Gerek Kürdistan’ın diğer parçalarında ve gerekse Güney Kürdistan’da, yaklaşık 150 yıldan beri sürdürülmekte olan Kürdistan’ı özgürleştirme mücadelesi yine Kürdistan’ı sömürgeleştiren devletlerin kendi aralarında ki mutabakatı ve birlikte davranmaları sonucu birkaç kez başarısızlığa uğramış büyük katliamlar yaşamış ve yine büyük sürgünlere ve acılara sahne olmuştur. Ancak Kürd halkının özgürlüğe olan tutkusu, ısrarlı ve büyük fedakârlıklar içeren mücadelesi, 2003 Irak müdahalesi sonucunda yeni bir merhaleye ulaşmış ve o günden itibaren Kürd özgürlük mücadelesine küresel güçlerin vermiş olduğu destekle önemli başarı ve umut veren bir seviyeye ulaşmıştır.
Mücadelenin tüm Kürdistan’lılar açısından umut veren ve gelecek vadeden bu seviyeye ulaşmasında, elbette ki en belirleyici faktör ABD aracılığı ile ve aklıselim Kürd siyasetçilerinin Güney Kürdistan’da ulusal kazanımlar elde etmek üzere kendi aralarında ki çelişkileri bir tarafa bırakarak, düşmana karşı birlik anlayışıyla hareket etmeleri ve genel de Kürd halkına güven vererek ulusal bir sinerji yaratmaları tarihsel bir önem arz etmektedir.
Güney Kürdistan’da ki geçmişte örneğine rastlanmamış olan bu gelişmeler kısa zamanda meyvesini vermiş ve Irak merkezi hükümetiyle yapılan müzakereler sonucu ortaya çıkarılan Irak anayasasına göre, Kürdistan federe yapısı kendi topraklarında kendisini yönetebilecek bir statü kazanarak belki de Kürdlerin tarihinde en başarılı bir olguya imza atmışlardır. Kürdler açısından bu önemli gelişmeler yaşanırken, diğer taraftan Kürdistan’ı kendi aralarında dört parçaya bölerek sömürgeleştiren güçlerde önemli rahatsızlıklar baş göstermiş ve Kürdlerin ele geçirdikleri bu kazanımları provoke etmek ve mümkünse ortadan kaldırmak üzere farklı oyun ve entrikalara başvurulmuştur.
İşte bu düşmanca girişimler IŞİD terör örgütü vasıtasıyla sahneye konularak, Kürdistan federe yapısının kontrolünde ki topraklara vahşi saldırılar yapılmış, var olan Kürd kazanımları tartışmalı ve riskli bir hale dönüştürüldüğü gibi başta Ezidi Kürd kardeşlerimiz olmak üzere, bir bütünen Kürd halkına acı ve ağır bedeller ödetilmiştir. IŞİD saldırılarından sonra çok kısa bir şaşkınlık ve panik dönemi yaşayan Kürdistan federe yapısı, başta Sayın Mesud Barzani olmak üzere aklıselim Kürd siyasetçileri ve kahraman Kürdistan peşmergeleri ve savaşçıları vasıtasıyla yeni durum değerlendirmesi yapılarak, Kürdistan topraklarını mütecaviz IŞİD barbarlarından kurtarmak üzere, tarihte emsaline az rastlanır kahramanca bir mücadele ortaya konarak barbar IŞİD’liler kutsal Kürdistan topraklarından kovulurken, Irak merkezi hükümetiyle tartışmalı bölgeler olarak tarif edilen önemli bir toprak parçası da Kürdistani yönetime katılarak zafer üstüne zafer kazanılmıştır.
Bütün bu olağan üstü gelişmeler Kürdistan sömürgecisi olan başta İran ve T.C. Devleti olmak üzere, Kürd düşmanı çevreleri adeta çılgına çevirmiş dışardan vekalet savaşı yapan ve sonuç alamayan bu ülkeleri yeni ve sinsi planlamalar yaparak Kürdistan’da ki kazanımları boşa çıkarma yoluna sevk etmiştir. Vekaletçi IŞİD’lilerden istenilen sonucu alamayan bu sömürgeci güçler, bu sefer Kürdleri kendi içinde birbirine düşmanlaştıracak projeler geliştirerek sonuca gitme yolunu seçmiştir. İşte burada Kürdlerin ulusal demokratik mücadelesinde, farklı ideolojilerin ve farklı çıkarların peşinde koşan omurgasız Kürd örgüt ve siyasetçileri vasıtasıyla, Kürdistani kazanımları darbelemeye çalışmışlardır. Bunun somut örneği sorulacak olursa Goran, PKK ve birtakım YNK’li siyasetçilerin Kürdistani kazanımları boş çıkarmada nasıl bir rol oynadıklarını rahatlıkla görebilmekteyiz.
Bütün bu kışkırtma ve provokasyonlara rağmen Sayın Mesud Barzani’nin başını çektiği milli duruş ve politikalar vasıtasıyla, tüm art niyetli çabalar önemli oranda boşa çıkarılmış ve Kürdistani mücadele uluslararası arenada büyük bir meşruiyet ve itibar kazanarak Kürdistanlıları onurlu bir biçimde temsil etmesini bilmiştir.
Gelinen noktada Musul vilayetini ve çevre ilçelerini IŞİD barbarlarından kurtarmak üzere Irak merkezi yönetimi Kürdistani güçlere muhtaçlığını gizleyemeyecek bir noktaya taşımış ve aylar süren müzakereler sonucu, Mesud Barzani’nin öncülüğünü yaptığı Kürdistani perspektif kabul görerek, Musul’u kurtarma operasyonunda tam da Kürd tarafının istediği bir biçimde operasyonel bir strateji belirlenmiş ve beş gün önce başlatılan Musul’u kurtarma operasyonu, Mesud Barzani’nin başkomutanlığını yaptığı ve peşmergelerin kahramanca savaştığı cephelerde büyük bir başarı elde edilerek sürdürülmektedir. Tüm dünyanın hayranlıkla seyrettiği bu cephe savaşı Kürdler açısından büyük bir başarıyla sürdürülmekte ve gelecekte Kürd’lere yine büyük avantajlar sağlayacağı tüm Kürdistaniler tarafından bilinmelidir.
Sonuç olarak, diğer parçalarda ki Kürdistani mücadeleyi de olumlu yönde etkileyecek olan bu gelişmelerin daha verimli sonuçlar ortaya çıkarması için, bugüne kadar farklı güçlerin denetiminde veya etkisinde olan Kürd güçlerini yanlıştan dönmeleri konusunda tetikleyici bir rol oynaması açısından önemli bulmaktayız. Umarız ve temenni ederiz ki, el kapısında avuç açıp aman bekleyen diğer Kürd güçleri de bu gelişmeleri doğru değerlendirir ve en kısa zamanda örgütsel ve partisel hesaplarından vaz geçerek, Kürdistani bir çizgide diğer kardeşleriyle omuz omuza Kürd halkının onur mücadelesini birlikte ve kardeşlik ruhu içerisinde beraberce yürütürler.
Saygılarımla,
M. Hüseyin TAYSUN
22/10/2016 - WAN
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.