Sömürgeci T.C. Devletinin parlamentosunda nasıl bir tılsım ya da bir cazibe varsa, milletvekili seçimleri söz konusu olduğun da neredeyse akan sular duracak. Garip olan da Türkiye de henüz seçim sathı mahaline girilmeden, Kürdistan da Kürdler adına siyaset yapan çevrelerde, özellikle mangalda kül bırakmayan siyaset erbapları dört veya beş yıl boyunca en acımasızca eleştirdikleri hatta küfrettikleri TBMM’ye kapağı atabilmek için, çalmadık kapı, öpmedik el, çevirmedikleri dolap bırakmıyorlar.
Oysa aynı çevrelerin seçimler söz konusu olmadığı zamanlar da her gün ya bağımsız veya federal bir Kürdistan’ı kurma adına, onlarca proje geliştirip, yüzlerce fikir yürütürken seçimlere çeyrek kala bütün savunduklarını veya bütün yazıp söylediklerini unutarak, keskin bir U dönüşüne geçmeleri ayrıca insanı hayretler içerisin de bırakmaktadır. Bu tarz siyaset cambazlarına, Kürdistan da oldukça fazla rastlamak mümkündür.
Bu Kürdler açısından, samimiyetsiz ve kahredici tabloya rağmen, önümüzde ki seçimler üzerine birkaç satır yazmak gerekiyor kanaatindeyim.
Haziran 2015 seçimleri hesaplanarak kurdurulan Halkların Demokratik Partisi (HDP)’nin kuruluşundan itibaren, Kürdlerin ulusal hak ve talepleri ile ilgili hiçbir iddiası kalmamış ve ayrıca entegrasyoncu bir strateji temelin de Kürdleri sömürgeci T.C Devletine sıkı sıkıya monte etmeyi hedeflemiş olan devlet patentli Öcalan ve KCK onaylı sözde Kürd partisi HDP ve uzantısı siyasi çevreler, Haziran 2015’te yapılacak olan milletvekilliği genel seçimlerine hazırlanırken, üçlü bir taktik yaklaşımla kendilerini ve dost çevrelerini parlamentoya taşımaya çalışmaktadırlar.
Bahsini ettiğim bu üçlü taktik yaklaşım ne Kürd halkının mevcut sorunlarını çözmeye yönelik ne de yine Kürd halkının acılarını dindirmeyi hedefleyen bir projeye veya amaca yönelik değildir. Bu üçlü taktik yaklaşımla yapılmak istenen, HDP’ ye mümkün olabilen en yüksek oyu taşımak ve yine mümkün olan en fazla sayıda siyasetin tacirliğini yapan insanları parlamentoya göndermektir.
Özünde devletin labirentlerinde planlanan bu proje ile ; a- Kürd seçmenlerine, barajın altında kalırsak, Kürdün siyasi namusu beş para olur propagandasını yapmak. b – Mevcut iktidara, barajın altına düşersek sokakları kan gölüne çeviririz mantığıyla yaklaşmakta. c – Kemalist solculara ve Alevilere ise, barajın altında kalırsak laikliğe ve çağdaş yaşama karşı olan Ak Parti iktidarı bir daha ki seçime kadar, sizlerin ensesinde boza pişirir ve laik rejim işlevsiz kalır…
Mesajını vererek bir bakıma korku oylarıyla barajın üstüne çıkmayı ve böylelikle çokça meraklı oldukları T.C parlamentosuna daha fazla sayıda insan göndermeyi hedeflemektedirler.
Tehdit ve şantaja dayalı, özünde Kürdlerin dertlerine derman olmayacak ve derin devlet aklıyla ortaya çıkarılmış böylesi bir seçim stratejisini benimsemiş olan HDP, özellikle Kürd seçmenlerinin oylarını riske ederken kendilerine dikte edilen bir karanlık üst aklın onlara verdiği görevi layıkıyla yerine getirebilmek için adeta çırpınmakta olduklarını rahatlıkla görebiliriz. T.C parlamentosunu hedefleyen ve legal siyasi parti geleneği adı sık sık değişse bile, yaklaşık 25. yılını tamamlamış olan bu omurgasız siyaset tarzını her seçim dönemin de farklı taktiklerle ortaya çıkıyor olmasına ve Kürdlere ait tüm değerleri fütursuzca istismar etmesine ve yine Kürdler adına elle tutulur ve dişe dokunur hiçbir icraatlarının olmadığına yıllardır şahitlik etmekteyiz.
Ayrıca mücadele süreçlerinde ki tüm bedellerini Kürdlerin ödediği ve ceremesini Kürdlerin çektiği, Yüzü Ankaraya dönük bu siyaset tarzı, bir takım kişi ve kesimlere büyük rant ve avantajlar sağlarken bu siyaset tarzını, samimiyetsiz ve omurgasız olarak gören yaklaşık On Milyon civarın da ki Kürd seçmeni, ya sandık başına gitmeyerek veya başka siyasi partilere oy vererek, bir anlamda HDP tarzı partileri protesto etmektedirler. Geçte olsa bunun farkına varan HDP ve dostları Kürdistan seçmeninden umutlarını iyice kesmiş olacaklar ki, bu seçimlerde metropol kentlerin de ki seçmenleri hedef kitle olarak önlerine koymakta ve bütün ağırlıklarını metropol kentlerine vermektedirler.
Bütün bu yaşananlara karşılık kendisini Kürdistani olarak niteleyen Kürd parti ve örgütleri hala PKK/HDP çevrelerine bir milletvekilliği uğruna olmadık tavizler vermekte, hatta yalakalık yapmaktadırlar. Bu çevrelere söylenilmesi gereken, Kürdistani ruh ve Kürdlerin milli gururu sizin vekilliğinizden hem daha onurlu hem de daha büyüktür. Ya namuslu ve tutarlı bir politika izleyerek bu mazlum milletin mücadelesini doğru temsil edin veya o kirli ellerinizi bu acılarla kıvranan Kürd Halkının yakasından çekin…
Güney Kürdistan da ve Güneybatı Kürdistan da yüz binlerce insanımızın büyük mağduriyetler yaşadığı ve insanlarımızın onurunu temsil eden peşmergelerin, vahşi IŞİD barbarları tarafından kafalarının kesildiği bu kritik dönem de, Ankara da mebus olmak için her türlü entrikayı çeviren ve her türden yalakalığı siyaset zannedenlere, umarım Kürd halkı bu seçimlerde ya sandıklara gitmeyerek veya bağımsız tek tek namuslu insanlara oy kullanarak gereken dersi vermelidir.
Saygılarımla,
M. Hüseyin TAYSUN
06.02.2015 - İstanbul
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.