Birey hayatında olduğu gibi milletlerin tarihinde de birçok enteresan hatta garip olaylara rastlamak mümkündür. Ancak ilk bakışta insan aklını şaşırtan ya da mantıklı bir izaha muhtaç olan bu gariplik veya tuhaflıklarla ilgili konuyu bilimsel doğrularla test ettiğimizde ya da derinlikli bir analize tabi tuttuğumuzda bizleri şaşırtan olayın pek de şaşılacak bir şey olmadığını öğrenmiş oluyoruz.
Konumuzun başlığına dönecek olursak Kürdlerin yüz yıllar öncesinden başlatmış oldukları Kürdistan’ın bağımsızlığı ve Kürdlerin özgürlük mücadelesi farklı önderlikler vasıtasıyla büyük kırılmalar, yenilgiler ve ihanetlere uğramış olmasına rağmen günümüze kadar büyük bir ısrarla sürdürülmektedir. Kürdlerin geçmiş mücadele önderleri düşmanlarının kıyaslanamaz gücü ve halkımızın tüm imkansızlık, yetmezlik ve geriliğine rağmen Kürdistan’ın bağımsızlığı ve Kürd halkının özgürlük şiarından asla vazgeçmemişlerdir.
Yaşadığımız süreçlere dönecek olursak gerek körfez savaşları ve küresel güçlerin 2003’ten sonra orta doğuya müdahalesi ve gerekse IŞID savaşlarında peşmerge ve diğer Kürd savaşçılarının göstermiş olduğu kahramanlıklar sonucunda Kürdler adına ortaya çıkan tablo bütünüyle Kürdlerin lehine seyrettiği halde ve ayrıca birçok dünya devletinin Kürdlerin devletleşmesi konusunda önemli destek mesajları vermiş olmalarına rağmen birtakım soğuk savaş takıntılı Kürd sol parti ve örgütlerinin yüksek sesle “ Bağımsız Kürdistan istemiyoruz!” gibi insan onuru ve yurtseverlikle bağdaşmayacak demeçler vermelerini normal insan aklıyla anlayabilmek mümkün değildir.
Sayın Mesut Barzani’nin Kürdistan’da bağımsızlığın yolunu açmakta önemli bir aşama olan referandumu gündeme getirdiğinden bu yana ve bu doğrultuda oldukça riskli ve ödünsüz bir mücadeleye koyulmuşken Kürdistanı sömürgeleştirmiş güçlerle birlikte neredeyse paralel hareket eden ve aynı zamanda mümkün olan bütün alçakça engellere başvurmayı kendince siyaset zanneden solcu çevrelerin siyaseti kimler ve hangi merkezler adına yaptıkları da her geçen gün biraz daha netleşmektedir.
Hile ve entrika üretmekte oldukça mahir olan İran mollalarının kendilerine sunduğu üç kuruşluk dünya menfaati ve soğuk savaş dönemine ait ideolojik saplantılarla hareket eden bu sözde Kürd partilerinin elli milyonluk bir millete ihanet ettiklerinin farkında olmamaları asla mümkün değildir. Yüz yılların mağduru ve mazlumu olan Kürd halkının yaşadığı acıları ve yüz binlerce Kürd insanının şehadetini dikkate almayan ve bütün bunları üç kuruşluk çıkarları ve kendilerini efendilerine beğendirme çabalarının beyhude bir uğraş olduğunu ayrıca bu tutum içerisinde olanların Kürd halkı tarafından asla affedilmeyeceklerini bilmeleri için acaba nelerin olması gerekiyor?
Bahsi geçen bu bedbatların her gün Kürd düşmanı çevrelere danışarak aldıkları talimatlar doğrultusunda “Bağımsız Kürdistan istemezuk” naraları atmaları uzun vadede kendilerine bir şey kazandırmayacağı gibi Kürd halkına yapmış oldukları ihanet ve kötülükler de asla unutulmayacaktır. Kimileri düşman başkentlerinden almış oldukları direktiflerle var olan Kürdistanı ikiye bölmeye çalışırken kimileri de yine aynı merkezlerden aldıkları talimatlarla özgür Kürdistan parçasını on ikiye ve kantonlara bölerek düşman sofralarına meze yapmaya çalışmaktadırlar. Ancak asıl bilmeleri gereken kişisel ve örgütsel çıkarlar için düşmana yaptıkları bu aşağılık hizmetin karşılığı kendilerinin Kürdistan tarihindeki yerlerinin ihanet olarak anılmaları sonucunu doğuracaktır.
Tüm bu engelleme ve olumsuzluklara rağmen Kürd halkının bağımsızlık ve özgürlüğe olan tutkusu biraz daha pekişecek ve onların evlatları olan kahraman peşmergelerimizin ve gerillaların Kürdistan’a olan bağlılıklarını giderek daha da arttıracak ve asla azaltmayacaktır. Her geçen gün bütün bu emek ve şehadetlere sırt çeviren çıkar çevrelerinin gerçek yüzlerini ortaya çıkaracak ve kendilerine Kürd halkı tarafından yeni unutulmaz dersler verilecektir.
Kürdistan’da kırk yıldır siyaset alanlarını bloke ederek mazlum Kürd halkını düşmana yem eden ve ayrıca bu zaman zarfında bir köyü dahi özgürleştiremeyenlerin eğer bir azcık utanma duyguları varsa ve bu insanlara çektirdikleri acılardan dolayı bir nebze vicdanları sızlıyorsa bu düşman güdümlü ve miyadı dolmuş solcu anlayışlarını terk ederek Kürd halkının nihai hedef ve beklentisi olan ve ayrıca Kürd halkının tüm sorunlarına çözüm olabilecek bağımsız Kürdistan mücadelesine destek vermeleri gerekiyor. Ancak ne yazık ki daha başından beri düşman merkezlerinden talimat alarak siyaset sahnesine çıkmış bu zevatın misyonu gereği Kürd halkına sol gösterip sağ vurarak ihanetlerini sürdürme zorunlulukları vardır. Çünkü bunların asıl amacı Kürdistanı Kürdsüzleştirerek ve ayrıca Kürdleri mümkün olabildiğince yozlaştırarak beslendikleri merkezlere hizmet etmektir.
Yukarıda bahsi geçen çevrelerin bağımsız Kürdistan alerjisine rağmen Kürd halkının kahir ekseriyeti ve onların yiğit evlatları tüm engellemelere ve sinsi planlara karşılık kendi topraklarını işgalcilerden özgürleştirerek onurlu bir yaşamı mutlaka kuracaklardır.
SAYGILARIMLA
21.06.2016 İstanbul
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.