanlarına ve kurumlarına Kürdleri layık görmeyip Türk ve Alevi unsurları yerleştirmesi ayrıca meclise seçilecek insanların birçoğunun Türk ve Alevilerden belirlenmesi Kürd’ün emeğine, şehadetlerine ve gösterdikleri fedakarlıklara yapılmış en büyük haksızlıklardandır.
e-) Sömürgeci T.C. devletiyle kapalı kapılar ardında yapılan ve özünde bir teslimiyet belgesi olan, adına çözüm süreçleri dedikleri konularda kendilerinin dışında var olan birikimli tüm Kürd yapılarını göz ardı ederek kurdukları ilişkilerin hüsranla sonuçlanmış olması ve benzeri Kürdlere, maliyeti yüksek birçok hadisenin tek sorumlusu PKK hareketidir.
A-) Güney Kürdistan sahasında yüzyılların mücadelesi sonucu belli bir bölgeyi kontrolünde tutan ve daha sonrada federatif bir yapıya kavuşturan KDP, YNK ve diğer güçlerin kendilerini baş tacı misafir olarak topraklarında barındıran ve PKK’den her türlü imkanlarını esirgemeyen bu güçlere rağmen misafir oldukları alanlarda bulunan örgütlerin altını oymaya yönelik haince siyasi çalışmalara girmiş olmaları PKK’lilerin yanlışlarının başında gelmektedir.
B-) Kandile yerleşerek Güneyli güçlerin kendilerine sunduğu imkanlarla gelişip güçlendikten sonra bölgenin belirleyici temel güçleri olan KDP ve YNK ile çatışmalı süreçleri başlatarak binlerce gerilla ve Peşmergenin şehadetine sebep olmaları hiçbir gerekçeyle izah edilebilecek bir durum olmadığı ortadadır.
C-) Son yıllarda İran mollaları, Esad katili ve merkezi Irak yönetimi ile sinsice geliştirdikleri ilişkiler sonucunda Güney Kürdistan’da bağımsızlığa yönelik çalışmaları sabote edecek büyük engeller çıkarmaları ve bu arada İran ve merkezi Irak hükümetinin sağlamış olduğu ekonomik ve askeri yardımları Haşdi Şabi çeteleriyle birlikte kullanarak başta Şengal olmak üzere Güney Kürdistan’ın birçok alanında bağımsızlık karşıtı bir ortamda değerlendirmeleri, Kürdlük ve yurtseverlikle tarif edilebilecek ya da üzeri örtülebilecek yanlışlar değildir.
D-) Bütün dünya tarafından Güney Kürdistan yönetimi meşru, hukuki ve yasal statüye sahipken Kürdistan egemenlik alanlarında 600 civarında Kürd köyünün PKK tarafından zorla işgal edilerek ve kurumların o bölgelere yönelik ekonomik ve altyapı çalışmalarını engelleyerek Güney Kürdistan devlet yapısının otoritesini sarsmaya PKK’nin hakkı da yoktur haddi de olmamalıdır çünkü yüzyıllardır o topraklarda yaşayan PKK’nin baskıları sonucu köylerini ve evlerini terk ederek başka bölgelerde muhacir durumuna düşürülmüşlerdir.
a-) Batı Kürdistan’da Kürdlere vatandaşlık kimliğini dahi çok gören ve son yüzyılın diktatörlüğüyle bilinen Esad ailesine sığınarak o parçada yaşayan Kürdlerin tüm katkı ve fedakarlıkları sonucu belli bir güce ulaşmış PKK yapısının Esadların saltanatının sallandığı bir dönemde can suyu gibi Esad’ın kontrol edemeyeceği topraklara yerleşerek ve bu topraklarda binlerce Kürd çocuğunun canına mal olan bir şavaşımdan sonra Esad’ın yeniden nefes aldığı koşullarda yine bu toprakları Esad güçlerine anahtar teslimi terk etmek hangi Kürdlük ve hangi yurtseverlikle izah edilecektir.
b-) Yüzlerce yıldır o topraklarda yaşayan ve onlarca yıldır baba ve oğul Esad’ın zulmüne maruz kalan ve kendi olanakları nispetinde Kürd halkının mücadelesini veren onlarca Kürd örgütünü baskı altına alarak onlara ait kurumları ateşe vererek yeri geldiğinde Ala Rengin’i ayakaltına alarak ortaya konan tavır hangi yurtseverlikle bağdaşmaktadır.
c-) PKK/PYD muhalifi olan tüm kadroların ailelerine zulmederek onların Batı Kürdistan topraklarını terk etmesini sağlayan ve bu arada Güney Kürdistan’da örgütlenip kendi ata topraklarını Beşar Esad’ın işgalinden kurtarmaya aday Roj Peşmergelerinin kendi topraklarına dönmesini savaş sebebi saymak hangi akılla ve hangi vicdanla bağdaşmaktadır.
A-) Doğu Kürdistan’da PJAK adıyla örgütlenerek, Qazi Muhammed’in Qasımlo’nun ve Şerefkendilerin emaneti olan Kürd parti ve örgütlerini hain ilan ederek o parçada bahsi geçen yapılara saldırıp itibarsızlaştırmak Qazi Muhammed’e yapılmış bir haksızlık değil midir?
B-) Kuzey Kürdistan’dan bir kısım Kürd gencini Doğuya taşıyarak ve birazda Doğu Kürdistan’da ki Kürd yurtseverlerinin gençlerinden oluşturulan PJAK vasıtasıyla güya Doğu Kürdistan’ı özgürleştireceğim iddiasını ortaya koyup yüzlerce Kürd gencinin şehadetinden sonra hiçbir inandırıcı gerekçe göstermeden yüzlerce militanı İran mollalarının merhametine terk ederek onların üçer beşer darağaçlarında sallandırılmasına sebep olmak hangi devrimci ve yurtsever anlayışla tarif edilebilecektir. Ne oldu da kimlerle hangi kirli pazarlıklar sonucu PKK İran mollalarıyla stratejik ittifakta anlaşabildiler?
Vel hasılı PKK hareketi 40 yıllık siyaset mazisinde özetlemeye çalıştığımız bu sakat pratiğin sahibidir. Ancak yukarıda da izah etmeye çalıştığım gibi bütün bu yanlışların hesabını tarihe bırakmak kaydıyla bütün Kürd siyasi çevrelerinin her türlü örgütsel ve çıkar hesaplarını bir kenara bırakarak mevcut elverişli koşulları Kürdlerin özgürlüğü ve Kürdistan’ın bağımsızlığı için kullanmalıdırlar. Bilinmelidir ki adına vekalet savaşı verilen tiranlar ve sömürgeciler Kürdleri bir selpak bezi gibi kullanarak mutlaka tarihin çöplüğüne atacaklardır.
Böylesine iğrenç bir akıbetle karşılaşmamak için ve Kürd halkının lanetine muhatap olmamak için mutlaka Kürdler birleşmeli ve kendi onur kavgalarını Qazi Muhammedlere, Mela Mustafalara, Seyit Rızalara, Şex Saidlere ve Mazlum Doğanlara yakışır bir biçimde yapmalıdırlar. Bu noktadan itibaren Kürdlerin bir damla kardeşkanına dahi tahammülü olmayacağı herkes tarafından bilinmelidir.
Tüm Kürd siyasi çevreleri kendilerini tarihe mahkum etmek istemiyorlarsa bu kritik süreçte Kürdün Kürde bir tek kurşun atmaması için ellerinden gelen tüm gayreti sarf etmelidirler.
Saygılarımla
M. Hüseyin Taysun
10.03.2017 / İstanbul
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.