Şayet bir devlet ülkede yaşanmakta olan krizin ve yoksulluğun gerçek sebeplerini kendi yurttaşlarından gizliyorsa o ülkenin var olan sorunlarını normal yollardan çözümlemesi asla mümkün değildir. Sebebine gelince herhangi bir devletin var olan sorunlarını çözebilmesinin olmazsa olmaz koşulu mevcut sorunları ülkede yaşamakta olan kitlelerin tamamıyla ve demokrasi yanlısı güçlerle açık ve şeffaf bir biçimde tartışıp paylaşarak ve onların desteğini alarak çözümleyebilir.
Oysa Türkiye’nin son on yılına baktığımızda AKP-MHP iktidarı bırakalım kitlelerin sesine kulak vermesini ve feryat etmesini mevcut iktidar kendilerine muhalif olan başta Kürd siyasetçileri olmak üzere tüm demokrasi ve özgürlüklerden yana olan kesimlerin sesini bastırmak ve susturmanın bütün baskıcı yöntemlerini uygulamaktadır. AKP-MHP iktidarı son on yılda ekonominin değişik metodlarını uygulayıp denerken sorunları içinden çıkılmaz bir hale sokmuştur. Türkiye’deki sistem partileri , STK’lar ve kendilerine muhalif diyen ekonomistler dahil ilgili hiçbir çevre yaşanan bu ekonomik kriz ve derin yoksullaşmanın asıl sebebinin Kürdleri yok etmek üzere planlanmış iç ve dış operasyonlar ve işgallerden bahsetmemektedirler.
Oysa ortalama her aydın , siyasetçi ve ekonomistin gerçekleştirilen bu operasyonlarda devletin olağanüstü harcamalar yaparak ekonomiyi batağa sürüklediğini ayrıca bunun yanında T.C. Devletine Batı Dünyası tarafından gizli ama bir o kadar da etkili bir ambargonun uygulandığını bilmekte olduklarını söyleyebiliriz.
Türkiye halkına pompalanan bu ırkçı şoven politikalar yüzünden açlık ve yoksulluğu kendilerine reva gören ama Kürd anasını görmesin diyen büyük kitlelerin yaratıldığını ne yazık ki görmekteyiz. Ayrıca Türkiye’de insanların sefaletine rağmen ufak bir kesimin böylesine bir anlayışla her gün servetlerine servet katarak büyük paralara sahip olduğu gerçeği de önümüzde açık seçik durmaktadır.
AKP-MHP iktidarı bugün gelinen bu noktada dün düşman ilan ettiği başta Rusya olmak üzere ABD , Suriye’nin Esadı ve Mısır’ın Sisisiyle her zeminde barışmanın peşinde koşarken ve bunlara her türlü tavizi verirken ve bunlarla barışmak için el etek öperken kendi ülkesindeki ve yanı başındaki Kürdlerle barış içerisinde olmak üzere en ufak bir adım atmamaktadır. Dolayısıyla görünen o ki bu ülkenin insanları ülkeyi yanlış yönetenlerden dolayı bu yoksulluk ve sefalete daha uzun yıllar katlamak zorunda kalacaklardır.
Peki çözüm ne : Çözüm bu devleti yönetenlerin aklı selimle hareket ederek mevcut ırkçı şoven anlayışlarından ve Kürdlere düşmanlıktan vazgeçmelidirler. Ayrıca Kürdler de kendi aralarındaki yapay sorunları terk ederek birlik olmanın koşullarını mutlaka yaratmalıdırlar.
M.Hüseyin Taysun
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.