Leyla Qasım 1952 yılında Güney Kürdistan’ın Xanegin kasabasında yurt sever bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelir. İlk ve orta eğitimini bu ilçede tamamladıktan sonra Bağdat Üniversitesinin güzel sanatlar bölümünü kazanarak tahsilini Bağdat’ta sürdürür. O yıllarda Kürdler Mela Mustafa Barzani önderliğinde Kürd halkını özgürleştirmek üzere Irak’taki faşist Baas rejimine karşı savaşmaktadırlar. Kürdler bu varlık savaşını büyük imkânsızlıklar içerisinde sürdürülmektedir.
Mazlum Kürd halkının zalimlere yönelik özgürlük savaşı uluslararası destekten yoksundur. İşte tamda bu aşamada Leyla Qasım mazlum Kürd halkının haklı mücadelesini dünya insanlığına duyurmak ve onların bir nebze desteğini almak üzere ilişkiye geçtiği dört erkek arkadaşıyla faşist Irak rejimine ait bir uçağı kaçırmak üzere bir takım planlar yaparlar. Ancak bu beş fedakâr insan eylemlerini pratiğe geçiremeden Irak istihbaratı tarafından yakalanıp zindana atılırlar. Kürsdistan’ın efsane kızı Leyla ve arkadaşları günlerce emsaline az rastlanır işkencelere maruz kalırlar. Bir rivayete göre bu işkenceler esnasında Leyla Qasım’ın gözleri oyulur. Uzun işkencelerden sonra Leyla ve arkadaşları faşist Irak rejimi tarafından düzmece bir iddianame sonucu arkadaşlarıyla birlikte idama mahkûm edilirler. Bu vahşi uygulamanın tarihi 12 Mayıs 1974’dür.
Evet, Kürdlerin Leyla’sı işkencede gözleri oyulurken kendisine yapılan pişman olduğunu söyle teklifine karşılık; işkenceci başı albayın yüzüne tükürerek ve Kürdistan milli marşı olan Ey Ragibi en yüksek sesle okuyarak onlara cevap verir. Ayrıca Leyla Qasım kendisini sorgulayan ve idama mahkûm eden düzmece mahkeme heyetine dönerek ‘’ Biliyorum beni asacaksınız. Ancak bilmelisiniz ki benim ve arkadaşlarımın ölümüyle gaflet uykusunda olan on binlerce Kürd genci uyanacak ve mücadeleyi bizlerin bıraktığı yerden sürdürerek sizin gibi katillerden hesap soracaklardır.’’
Leyla ve arkadaşları bu onurlu yolda büyük şehadetlere ulaştılar. Ancak Irak Baas rejimi daha sonra yıkılarak tarihin çöplüğüne giderken Leyla’nın ülkesi Kürdistan özgürleşip tüm mazlum Kürdlerin sığınıp star oldukları özgür bir ülkeye dönüşmüştür. Böylece Leyla kardeşimiz Qazi Muhammed, Seyit Rıza ve Şeyh Said’in yolundaki özgürlük mücadelesinde şehitler kervanına katılırken bizler onun yaktığı meşaleye inanarak onun kadar cesur, onun kadar kararlı ve yine onun kadar mazlum Kürd halkına âşık olmaya bir kez daha ant içiyoruz.
Kürdlerin Leyla’sı; mekânın cennet olsun Kürdistan’ın büyük şehidi, seni idam sehpasına götürürken sömürgeci faşistlerin dizleri titriyordu. Ama sen idam sehpasına yürürken gözlerini bağlatmayarak yürüdüğün toprağı inletiyordun. Ve düşmanlarına inat büyük bir cesaretle şehitler kervanına katıldın. Mezarında rahat uyuyabilirsin, çünkü senin açtığın bu kutlu yolda şimdi yüzbinlerce Kürd genci yürümektedir. Sana minnettarız Kürdistan’ın Leyla’sı.
Saygılarımla.
M. Hüseyin TAYSUN
13.05.2020 İst.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.