Dünya mazlum milletlerinin özgürlük mücadele süreçlerinde her bir yüzyıla damgasını vurmuş ve daha sonraki nesillere de örnek teşkil edecek önemli siyasi yapıların ve tarihe mal olmuş değerli şahsiyetlerin olduğu bilinmektedir.
Ancak geçmişe gidip konumuzu dağıtmadan ve yaşadığımız süreçte, özellikle Kürd halkını ilgilendiren yanıyla bölgemizde ve Kürdistan’da son gelişen olaylara baktığımızda Kek Mesud Barzani’nin ortaya koymuş olduğu kendine özgü vakur siyaset tarzı ve bu vesileyle uluslararası arenada ulaştığı saygınlık düzeyi ayrıca da bütün bu çabalarının sonucunda Kürd ulusal mücadelesine kazandırmış olduğu mevzilere baktığımızda hiç kuşkusuz 21. Yüzyılın hatırı sayılır önemli liderlerinden birisi olduğunu rahatlıkla görebiliriz.
Dünya ve Ortadoğu siyaset arenasında mütevazi olduğu kadar güvenilir ve kararlı bir lider özelliğine sahip olan Kek Mesud Barzani’nin Kürdlerin belli bir kesimi tarafından henüz doğru anlaşılamamış olması hem bir talihsizlik hem de onun şahsında bunca yıldır mücadeleye verilen emeğe saygısızlıktır.
Oysa yaşamın tüm alanlarında olduğu gibi mazlum ulusların ve toplumsal sorunların çözümünde de bilgi, tecrübe, tutarlılık ve cesaret belirleyici bir role sahiptir. Yukarıda belirtmeye çalıştığım bu özellikler herhangi bir sorunu, sağlıklı ve doğru bir çözüme ulaştırmada pusula özelliği taşımakta ve doğru bir yolda yürümenin olmazsa olmazı olarak bilinmektedir.
İşte bunlardan dolayıdır ki çözümüne talip olduğunuz herhangi bir konuyla ilgili ciddi bir bilgi birikimine, kararlılığa ve cesarete sahip değilseniz önünüze koymuş olduğunuz sorunu/sorunları bırakın çözmeyi daha da karmaşıklaştırıp arapsaçına döndürerek içinden çıkılamaz bir duruma getirmeniz oldukça yüksek bir ihtimaldir. Bu sebeplerden dolayı kendine ait doğrularını genel doğrularla buluşturamayanlar veya ucuz kopyacılık, basit rol çalma çabalarının sahipleri uzun vadeli ve zorlu mücadele süreçlerinin fırtınalı dalgalarında farklı yerlere savrularak yok olmaya mahkum olmak zorundadırlar.
Konuya bu çerçeveden baktığımızda başta Mesud Barzani olmak üzere Güneyli güçlerin gerek Kürdistan’ın diğer parçalarındaki farklı sıkıntı ve sebeplerden dolayı kendilerine sığınmış tüm Kürdleri büyük bir samimiyetle kucaklamanın yanında Rojava Kürdistan’ın da ki Kobani benzeri olaylarda ortaya koymuş oldukları milli davranış ayrıca bazı çevrelerin birçok kışkırtıcı ve sekter tutum ve eylemlerine rağmen gösterilen hoşgörü ve sabır ne yazık ki muhatapları tarafından doğru anlaşılmadığı gibi zaman zamanda Güneyli güçlerin aczine yorumlanmıştır. Bu ve benzeri yaklaşımların duyarlı Kürdistani çevreler tarafından hoş karşılanmadığı da ilgili çevreler tarafından bilince çıkarılmalıdır.
Bir taraftan anti-emperyalist geçinenlerin Kek Mesud Barzani’nin büyük çabaları sonucu ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinde görmüş oldukları ilginin kendilerinin marifeti olmadığını bilmelerine rağmen bu olanağı kendilerine sağlayan Sayın Mesud Barzani ve onun partisine düşmanca saldırmalarını insaf ölçüleri içerisinde anlamak ve tarif etmek mümkün değildir. Eğer bugün Rojava Kürdistan’ın da NATO üyesi olan Türkiye’nin tüm baskılarına rağmen PKK/PYD çevresi ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinden bir parça yüz bulup destek alıyorlarsa unutulmamalıdır ki bu Güneydeki kardeşlerinin ve Mesud Barzani’nin özel çaba ve gayretleriyle mümkün olabilmiştir.
Bu anlamda ve günümüz iletişim çağında kimsenin kimseden rol çalması veya kötü bir kopyacılık yapması gözlerden kaçırılabilecek bir durum değildir. Eğer gerçek anlamda yurtsever bir tutum ve milli bir duruş sergilenmiş olsaydı ve ayrıca Güneydeki mücadele tarzı örnek alınmış olsaydı bugün yıkıntılar altında kalmış ne bir Sur ne bir Cizre ne bir Silopi ne de bir Nusaybin olmayacaktı ve yine yüzbinlerce insanımız kadim Kürdistan topraklarını terk etmeyecek binlerce gencecik evladımız Türk sömürgecileri tarafından bodrumlarda ateşe verilerek katledilmeyecekti.
Eski bir atasözü vardır: Yanlışın ve zararın neresinden dönersen kardır.
Umarım ve temenni ederim ki Kürdlere hiç de hak etmedikleri zulmü ve sefaleti yaşatanlar yanlış siyasetlerini terk ederek, Güneyli kardeşlerini örnek almak kaydıyla önce Rojava da ki muhalif Kürd kardeşleriyle kucaklaşır ve bu vesileyle başta Kürdistanlılar olmak üzere tüm sağduyulu çevrelere kendilerini affettirmenin yolunu seçerler.
Umudun yüksek, şartların uygun olduğu bu anlamlı sürecin bir tek eksiği vardır ki o da Kürdlerin kendi milli birliklerini sağlayamamış olmalarıdır. Birliğini sağlamış Kürd ulusal mücadelesinin, Kürd halkına geçmişte reva görülen maküs talihini yerle bir edip tarihin çöplüğüne atması işten bile değildir.
Saygılarımla
M. Hüseyin Taysun
22.02.2017 / İstanbul
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.