Birkaç yıl önce derin devlet güçleri tarafından bir kaset komplosu sonucunda CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği bilinen Kemal KILIÇDAROĞLU Kemalist aşkla bağlı olduğu partisini aradan uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen müzmin muhalefet anlayışının ötesine taşıyamadığı bilinmekte, siyasi beceriksizliğinin yanında büyük gaflarıyla da oldukça ünlü birisi olarak siyaset dünyasında tanınmaktadır.
Kendi etnik kimliğini ve mensubu olduğu inancını sahiplenebilecek bilgi ve cesaretten yoksun bu zavallı kişilik Genel Başkanlığını yaptığı CHP döneminde tüm siyasi yaşamını, aktivitesini ve geleceğini tedavülden kalkmış Kemalizm’i savunmaya ve kendisini devşirmiş olan ırkçı, şoven güçlere şirin gözükmeye adadığı bilinmektedir.
Dünyada ve bölgede büyük tartışma konusu olan Musul operasyonlarının değerlendirildiği bir dönemde bahsi geçen bu zat-ı muhterem ana muhalefet partisi başkanı olarak sadece konuşmuş olmak adına Güney Kürdistan mücadelesinin saygıdeğer liderlerini birer kabile reisi olarak tanımlayabilecek kadar büyük bir cehalete gömülmüştür. Aslında bu kelimeleri sarf ederken kendisinin yıllarca hizmetkârlığını yaptığı ve aynı zamanda kendi ailesinden onlarca insanı katleden Dersim katillerine nasıl yaranmaya çalıştığını ortaya koymuş, devşirilmiş bir zavallı olarak çapsızlığını ve korkaklığını da sergilemiştir
80 milyonluk bir devlette ana muhalefet koltuğunu işgal etmekte olan bu devşirme şahıs dünyadaki değişim ve gelişmelerden nasiplenerek omurgalı bir siyaset yürüteceğine tüm siyasi yaşamını CHP’ li belediyelerin açılış törenlerine katılmakla ve Cem evlerini ziyaret etmekle geçirmektedir. Oysa haddini aşarak karalamaya çalıştığı Güney Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin yöneticileri başta ABD olmak üzere dünyayı yöneten küresel güçlerin muhatabı olmakta ve Ortadoğu siyasetini onlarla birlikte dizayn etme iddiasını sürdürmektedirler.
Güney Kürdistan’ da başta Sayın Mesud BARZANİ olmak üzere tüm Kürd siyasi liderler bir taraftan mazlum Kürd Halkının özgürlük mücadelesini verirken diğer taraftan dünyanın başına bela olmuş IŞİD terör örgütüyle de emsaline rastlanmamış, kahramanca bir mücadeleyi sürdürerek tüm insanlığın ve aynı zamanda dünyayı yöneten devletlerin büyük takdirlerine mazhar olmuşlardır.
Kılıçdaroğlu Kürd liderlerine yönelik bu büyük gafı yaparken aynı zamanda özgürlük mücadelesi veren 50 milyon nüfuslu Kürd Halkına karşı içindeki nefreti de orta yere koymuştur. Celladına âşık bu zatın kendisini devşirenlere yaranmaya yönelik bu çıkışları sadece onun kişiliksizliğini ortaya koymakla kalmamış ayrıca kendi atalarına da nasıl büyük bir haksızlık yaptığını göstermiştir.
Kılıçdaroğlu’nun siyaset olarak bellediği bu korkakça tarzın nasıl da yöremizde yaşanmış ve bilinen bir hikayeye benzediğini okuyucularımla paylaşmak istiyorum.
HİKAYEMİZE GELİNCE,
Kuzey Kürdistan’ın Serhad bölgesinde büyükbaş hayvanların otlatılmak üzere çobanlar tarafından bir araya getirilmiş haline “NAXIR” (garan) denilmektedir.
Çoban tarafından arazide otlatılmak üzere toplanan bu hayvanların içerisinde boğalar, inekler ve öküzler bulunmaktadır. Zaman zaman çiftleşme ihtiyacı duyan boğalar inekleri kovalarken öküzlerde boğa sürüsü ile birlikte hareket ederek inekleri kovalarlar.
Günün birinde ineklerin boğalar tarafından kovalandığı bir esnada meraklı bir inek öküzlere dönerek sorar:
“Boğaları anladık da siz neden bizi kovalıyorsunuz? Ve sizler erkeklik özelliklerinden yoksunsunuz…”
Öküz dönerek ineğe cevap verir:
“Bizim boğalarla beraber hareket etmemizin nedeni siz ineklerin akıbetine uğramamaktır.”
Anlaşılan o ki devşirilmiş ve iğdiş edilmiş Kılıçdaroğlu yaptığı siyasi gaflarıyla Kürdlere düşmanlığını açık ederken Kürdlerin liderlerine hakaret etme suretiyle cellatlarına şirin ve makbul görünme çabası içerisine girmektedir. Ayrıca muhtemeldir ki “ineklerin akıbetine uğramamak için” böyle bir yöntemi bilinçli olarak kullanmaktadır.
Oysa halk arasında çok ünlü bir söz vardır: “Korkunun ecele faydası yok.”
Kılıçdaroğlu’nun kabile reisi olarak tanımladığı Kürdistan liderlerinin Kılıçdaroğlu’ nun siyaset yaptığı Türkiye’ de 15 milyon Kürd seçmeninin de liderleri olduğu ve uğruna hiçbir fedakârlıktan çekinmeyecekleri değerli insanlar olduğu da hiçbir zaman akıllardan çıkarılmamalıdır.
Saygılarımla
M. Hüseyin TAYSUN
26/10/2016 İSTANBUL
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.