Kurulduğu günden günümüze kadar Kürdistan topraklarında barınarak mevzilenen ve elinde bulundurduğu imkan ve kabiliyetlerin tümünü fedakar Kürd halkına ve yurtsever Kürd gençliğine borçlu olan PKK hareketinin, özellikle son dönemlerde ortaya koyduğu pratik ve söylemleriyle Kürd ve Kürdistan düşmanlığı yapıyor olması normal akılla izah edilebilecek bir durum değildir.
Özellikle Güney Kürdistan’da ki devletleşmeye yönelik olumlu gelişmeler ve Mesud Barzani’nin ortaya koymuş olduğu dahiyane diplomatik başarılar hem Güney’de ki özgürlük mücadelesine uluslararası arenada büyük bir itibar kazandırmış hem de dört parça Kürdistan’da yaşayan Kürdler arasında önemli bir heyecanın ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Mesud Barzani’nin Güney’de önderliğini yaptığı ve aynı zamanda büyük başarılara vesile olan bu gelişmeler yaşanırken, PKK’nin kontrolündeki Kuzey Kürdistan’da ortaya konulan ve adına Demokratik Özerklik denilen alan hakimiyeti pratiği, hendek ve barikat direnişleri ile büyük bir fiyaskoyla sonuçlanırken bölgede yaşayan Kürd halkı da inanılmaz mağduriyetlere muhatap olmuş ve binlerce Kürd gençleri sömürgeci T.C. devletinin uçak, helikopter ve tanklarıyla hunharca katledilmiştir.
PKK, Kuzey Kürdistan’da ortaya koyduğu pratiğiyle yaşamış olduğu yenilgiyi ve önemli itibar kaybını Kürd kamuoyundan gizlemek üzere Batı Kürdistan’da Beşar Esad’la kurduğu kirli ve karanlık ilişkiler sonucu Rojava’da Baas güçlerinin boşalttığı alanlara yerleşmiştir. Beşar Esad Şam varoşlarına kadar dayanmış olan Suriyeli muhaliflerle boğuşurken; PKK, PYD vasıtasıyla Beşar Esad’ın denetiminden çıkmış olan topraklarda vekalet savaşı vererek adeta Beşar Esad güçlerine ciddi bir nefes aldırmıştır.
PKK/PYD’nin Rojava Kürdistan’ın da Beşar Esad adına üstlenmiş olduğu vekalet savaşlarında binlerce Kürd genci şehit olurken; PKK, Beşar Esad’ın zulmüne başkaldıran Kürd ve Arap muhaliflere karşı rejimi korumak üzere adeta savaş ilan etmiştir. Bütün bu süreçlerde PKK/PYD anlayışı kendi topraklarını özgürleştirmek üzere örgütlenmiş olan Kürd ulusal muhalefetine nefes aldırmayacak bir tarzda saldırırken PKK ve PYD’nin hakimiyet alanlarında Beşar Esad’a bağlı rejim güçleri adeta cirit atmakta bunun karşılığı olarak da YPG/YPJ militanlarının bir kısım silah araç gereçleri rejim tarafından karşılanırken maaşları da yine rejim tarafından ödenmiştir. Rojava Kantonları olarak ilan edilen bölgeler Beşar Esad’ın elinin güçlendiği andan itibaren Kuzey Suriye alanı olarak isim değiştirmiş ve yine bu zaman zarfında YPG/YPJ örgütlenmeleri SDG adı altında Baas kalıntısı Arap güçleriyle ortaklaştırılmıştır.
PKK/PYD’nin Kürd muhalif örgütlerine karşı oldukça acımasız davrandığı bu dönemde Arap, Çerkez ve diğer marjinal güçlerle kuzu sarması misali bir arada olmaları, beraberinde Kürd gençlerinin kanının oluk oluk döküldüğü alanların yeniden rejim güçlerine peşkeş çekildiği dönemlere denk getirilmesi son derece manidardır.
PKK’nin son dönemde kendine ait niyet ve düşüncelerini kendilerine komutan veya yetkili sıfatını yakıştırmış birtakım PYD, YPG, YBŞ’li kişiler vasıtasıyla Kürd ve Kürdistan düşmanlığı temelinde dillendirerek başta Mesud Barzani olmak kaydıyla tüm yurtsever çevreleri karalayan, aşağılayan söylemleri ayrıca Şengal ve benzeri yerlerde Kürd meşru güçlerine saldırtmaları hiç de tesadüfi değildir.
Özünde her vesileyle Kürd devletleşmesine karşı olduğunu beyan eden bu sekter ve taşeron anlayışın birileri tarafından kendilerine verilmiş olan görevi yerine getirdikleri tüm Kürd yurtseverleri tarafından gayet iyi bilinmektedir. Ancak Hıristiyanların dediği gibi “Benim ağzıma yapan, benim boynumdaki haçtır.”. Şayet genelde Kürdistani güçler PKK ve türevlerine onların anlayacağı dilde cevap vermiyorlarsa bunun yegane sebebi PKK tabanındaki tüm kandırılmış Kürd gençlerinin yurtsever olduklarından zerre kadar şüphe duyulmadığındandır.
Geldiğimiz bu aşamada Kuzey Kürdistan’da Kemalistlerin, Güney ve Batı Kürdistanında İran mollaları ve Baasçı Beşar Esad’ın güdümünde ve denetiminde hareket eden PKK ve ona bağlı kurumların, giderek Kürdlükten uzaklaşmakta olduğu bütün Kürd yurtseverlerinin ve Kürd halkının bilince çıkarması gereken bir gerçeklik olarak bilinmelidir. Kürdistani çevrelerin gelinen aşamada yapması gereken şey Kürd gençlerini bu anti-Kürdistani yapıdan kurtarmak ve Kürd halkını bu konularda bilinçlendirmek olmalıdır.
Bilinmelidir ki Kürd sorunu ve Kürd halkının acıları, Kürdistan’ın devletleşmesi ve Kürd halkının ulusal kurtuluş mücadelesiyle çözülecektir. Bunun aksine PKK gibi Stalinist ideolojik örgütlenmeler Kürd halkına acı çektirmekten ve Kürd halkının mücadelesini rayından saptırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Kürdlerin direniş ve yeniden diriliş haftası olarak algıladığı Newroz bayramının tüm halkımıza özgürlük ve huzur getirmesini diliyor. Tüm halkımızın bu anlamlı bayramını kutluyorum.
Saygılarımla
M. Hüseyin Taysun
18.03.2017 / İstanbul
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.