Ancak bu genel istek ve temennilere rağmen bir takım sorumsuz çevrelerin ya da kişilerin oldukça lakayıt beyan, davranış ve eylemleri tabiri caizse insanı çılgına çeviriyor ve sonuçta böylesi kişilere yönelik cevap veya eleştirilerini onların anlayacağı üslup ve düzey de yapmak zorunda kalıyorsun.
İşte bu ve benzeri sebeplerden ötürü kişisel tercihim olmasa bile bu yazım da kullanacağım üsluptan ötürü okurlarımın beni hoşgörüleriyle tolore etmelerini özellikle rica ediyorum. Yazımın başlığı olarak kullandığım maymun deyimin de ki kastım, yaşadığımız evrende, insanların hayatın da önemli bir role sahip ve aynı zaman da bir çok alanda insanlara katkıları ve üretkenlikleriyle hayatımız da vazgeçilmez olan hayvanlara hakaret etmek değildir.
Ancak hayvanlar alemin de maymunların bilinen tek özellikleri şaklabanlıkları ile insanları eğlendirmek ve oyalamaktır. Bundan dolayıdır ki insanlar ancak boş zamanların da veya stres atmak üzere maymunları görmek ister ve onlarla eğlenirler.
Kürdlerin, Kürdistan toprakları üzerin de onurlu ve şerefli bir yaşamı kurmak adına hayatın tüm alanların da amansız bir mücadele verirken ve sömürgecilere karşı hemen her cephe de kanlı ve bedelleri ağır bir savaşı sürdürürken ve Kürdistan’ın her karış toprağına yurtsever Kürd gençlerinin bedenleri düşüp şahadetler yaşanırken ve içinden geçmekte olduğumuz bu kritik süreci Kürdler adına büyük kazanımlara dönüştürmek için azami gayret ve fedakarlıklar yapılırken ve çok daha önemlisi, Kürdler adına başarabilmek için bir çok şahsiyet örgüt ve partinin birliktelik sağlansın diye bütün samimiyetlerini ortaya koyarak önemli çabalar sarf ederken tam da bu nokta da tüm bu çaba ve fedakarlıkları ve olumlu gelişmeleri alt üst edecek, olayları çarpıtarak rayından çıkaracak demeçler veren ve böylelikle Kürdler de ki moral ve motivasyonu kırmayı hedefleyen Sömürgeci devletlerin yaklaşık 30 yıldır kullandığı maharetli maymunların devreye girerek Kürd halkının kafalarını karıştırmak ve bir takım provokasyonlara açık yeni alanlar yaratmaları doğrusu oldukça manidar, düşündürücü ve hasmane bir tutumdur.
Dört parça Kürdistan’ın, yurtsever yiğit evlatlarının ve fedakâr Kürd Halkının, vatanlarının özgürlük ve bağımsızlık mücadelesin de onurlu bir yaşam uğruna acılar çektiği ve büyük şahadetler yaşadığı bu dönem de, böylesi lafazanlıklar yapanların kimileri, TC parlamentosuna kapak atmış, kimileri peşmergenin özgürleştirdiği Kandil de karargah kurmuş, kimileri Avrupa’nın konformist yaşamın da karar kılmış, kimilerinin ise İstanbul Beyoğlu’n da, Cihangir de eğlence dünyasına demir atmış bu maymun çeşitlerinin, Kürdlerin acıları ve kanlarıyla özgürleştirilmiş topraklar üzerine ahkam kesmeleri, düşmana uygun düşen beklentileri ve yine sömürgecilerin elini güçlendirir hayalleriyle, o ünlü ve maymunsu iştahlarıyla, yeni yeni sanal kantonlardan bahsedip dillendirmeleri, ihanet değilse acba ne anlama geliyor?
Kendilerine daha 30 yıl öncesinden zerk edilmiş talimatları, adım adım ve gıdım gıdım Kürdistan’lıların yaşamına uygulayan bu maymunların, çok sıkıştıkların da talimat aldıkları güçlerin ve kendilerine dost marjinal olan çevrelerin desteklerini de aldıkları bilinen gerçeklerdendir. Kırk milyon mazlum Kürd’ü görmezlikten gelerek önümüz de ki zamanlarda çok ciddi sorunlar yaratmak üzere, Dört parça Kürdistan da, azınlıklar ve marjinaller üzerine derin çalışmalar yapmayı marifet sayan bu maymunların, kendilerinin dışın da ki namuslu ve sorumluluk sahibi Kürdistani olan çevreleri ne zaman doğru anlayabileceklerdir. Doğrusu bu bizim merak ettiğimiz önemli bir konudur!
Oysa namuslu ve sorumlu siyaset yapan her Kürd kişiliği ve örgütleri sadece Kürdler için mücadele etmemekte, asıl ve nihai hedeflerini tüm Kürdistanlıları özgürleştirmek perspektifini her vesile ile ortaya koymaktadırlar.
Bu sanal kantoncuların ve entegrasyoncu çevrelerin her kategori veya gruba hayali kantonlar önermelerinin gerçeği, düşmanların vazgeçilmez projesi olan böl, parçala, güçsüz kıl ve yönet sinsi anlayışına hizmet etmek olduğu, artık sağır sultan tarafından da duyulup bilindiği görülmeli ve bilince çıkarılmalıdır. Aslın da yapılması gerekenin bu maharetli maymunların oyunlarını hızla deşifre ederek, tüm Kürdistanlılara oynadıkları oyunlardan dolayı kitlelere yaşattıkları acı, elem ve trajediler nedeniyle mertçe ve dürüstçe özür dileyerek bağışlanmalarını istemeye zorlamaktır.
Yazımı sonlandırırken, Kürdistanlıların bildikleri bir hikayeyi ilgililere de burada aktarmak istiyorum…
Hikâye; Kazan ile onu sürekli karıştıran kepçe arasın da geçen diyalogu anlatmaktadır.
Kendisini oldukça beğenmiş olan kazan, her gün kepçeye kendisinin som altından yapıldığını ve dibinin çok parlak olduğunu, kepçenin ise ağaçtan yapılmış ve dolayısı ile değersiz bir araç olduğunu anlatır.
Kazan bu söylemlerini ve kendisinin emsalsizliğini kepçeyi bıktırıp bezdirerek tekrarlar.
Kazanın tekrarlarına dayanamayıp sinirlenen kepçe, kazana; kardeşim sen her gün bana altından yapılma ve dibinin parlak olduğunu söylüyorsun amma ben senenin 365 günü senin için de ve senin dibini karıştırıyorum benim gördüğüm senin dibin kapkara ve pislikler içerisindedir der ve ilave eder, bundan sonra tekrar kendini meth etmeye devam edersen, senin gerçeğini hem senin sahibine, hem de cümle aleme anlatırım ve dolayısı ile sen de hak ettiğin çöplüğü boylarsın der.
Ben de bu yazımın sonun da, Kazan-Kepçe hikâyesinden yola çıkarak bu sekter davranış içerisin de olan çevrelere artık bir takım sanal çözümlemelerinizi bırakıp, düşmana hizmet etmeyi terk ederek, mazlum Kürd halkının meşru ve haklı mücadelesine omuz vererek, asıl olmanız gereken adrese dönün diyorum. Geçmişte tüm beklentileriniz ve Kürdlere yaşattığınız acılara rağmen, Kürdistan toprakları herkese yetecek kadar oldukça bereketli, Kürd halkı ise hem şefkatli hem de affedecek kadar merhametli olduğu bilinmektedir.
Saygılarımla,
M. Hüseyin TAYSUN
28/12/2014 - İstanbul
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.