İran şahı Rıza Pehlevi’yi devirerek 1979’da iktidara gelen gerici İran Mollalarının demokrasi, özgürlük, Kürd’lük ve modernizm adına hiçbir düşünce ve eyleme fırsat tanımadığı İran ülkesinde Şia mezhebine dayanan sözde dinciliğin mazisi ve örgütlülüğü yaklaşık 100 yıllık bir hadisedir.
Pehlevi Ailesinin yüzünün batıya dönük olmasına rağmen Şia mezhebini temsil eden molla kesimi her zaman İran’daki iktidarın gizli ortağı olmuş ve yoksul halk kesimi arasındaki örgütlülüğü ve gücünü sürekli muhafaza etmiştir. İran devletinin ekonomisinde hatırı sayılır imkanlara sahip olan mollalar aynı zamanda muhtemel bir Sünni kalkışmasında ya da Kürdler, Beluciler ve bir kısım Sünni Araplara karşı her zaman yedekte tutulan önemli bir güç olarak devletin yanında tutulmuştur.
Ortadoğu’da Şia mezhebinin kalesi ve tek adresi olan İran devleti civar memleketlerde bulunan Şia mezhebine mensup insanları bu mollalar vasıtasıyla kendilerine bağlayarak hem İran’daki rejimi güçlü bir biçimde korumuş hem de Şia mezhebini komşu ülkelere yayarak bölgede büyük ve etkili bir devlet olmanın stratejik avantajlarına sahip olmuştur.
İşte bu yayılmacı mezhep anlayışında mollaların rolü ve etkinliğinden dolayı İran Mollalarının ülkede adeta önemli bir dokunulmazlıkları bulunmakta ve Şia mezhebi İran ülkesinde büyük halk kitlelerini bir arada tutmanın tutkalı sayılmaktadır. Bu nedenledir ki Kürd kızı Jina Emini’nin şehadeti ile başlatılan ve İran molla rejimine karşı büyük eylemler geliştiren Kürdler, Beluciler ve her türlü zulme uğrayan demokratlar ve kadınlarla sınırlı kalmış ve eylemler beklenen ve istenen sonuca ulaşamamıştır.
Daha önceki yazılarımda da başlatılan bu ilerici ve demokratik eylemlerin Azeriler ve İran’daki orta sınıf esnaflarından ve köylülerden istenilen desteği görmeyeceğini ve kısa bir dönem içerisinde devrim muhafızları ve Besiç denilen çeteler vasıtasıyla kan ve zulümle bastırılacağını yazmıştım. Kürdler, Beluciler ve bir kısım ilerici unsurlar ve kadınlar tarafından önemli bir destek gören ve mollaların gerici, yobaz rejimine karşı özellikle Kürdistan ve Belucistan eyaletlerindeki kent ve kasabalardaki bu anlamlı isyan hareketi rejim taraftarları arasında ve İran resmi güçleri vasıtasıyla bu eylemler bir Kürd isyanı olarak tanımlanmış ve başta bu eylemlere katılan az miktarda Azeri ve Farslar böylece geri çekilerek rejim taraftarlarının saflarına geçip resmen eylem kırıcılığı görevlerini üstlenmişlerdir.
Her şeye rağmen Kürd kızı Jina Emini’nin şehadeti üzerinden harekete geçen Kürd, Beluci ve diğer ilerici halk kesimlerinin başlattığı bu onurlu eylemlerin büyük değeri olduğu gibi İran halklarının yıllardır tahammül gösterdiği gerici, yobaz molla rejimine karşı konulabileceği korkusu halk arasında büyük oranda kırılmıştır. Yaklaşık altı ay süren bu eylemler sonucunda onlarca masum insan idam edilmiş ve özellikle Kürdistan ve Belucistan eyaletlerinde binlerce insan katledilmiş ve on binlerce insanlar zindanlara atılarak işkence yapılmış ve adeta halktan intikam alınmıştır.
Jina Emini kendi döneminin Leyla Kasımı gibi büyük cesaretiyle tüm Kürdlerin ve ilerici demokrat insanların yüreğinde ve beyninde müstesna bir yer edinmiştir. Jina Emini’nin ortaya koyduğu ve tam da Kürd kadınına yakışır eylemi ve direnişiyle bir kere daha Kürd kadınlarının cesaretini bütün dünyaya ispatlamış ve eli öpülesi bir biçimde düşmana boyun eğmeden şehadet şerbetini içmiştir. Jina Emini yobaz İran Mollalarının karşı konulmaz olmadığını ispatlayarak milyonların özgürlük ve demokrasi sloganlarıyla İran Mollalarının saltanatını sallamış ve kulaklarını yırtarcasına haykırmışlardır.
Yaşanmış olan bu gelişmelerden sonra İran ülkesini ve molla rejimini bütün yönleriyle araştırıp iyi tanımak gerekiyor. Unutmayalım ki aynı molla tayfası 1951 yılında İran’a demokrasiyi getirerek ve İran petrollerini millileştiren ilerici demokrat Doktor Musaddık’ı Amerika’nın ajanlarıyla birlikte iktidardan indirenlerdirler. Doktor Musaddık 1953’te iktidardan düşürülerek ülkesini terk eden Şah Rıza Pehlevi’yi yeniden iktidara getirerek ülkeyi monarşi rejimine terk etmişlerdir.
İran’la ilgili yazı yazan dostlardan istirhamım odur ki İran ve İran’daki mollaların tarihini, gücünü ve rolünü doğru tahlil ederek İran’daki olayları değerlendirsinler. Bunun aksi söylemler hamasetten öteye gitmeyeceği gibi direnişe tevessül eden insanlarımızın büyük acılar çekmesine ve onarılmaz yıkımlara neden olacaktır .Bu vesileyle bütün her şeye rağmen Jina Emini’nin bedeniyle yaktığı direniş ve özgürlük meşalesine sahip çıkarak onu gönlümüzde ve mücadelemizde yaşatalım.
Jina Emini şunu bilmelisin ki senin mücadele anlayışına ve şehadetine her zaman saygımız sonsuz olacaktır.
M.Hüseyin Taysun
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.